Oyuncaklar kaybolmaz

BÜYÜKLER İÇİN OYUNCAKLAR ZEYNEP EMİRDAĞ - ŞULE YAYINLARI
BÜYÜKLER İÇİN OYUNCAKLAR ZEYNEP EMİRDAĞ - ŞULE YAYINLARI

Emirdağ, kurduğu etkili atmosferlerle çocukluğumuza götürmeyi başarıyor bizi. "Oyuncaklar kaybolmaz, insan kaybolur." diyerek de oyuncakları yetişkinler için bir pusula olarak gördüğünü dile getiriyor. Çoğumuzun özlemle hatırladığı çocukluk yıllarının sembolü ve sığınağı olan oyuncakları günümüz ile etkili bir şekilde harmanlamayı başarıyor.

"Eski bir oyuncak dükkânının kapısını araladığınızda sizi karşılayan yalnızca oyuncaklar değil, masumiyetinizdir. Her oyuncak, sahibini sonsuz bir istekle mutlu etmeye hazırdır ve size dünyaya heyecanlı gözlerle baktığınız dönemlere ait hikâyeler anlatır." cümleleriyle okurunu karşılıyor yazar ilk öykü kitabı, Büyükler İçin Oyuncaklar’da. Çocukluğumuzun vazgeçilmezi oyuncakların adlarının verildiği otuz öyküden oluşan kitapta, öykülere konu oyuncakların Ayşe Ural imzalı, en az öyküler kadar başarılı çizimleri de var. Dergilerde yayımlanan öykülerinden de tanıdığımız yazar, büyümenin getirdiği sancılara dikkat çekmek adına kaleme aldığı öykülerinde tanıdık karakterleri ve mekanlarıyla bilindik konulara getirdiği farklı bakış açıları ile dikkat çekiyor. Gerçek hayattan beslenen kurgular üzerine inşa edilmiş hikayelerin temelini gerçek ve hayal arasındaki gerilim oluşturuyor. Eski oyuncakların dünyasına kapılar açan öykülerde, oyuncakların tarihsel geçmişi ve gelişimlerine ilişkin bilgiler de verilmiş.

Öykülerde dikkat çeken bir diğer unsur ise bazı öykülerin şiirle bitmesi. Zeynep Emirdağ, genellikle sonu muğlak öykülerinde şiirler kullanmış, ki bu şiirler de yazarın şiir geçmişine dair izler taşıması açısından ilgi çekici. Emirdağ, kurduğu etkili atmosferlerle çocukluğumuza götürmeyi başarıyor bizi. "Oyuncaklar kaybolmaz, insan kaybolur." diyerek de oyuncakları yetişkinler için bir pusula olarak gördüğünü dile getiriyor. Çoğumuzun özlemle hatırladığı çocukluk yıllarının sembolü ve sığınağı olan oyuncakları günümüz ile etkili bir şekilde harmanlamayı başarıyor. Her öyküde kurguladığı oyunların vazgeçilmezi oyuncakları, oyunların başrolüne koyuyor. Misket, tahta at, topaç, uçurtma, bisiklet, sapan, bez bebek... Oyuncaklar okuru, unutulması güç, masum çocukluk günlerine götürüyor. Günümüz insanına dair mesajları oyuncaklar aracılığıyla vermeye çalışıyor yazar. En çok da çocukluğumuzun masumiyetini ve saflığını işliyor; sapan öyküsünde vurduğu kuşu gözyaşları içerisinde koşarak annesine götüren çocukta olduğu gibi.

Geçmiş-gelecek, hayal-gerçek gibi kavramlar aracılığıyla insanı kendisiyle yüzleştiren yazar, "Kukla" öyküsünde birden fazla suretle karşımıza çıkan bir kukla oynatıcısını anlatırken okurunu irade ve varlık üzerine düşünmeye itiyor. "Kurşun Asker" öyküsünde ise sevdiklerini ve ailesini kaybettiği için geçmişe dönmek isteyen bir Kurşun Asker’in yüzleşmesi üzerinden, kimi acılardan kaçılamayacağı gerçeğini etkili bir şekilde hissettiriyor. Sahici tecrübe ve kurgunun iç içe geçtiği, bizi geçmişin tozlu sayfalarında gezdirmeyi başaran, naif bir dille kaleme alınmış öyküler ile kalplerimiz fethetmeyi başarıyor Zeynep Emirdağ. Oyuncakların büyülü dünyasında gezintiye çıkarıyor bizleri ve ekliyor: "Yıllar sonra bile atarken birkaç kez düşündüğümüz nesnelerdir onlar. Ya başka bir çocukta hayat bulur ya da bir müzede yeni seyircilerine dokunur cam perdenin arkasından."