Parşömen Sanal Fanzin'in hikâyesi

Yaşasın edebiyat! Yaşasın edebiyat dergileri!
Yaşasın edebiyat! Yaşasın edebiyat dergileri!

Onur Çalı'ya Parşömen Sanal Fanzin'in hikâyesini sorduk:

Parşömenin icadı, iki kütüphanenin rekabetine dayanır. Söylenceye göre, Mısır'ın İskenderiye Kütüphanesi ile Bergama'nın Akropol Kütüphanesi'nin rekabeti o denli kızışır ki Mısır, kütüphanesi daha fazla büyümesin diye Bergama'ya papirüs ihracatını durdurur. Bunun üzerine iki Pergamonlu (İrodikos ve Krates) oğlak derisini işleyerek bir kâğıt icat eder: "Bergama Kâğıdı" anlamına gelen parşömenin icadı, zamanla bugün kullandığımız kitabın (kodeks) kullanımına yol açar. Bugün çok az sayıdaki parşömen ustalarından, dostum Demet Sağlam'ın deyişiyle, "kâğıtsız kalan Bergamalıların icadıdır parşömen." Bu hikâye beni hep etkilemiştir. Bergama'da doğmuş olmama rağmen parşömenden geç haberim oldu. Fakat bir edebiyat, kültür-sanat dergisi çıkarma fikri aklıma düştüğünden beri adı belliydi; Parşömen olacaktı. Parşömen Sanal Fanzin'in ilk yayını 30 Ekim 2007 tarihli. Demek on dördüncü yaşını idrak ediyor. Adı fanzin çünkü bir fanzin ruhuyla, bir amatör heyecanıyla yola çıktım. Sanal çünkü internet üzerinden ulaşıyor okura. Daha önce de birkaç yerde söyledim, diyelim 60'lı ya da 70'li yıllarda yaşasaydım Parşömen basılı bir mecmua olacaktı.

Bugün basılı dergi çıkaran, yaşatan, inatla sürdürenlere bin selam! Ben belki işin kolayına kaçtım biraz, okura ulaşmak bakımından internetin sağladığı olanaklar daha çekici geldi. Parşömen'i ben çıkarıyorum ama yalnız değilim elbette. 14 yıldır okuyanların, yazanların, Parşömen'e ürün gönderenlerin emeğiyle çıkıyor Parşömen; onların katkılarıyla bağımsız bir yayın olarak, edebiyatla yatıp kalkan insanlar için bir nevi buluşma noktası oldu. Bugün yıllardır sürdürdüğümüz birçok köşemiz, söyleşi dizimiz var. Düzenli okurlarımız ve yazarlarımız var. Sinemadan öyküye, şiirden çeviri edebiyata geniş yelpazede bir yayıncılığı sürdürebiliyoruz. Benim niyetim, ömrüm vefa ettikçe Parşömen'i sürdürmek. Yayıncılık anlamında yapmak istediğim çok şey var hâlâ. En başta, dijital dergilerin niteliksiz olduğuna dair önyargıları yıkmak için Parşömen'de olabildiğince nitelikli yazılar, öyküler, söyleşiler, çeviriler yayımlamayı sürdürmek niyetindeyim.

Söz gelimi, daha fazla "tıklanmak" uğruna çok öykü yayımlamaktan ziyade iyi öykü yayımlamayı yeğlerim. Az olsun, iyi olsun yeter ki. Sponsor ya da reklam işbirliği kurmayı başarabilirsem (edebiyatla en az ilgili kısım olduğu için yıllardır ötelediğim bir meseledir bu), yakın vadeli hedeflerimden biri de Parşömen'i telif verebilecek duruma getirmek. Onun dışında her şey yolunda. Yaşasın edebiyat! Yaşasın edebiyat dergileri!