Sanat, hakikat arayışında bir basamak

Andrei Rublev
Andrei Rublev

Sanatı insanın manevi bakımdan boğulmasını engelleyen güç olarak, sanatçıyı da insanın manevi içgüdüsünün temsilcisi olarak kabul eder. Bu bağlamda belirtilen unsurların hepsine Tarkovsky'nin Andrei Rublev (1966) filminde yer verdiğini söylemek mümkündür.

1- ANDREI TARKOVSKY

Şiirsel sinemanın öncülerinden kabul edilen Andrei Tarkovsky, her ne kadar kendi ülkesi Rusya'daki yöneticiler tarafından filmleri nedeniyle teveccühe mazhar olmasa da Hollywoood tarafından beğeniyle alkışlanır. Filmlerinde ateş, su, hava ve toprak olarak dört elemente sıkça değinen yönetmen, hayvanlara da başrol verir. Sinemayı şiirsel bir sanat olarak gören Tarkovsky, şiiri hem düşünceyi geliştirmenin hem de hayatın yasalarını ifade edebilmenin bir yolu olarak görür ve insanı, onun vasıtasıyla gerçekle karşı karşıya getirir. Bu yüzden sanatı, hakikat arayışında bir basamak olarak kabul eder. Hakikati kendine mahsus yöntemle, sinemayla ortaya koyan sanatçı için bu "görsel sanat" bir iletişim aracıdır. Sanatı; umudu, inancı, aşkı ve güzelliği güçlendiren bir değer olarak görür. Sanatı insanın manevi bakımdan boğulmasını engelleyen güç olarak, sanatçıyı da insanın manevi içgüdüsünün temsilcisi olarak kabul eder. Bu bağlamda belirtilen unsurların hepsine Tarkovsky'nin Andrei Rublev (1966) filminde yer verdiğini söylemek mümkündür.

2- ORTAÇAĞ RUSYA'SI

Film, Rus ressam, ikon ve fresk sanatçısı Andrei Rublev'in mistik yolculuğunun yanında Ortaçağ Rusya'sının içinde bulunduğu durumu anlatır. Ayrıca halk ve soylu arasındaki çatışmayla, ferdi maneviyatın tekâmülüne imkân veren evreleri bölüm bölüm gösterir: Ön Söz, Soytarı, Yunan Theophanes, Andrei'ye Göre Tutku, Şölen, Kıyamet, Yağma, Sessizlik, Çan, Son Söz. Yani filmde sanat ve maneviyat birlikte yürür, bir ressamın yeteneği ortaya koyulur. Yönetmen hikâye anlatmaktan ziyade, filmi karakterleri üzerinden sanki bir resim gibi kurgular. Rublev, ahlakın, umudun ve inancın sembolüdür, ayrıca sanatın öğrenilemeyeceğinin, insanın içinde yeşeren bir tutku olduğunun temsilidir. Rublev, film boyunca zorbalığın, etnik ayrımcılığın, ırkçılığın hüküm sürdüğü bir çağda, kötülüğün uç noktadaki yansımalarını görerek, dönemine tanıklık eder. Resim sanatından çok etkilendiği bilinen Tarkovsky'nin bir sanatçı ve toplum etrafında döndürdüğü filminde, sadece son sahnenin yani Rublev ikonlarının gösterildiği bölümün renkli olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü filmin mahiyeti bir yerde ressamın ikonalarını öne çıkarmaktır. "İkonaların her birinin perdede belirmesine, filmde Rublev'in hayatının o dönemini gösteren bölümde çalınan, o ikonayı yapma fikrinin geliştiği dönemi simgeleyen müzik eşlik edecek." der Tarkovsky, ressamın ikonalarının önemini vurgulamak için.

3- İKON(A)

Burada ressamın hayat hikâyesinden ziyade dâhil olduğu, belki daha doğru ifadeyle öncüsü olduğu akımdan bahsetmek yerinde olur. Andrei Rublev, Rusya'da ilk ikon ressam olarak bilinir. Manastır adı "iconographer" olan ressam, bir keşiş olmasının verdiği manevi atmosferi eserlerine yansıtır. Öncelikle kısaca "ikon" ya da "ikona"; kutsal sayılan kişi ve olayların duvar, özellikle ahşap paneller üzerine yapılmış temsili resimlerine denir. Rublev, Kıbrıslı Metropolit ve Yunan Theophanes ile birlikte, Kıbrıslıların ayin reformuna uygun olarak, ahenkli, derinlemesine düşünülmüş bir teolojik sistem olan yüksek Rus ikonasının gelişmesinde etkilidir. Kendisinin ikon sanatında en önemli eseri ise "Trinity"dir. Yapmış olduğu fakat bugüne ulaşmayan bir diğer önemli eseri "Müjde Katedrali"nin ise ikon boyama yüzleri günümüze ulaşır. Bu kiliseyi önemli yapan nokta, sanatçının yedi imgesini içinde barındırmasıdır: "Mesih'in Doğuşu", "Vaftiz", "Kudüs'e Giriş", "Duyuru", "Toplantı", "Lazarus'un Dirilişi" ve "Başkalaşım"dır. Bugün Andrei Rublev Müzesi, sanatçının paha biçilmez eserlerini sergileyerek, varlıklarını devam ettirmesini sağlıyor.