Susmak da metne dahildir

Sanatın, doğduğu kültürle derin bağları vardır.
Sanatın, doğduğu kültürle derin bağları vardır.

Çenebaz bir eser, her zaman çok şey söylemez.Bir şey söylemek, çok konuşmakla yazmakla ilgili değildir, kelime dağarcığıyla ilgilidir.Kelime dağarcığının sınırlılığı aynı zamanda düşünce ve hayal gücünün de sınırlılığını gösterir. Zira düşünceler ve hayaller kelimelerden bağımsız değildir.

• Kötü öykü, sonunda bize “E ne yani?” diye sordurur.

• Kötü öykü, bitmek tükenmez bir iştahla her şeyi söze döker. Oysa birçok duygu söze dökülemezdir. Susulması gereken yer iyi bilinmelidir.

Susmak da metne dahildir.

• Farkında olarak ya da olmayarak sanattan, estetikten söz ederken, genellikle sanat ve edebiyatı iki ayrı kategori olarak değerlendiriyoruz: Sanat ve edebiyat.

Aslında sanat derken, güzel sanatlara atıf yapıyoruz. Şiir, güzel sanatlara dahilken, roman ve öykü değil. Bu yüzden edebiyat dediğimizde daha çok roman ve öyküyü kast ediyoruz.

Edebiyat, sanat kuramlarına dair üretilen düşüncelerden pay alsa da hiçbir zaman sanat kuramlarının şemsiyesinin altına tam olarak giremiyor. Şimdilik edebiyat kuramı, sanat kuramından devşirilen kavramlarla oluşturulmaya çalışılan cılız bir söylem. Elbette bu doğal bir sonuç, zira sanatın yaslandığı binlerce yıllık gelenek, kök karşısında edebiyat daha dünkü çocuk.

Roman ve öykünün ne’liğine, nasıl’lığına, kim’liğine dair özgül mefhumlara ihtiyaç var. Mefhum üretmek için de fehmetmeye.

İnsanın hikâye anlatma ihtiyacı, edebiyatın beslenmek, bağlanmak, köklenmek için duyduğu zemini sağlayabilir.

Yeni bir yola çıkış için binlerce yıllık hikayelere kulak verilmelidir.

• Çenebaz bir eser, her zaman çok şey söylemez.

Bir şey söylemek, çok konuşmakla yazmakla ilgili değildir, kelime dağarcığıyla ilgilidir.

Kelime dağarcığının sınırlılığı aynı zamanda düşünce ve hayal gücünün de sınırlılığını gösterir. Zira düşünceler ve hayaller kelimelerden bağımsız değildir.

• Sanatın, doğduğu kültürle derin bağları vardır.

Romantik bir inşa olan dehaya inansak bile bu tür sanatçılar da sanatın akşını geri döndüremezler; olsa olsa hızlandırıp yavaşlatabilirler.

Buradan da hareketle sanatsal eğilimlerin kolektif olduğuna söyleyebiliriz.

• İyi niyet gözetilerek verilen bir eser kötü olabilir. Ama kötü niyet gözetilerek verilen iyi bir eserden söz edilemez. Çünkü iyi, ahlaktan bağışık değildir.