Çernobil'den dünyayı tedirgin eden haber: Radyasyon kalkanı düştü

Çernobil sızıntı
Çernobil sızıntı

Dünyanın gözü kulağı bir kez daha Çernobil'de. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, santralin üzerindeki dev çelik kalkanın İHA saldırısı sonucu delindiğini ve radyasyonu hapsetme özelliğini kaybettiğini resmen açıkladı.

Ukrayna'daki savaşın gölgesinde kalan nükleer tehdit yeniden hortladı. Milyar dolarlık devasa çelik kalkanın, Şubat ayında gerçekleşen bir saldırı sonrası "birincil güvenlik işlevlerini" tamamen yitirdiği ortaya çıktı.

Dünya tarihinin en büyük nükleer felaketine sahne olan Çernobil Nükleer Santrali, bir kez daha Avrupa kıtası için sessiz bir tehdit haline geldi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), 1986 yılında patlayan 4 numaralı reaktörün üzerine 2016 yılında inşa edilen devasa koruyucu yapının artık görevini yapamadığını duyurdu. Ajansın son raporuna göre, reaktörden sızan ölümcül toz ve gazları engellemek için tasarlanan "Yeni Güvenli Hapsetme" (NSC) yapısı, aldığı darbeler sonucu sızdırmazlık özelliğini kaybetti.

İHA saldırısı kalkanı deldi

IAEA ekiplerinin geçtiğimiz hafta bölgede yaptığı incelemeler, durumun vahametini gözler önüne serdi. Şubat ayında gerçekleşen ve Ukrayna'nın Rusya'yı sorumlu tuttuğu bir İHA saldırısı, santralin koruyucu çelik zırhında yaklaşık 15 metrekarelik (160 fit kare) bir delik açılmasına neden oldu. Saldırı sadece fiziksel bir delik açmakla kalmadı, çıkan yangınlar haftalarca sürerek yapının dış kaplamasını kavurdu.

Rapora göre, yangını söndürmek için yapılan acil müdahaleler sırasında kaplamada yüzlerce yeni açıklık oluştu. Bu durum, içerideki radyoaktif partiküllerin dışarı sızma riskini, yani "konfinman" kabiliyetinin yitirilmesini beraberinde getirdi.

Milyar dolarlık koruma çaresiz kaldı

Sovyetler Birliği döneminde alelacele yapılan beton "Lahit"in ömrünü tamamlaması ve sızdırmaya başlaması üzerine, uluslararası bir konsorsiyum tarafından 1.75 milyar dolar harcanarak inşa edilen bu dev hangarın, nükleer güvenliğin son kalesi olması hedefleniyordu. Ancak IAEA Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, yapılan geçici onarımların yetersiz kaldığını vurguladı. Grossi, çatıda sınırlı yamalar yapıldığını ancak nükleer güvenliğin uzun vadede sağlanması için çok daha kapsamlı ve zamanında bir restorasyonun şart olduğunu belirtti.

Sızıntı riski neden bu kadar yüksek?

Uzmanlar, kalkanın hasar görmesinin basit bir yapısal bozukluktan ibaret olmadığı konusunda uyarıyor. Yapının ana taşıyıcı kolonlarında şimdilik bir çökme riski bulunmasa da, sızdırmazlığın kaybolması radyoaktif toz ve gazların atmosfere karışması anlamına geliyor. Bu partiküller rüzgarla çok geniş alanlara yayılabilir ve yüzyıllar boyu sürecek bir kirlilik yaratabilir.

Savaşın ilk günlerinde Rus güçlerinin kontrolüne geçen ve daha sonra tekrar Ukrayna denetimine giren bölge, sıcak çatışmaların ortasında nükleer bir pimi çekilmiş bomba gibi durmaya devam ediyor. IAEA, korozyon takibi ve nem kontrolü gibi hayati sistemlerin de acilen elden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.