Ankara'nın rengi, vakti ve iklimi

​Ankara.
​Ankara.

Ankara benim için Kızılay Ulus arasıdır. 2004 yılıydı sanırım, Ankara’ya ilk geldiğimde de arkadaşlarım bana buraları gezdirmişti. Ankara burasıdır diye düşünmüştüm: Kızılay-Ulus. O yüzden olsa gerek sonraki Ankara ziyaretlerimin hemen tamamı bu arada geçti.

Sanırım hiçbir şehirde sis, Ankara’daki kadar etkileyici değildir.
Sanırım hiçbir şehirde sis, Ankara’daki kadar etkileyici değildir.
Ankara Kalesi.
Ankara Kalesi.

Ankara için apartmanlar, resmî kurum binaları, lojmanlar ve asfalt yollardan dolayı “gri şehir” yakıştırması yapılır. Ankara’yı bir de sabah sisi içinde görmek lazım. O zaman net bir şekilde anlaşılıyor, “gri şehir” nitelemesinin neden yapıldığı. Sanırım hiçbir şehirde sis, Ankara’daki kadar etkileyici değildir. Ancak sisler içindeyken Ankara asıl kimliğine kavuşur. Onun haşmeti, büyüklüğü ve içeriği sis içindeyken kendini gösterir. Diğer zaman ve hâllerde Ankara’nın diğer modern şehirlerden farkı yoktur. Farklı yükseklik ve şekillerdeki binalar, sadece sis çökünce birbirleriyle konuşmaya başlarlar. Havasının sertliği, ayrıca insan tabiatına da nüfuz etmiş gibidir. Ankaralı insanlar serttir. Yüzleri hafif yanıktır. İlişkiye geçtiğinizde, sıradan şeyler konuştuğunuzda güldüklerini, çok tatlı espriler yaptıklarını, size dostça güvenceler verdiklerini görebilirsiniz. Bu, rahatlatıcıdır. Sonrasında meseleler ciddileştiğinde, o sert, soğuk, yer yer acımasızlığa varan yargılarıyla karşılaşır ve âdeta duvara toslamış gibi olursunuz. Sanki Ankara’da insan bu şekilde kendisini korumaya almıştır. Zamanında çok yaralanmıştır, fena faka basmıştır, çok acı çekmiştir ki bu şekilde koruma kalkanı oluşturmuştur. Dışarıdan gelen acıların, sıkıntı ve üzüntülerin Ankaralı insanlarda, kendiliğinden parçalanıp dağıldığını görebilirsiniz. İçeriden gelen acılarsa, çok önemli, mutlaka çözülmesi gerekir cinstendir.

Buna egoizm deyip geçemeyiz. Başka bir alanın konusudur bu. Şehrin tarihi, iklimi, düzeni, konaklama imkanları, iş dünyası, caddelerinin şekline kadar bu özelliğin nedenleri irdelenebilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Anıtkabir.
Anıtkabir.

Kızılay demek, dost sohbetleri anlamına gelir. Belirttiğim gibi, zaman zaman Kızılay kalabalığının şifa veren bir tarafı da vardır. Neyin tesellisini arıyorsanız artık. Kızılay’ın başka bir numarası yoktur. Oradan Hacı Bayram Veli Camii’ne yürümek güzeldir. Cami etrafında zaman geçirmek; türbe ziyareti, vakit namazlarının ifası, esnaflarla pata küte de olsa sohbet, küçük şehirlerin Ulu Camii çevresinde oluşturduğu tatlı telaşı andırır. Ankara Ulu Camii’ni görmedim. Ama Ankara’nın Ulu Camii hangisidir diye sorsalar, rahatlıkla Hacı Bayram Veli Camii diyebilirim. Caminin arkasındaki Augustus Tapınağı kalıntıları ise Ankara tarihi üzerine yaptığımız düşünce yolculuğuna başka bir boyut kazandırır. Kafayı kaldırıp, Ankara Kalesi’ni gördüğümüzdeyse, Tanpınar’ın Beş Şehir’de açtığı Ankara faslını yeniden hatırlarız. Onun Ankara’ya dair sitayişle bahsettiği ikinci noktadır, Ankara Kalesi.

Sanki Ankara’da insan bu şekilde kendisini korumaya almıştır.
Sanki Ankara’da insan bu şekilde kendisini korumaya almıştır.

Hele bir de iftar vaktindeyseniz, Hacı Bayram Veli Camii’n ayrı bir hareketlilik içinde olduğunu görürsünüz. Bir yandan iftar için lokantalarda yer arayanlar, diğer yandan orucunu açacak kişilere, evlerinde yaptıkları börekleri ikram etmeye çalışan kadınlar. Dilencilerin gözü açıklığı öbür yanda, yurt veya sınıf arkadaşlarıyla oraya doluşmuş ve oruçlu olduğu hâlde enerjisi düşmemiş genç kızların koşturmacası bu yanda. Ankara biraz da bu akşam vaktidir. Rengiyle, kokusuyla, serinliğiyle bu bir günün bitip, yeni doğacak gün için dünyanın karanlığa gömüldüğü vakittir.