Başkaldıranların en güzeli: Jean Seberg

Başkaldıranların en güzeli, Jean Seberg
Başkaldıranların en güzeli, Jean Seberg

İzlediği "The Men" adlı diziyle aktris olmaya kara veren Jean Seberg'ın oyunculukla başlayan hayat serüveni, FBI'ın izlemeye aldığı isimler arasına girmesiyle yolundan çıkmış, ardından bir çok kez başvurduğu intihar girişimiyle sona erdi. Bu hazin hayat öyküsü onu fazlasıyla yormuştu. Ölümüne kendisi sebep olduğunda ise ardından öldürüldüğüyle ilgili söylentiler çıktı.

İlk izlediği filmle kurduğu hayal

İlk evliliği bittikten sonra ünlü romancı Romain Gary ile tanışır.
İlk evliliği bittikten sonra ünlü romancı Romain Gary ile tanışır.

12 yaşındayken izlediği "The Men" filminde Marlon Brando’nun oyunculuğundan çok etkilenen Jean Seberg, sinemadan çıktığında ne olmak istediğini bulmuştur. O, aktris olacaktır. İnsanların gözünde etki bırakabilmenin peşine düşer. Okulundaki tiyatro kulübüne başlar. Birkaç oyunda rol alır.

Fakat asıl şansını Saint Joan filminin seçmelerinde yakalar.

Başrol için başvuran binlerce adayın arasından seçilen tek kişidir.

Serseri aşıklar ya da soluk soluğa

Oynadığı ilk üç filmde pek başarı gösteremez, olumsuz eleştirilerin hedefi olur. Bunun üzerine Amerika’dan Fransa’ya gider.Orada Godard ve Truffaut ile tanışır. Böylece Yeni Dalga Akımı’nın ilk örneklerinden sayılan "A Bout de Souffle" filminde başrol alır. Artık sinemanın en unutulmaz filmlerinden birinin oyuncusudur. Bugün hâlâ Jean Seberg denildiğinde akla o filmdeki kısa saçlı, güzel yüzlü, gazete satan kız gelir.

Kara Panterler'e verdiği destek FBI'ın onu izlemeye almasına neden olur.
Kara Panterler'e verdiği destek FBI'ın onu izlemeye almasına neden olur.

Alışılmış kadın imajını değiştiren bir yüz

Jean Seberg, duruşuyla, saçlarıyla, sadeliğiyle döneminin oyuncularından ayrılır. Kısacık saçları, yok denecek kadar az makyajı, abartısız kıyafetleri ve elinden düşmeyen sigarasıyla güzelliğin saçla ve kıyafetle olmayacağını gösterir insanlara. O saf bir güzeldir. Ona özenen pek çok kadın, saçlarını kısacık kestirir, onun gibi giyinmeye başlar.

Romain Gary ile aşkları

Seberg, Avrupa’da ve Amerika’da yaşanan faşizmden nefret eder.
Seberg, Avrupa’da ve Amerika’da yaşanan faşizmden nefret eder.

İlk evliliği bittikten sonra ünlü romancı Romain Gary ile tanışır. Aralarındaki yaş farkı da başka şeyler de sorun olmaz. Çünkü Gary, ona her şeyiyle vurulmuştur. Kadının Işığı kitabında anlattığı aşkı onunla yaşar. Bu evlilikten oğulları Diego dünyaya gelir.

Seberg’in manik depresif olması ise bu evliliği zorlaştırır.

Eski başarıların gölgesinde kalmak

"Serseri Aşıklar" filminden sonra oynadığı filmlerin hiçbirinde o filmdeki başarıyı yakalayamaz. Kendine inancı sarsılır. Depresifliği artar, dengesi iyice bozulur. Anti onu ele geçirir fakat uykusundan uyandığında değişen bir şey yoktur. O da kendini kandırmanın yollarını bulur. Herkesi etkileyen bir güzelliğe sahip olduğunu bildiğinden zaman zaman tehlikelidir.

FBI’ın tehlikeli bulduğu bir duruş

Seberg, Avrupa’da ve Amerika’da yaşanan faşizmden nefret eder. Ona göre insanların tamamı eşittir. Adalet duygusuyla hareket eder. Bunun için ne gerekiyorsa yapar. Gözü karadır. Siyahilerin haklarını savunan Kara Panterler’de aktif olarak çalışır. Sonunda FBI’ın izlemeye aldığı isimlerden biri haline gelmiştir ama bunu bildiği halde vazgeçmez.

Gazetecilerin karşısına, elinde ölü bebekle çıkar. “Bakın! Bebek beyaz!” diye haykırır.
Gazetecilerin karşısına, elinde ölü bebekle çıkar. “Bakın! Bebek beyaz!” diye haykırır.

Karalama kampanyası, ölü bebek, intiharların başlangıcı

FBI’in raporu basına sızdırıldığında, Seberg’in Kara Panterler’in liderlerinden birinden, bir siyahiden hamile olduğu iddia edilir. Amaç, Seberg’i hedef haline getirmektir. Tüm bu olanlar Seberg’i çok yorar, aşırı stresten ve üzüntüden dolayı erken doğum yapar. Doğan çocuk, sadece bir gün yaşar. Gazetecileri çağırdığında herkes olacaklardan habersizdir.

Romain Gary ile olan evliliğinde, Diego adında oğulları dünyaya gelir.
Romain Gary ile olan evliliğinde, Diego adında oğulları dünyaya gelir.
Gazetecilerin karşısına, elinde ölü bebekle çıkar. "Bakın! Bebek beyaz!" diye haykırır.

Yaşadığı travmadan sonra psikolojisi iyice bozulur. Her sene, bebeğini doğurduğu gün, intiharı dener. Bir sürü başarısız intiharı cebinde taşır. Kırk yaşındayken, arabasında bir kutu ilaçla beraber ölü bulunur. İntihar etmeyip öldürüldüğünü iddia edenler olsa da o giderken çok yorgundu, tek bildiğim bu. Yaşamak, onu öyle yordu ki uykularında bile saç dipleri sızladı.