Bir dalgınlığı tamamlamak: Venezuela'nın yedi doğal harikası

1- Salto Angel (Melek Şelalesi)

Dünyanın en yüksek şelalesi unvanına sahip Salto Angel, Canaima Ulusal Parkı’nda yer alıyor. 979 metre yüksekliği ve 807 metre kesintisiz düşüşü ile bu şelale, Auyantepuy Nehri’nden dökülüyor. Amerikalı pilot Jimmie Angel, 1937 yılında bu şelalenin üzerinden bir uçuş gerçekleştirir ve bir anlamda bu harikayı yeniden keşfederek dünyaya tanıtır. Kendisini onurlandırmak için de bu şelaleye ismi verilir. Dünyanın en yüksek şelalesini ziyaret etmek o kadar da kolay değil. Şelalenin çevresi tümüyle sık bir ormanla kaplı. Bu nedenle şelaleyi görmenin tek yolu, Bolivar bölgesinden bir uçağa binip Canaima Parkı’na ulaşmak. Hatırlayacaksınız burası bir Pixar filmi olan Up’a da ilham olmuştu. Filmde, hikâyenin kahramanı evini "Cennet Şelaleleri"nin zirvesine taşımaya çalışıyordu.

2- El Tobogan de la Selva (Orman Kaydırağı)

El Tobogan de la Selva, Amazon bölgesinde turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri. Popüler bir kaplıca. Kaydırak ve orman kelimelerinin yan yana gelmesi elbette bir merak oluşturuyor. Suyun aşağı doğru akış kuvvetiyle, kaya zemin pürüzsüzleşir ve vadinin yukarısından suyun akış yönüne doğru müthiş bir kaydırak oluşturur. Zeminde adeta kaygan taş bir levha vardır. Vadinin sonunda da doğal ve derin bir jakuzi havuza düşülür. Vadi, La Coromoto adlı bir yerel topluluk tarafından yönetiliyor, temizleniyor ve korunuyor. El Tobogan de la Selva, Amazon bölgesindeki Puerto Ayacucho yakınlarında bulunuyor

3- Los Roques Adaları

Kristal berraklığında turkuaz bir deniz, tropikal sığ kayalıklar ve ıssız, yumuşak, beyaz bir kum adası. Adı konulmuş yaklaşık 42 ada ki bunların yalnızca birkaçında yerleşim var, 200’den fazla kum sığlığı, mangrov adaları ve minik kayalıklar... Sabah bir plaj şemsiyesi, bir şezlong, biraz yiyecek ve içecekle küçük bir adaya varılır ve gün batana kadar bu adanın keyfi çıkarılır. Günün özeti şu olabilir: Kumsalda yürümek, güneşlenmek ve şnorkelle tropikal suları keşfetmek.

Los Roques aslında bir ulusal park. Deniz otu yatakları, mangrovlar, mercan kayalıkları her yerde. Buralarda yaşayan kayıtlı 92 kuş türü var: Pelikan, martı, kırmızı ayaklı sümsük kuşu ve pembe flamingolar… Buralar yelken, rüzgâr sörfü ve dalış için de çok uygun. Los Roques, Karayipler’de saklanmış bir cennet köşesi gibi.

4- Los Medanos de Coro (Coro Kumulu)

Venezuela’nın tüm coğrafyasına tezat oluşturan en etkileyici ve sıra dışı yerlerinden biri burası. Karşınızda altın kumun uçuştuğu bir çöl manzarası.

Falcon eyaletinde bulunan Los Medanos de Coro, kendini rüzgâra bırakmış kum birikintilerinin dansını seyretmek için birebir. Kum tepelerinin arasında gezinen, kertenkeleler, iguanalar, sürüngenler. Gözünüzü biraz yukarı kaldırdığınızda ise keklikler, savan güvercinleri, şahinler, pelikanlar, balıkçıllar ve diğerleri. Dikenli armut ve kaktüsler çarpıyor hemen göze. Kumulların bulunduğu bu alan 5 km genişliğinde ve 30 km uzunluğunda. Venezuela gibi tropikal bir ülkede hem de.

5- Relampago del Catatumbo

55Catatumbo Nehri’nin Venezuela’daki Maracaibo Gölü’ne döküldüğü yerde ilginç bir güzellik oluşuyor. Yılda 140 ila 169 gece, bazen 10 saat boyunca, gökyüzünde çakan şimşeklerin yansıması nehre düşer. Saatte 280 kez hem de. Bu şimşek fırtınası, insanların hatırlayabildiği kadar uzun süredir devam ediyor. Bölge, dünyadaki en elektrikli yer olarak biliniyor artık.

Aslında 400 metreden görülebilen şimşekler o kadar düzenli ki gemiler tarafından seyrüsefer yardımı olarak kullanılıyor.

İlginç bir şekilde, fantastik bir ışık gösterisini buluttan buluta taşıyan bu kadar şimşek çakarken neredeyse hiç gök gürültüsü duyulmaz.

• Şimşeklerin en yoğun olduğu ay genellikle ekim, en düşük yoğunluk ise ocak ve şubat aylarında.

6- La Cueva del Guacharo (Guacharo Mağarası)

Monagas eyaletindeki La Cueva del Guacharo, El Guacharo Ulusal Parkı’nın en çok ziyaret edilen yeri. Ülkenin en büyük mağarası. Mağara içerisindeki ilginç oluşumlar ve kuş çığlıkları içeride inanılmaz bir atmosfer oluşturuyor. Guacharo kuşu yanında onlarca kuş türüyle karşılaşmak mümkün. Özellikle öğlen saatlerinde guacharo kuşlarının mağaradan ayrılışını seyretmek etkileyici bir gösteriye tanık olmak gibi. Kireçtaşı kayalarından oluşan mağara, sarkıtların oluşturduğu ilginç figürlere ev sahipliği yapıyor. Aslında her gelen ziyaretçi hayal gücünü kullanarak özgün figürler de ortaya çıkarabiliyor. Yarasalar, böcekler, kemirgenler ve çeşitli ağaç türleriyle farklı bir ekosisteme sahip bu mağara. Yürüyüş parkurları bazen bir şelaleye, bazen de bir nehre çıkıyor. Belki de yalnızca bir guacharonun cıvıltısını takip etmek bile, farklı bir dünyanın kapılarını arayabilir burada.

7- El Cerro Autana (Autana Dağı)

El Cerro Autana bir tepui, yani düz tepeli bir dağ. Piaroa lehçesinde hayat ağacı anlamına geliyor. Piaroalar, Orinoco nehri kıyısında yaşayan yerli bir halk. Tepuiyi kutsal kabul ediyorlar. Burası birçok Venezuelalı için de kutsanmış bir dağ. Kumtaşı kayalıklarıyla çevrili bir dağ düşünün, zirvesi bir düzlük. Gezegendeki en eski jeolojik oluşumlardan biri. Üzerine tırmanmak isteyenler, kendilerini baştan çıkaracak bir güzelliğin beklediğini biliyor. Buranın bir efsanesi de var. Wahari tanrısı, Piaroa halkını oluşturur. Wahari tanrısı yeryüzünü bolluk ve bereketle doldurmak ister. Tanrı, hayat ağacı kuawaiyi keser ve değerli meyvelerini yeryüzüne döker. Bu ağacın kesilmiş gövdesi Autana Dağı’dır. Doğanın, modern dünyayla bağlantıyı kesen bir düzeye çıktığı anlardan birini sunuyor burası.