Bir kavram film: Koleksiyonculuk

Koleksiyonculuk.
Koleksiyonculuk.

Değerli nesnelerin veya sanat eserlerinin toplanması, biriktirilmesi ve saklanmasına koleksiyonculuk deniliyor. Dışarıdan bakıldığında bir hobi olarak algılanan koleksiyonculuğa, “ince bir zevkin büyük bir bilinçle birleşmesi sonucu ortaya çıkan bir toplama güdüsü” dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Sisifos Söyleni adlı eserinde de Albert Camus şöyle der: “Zaman kendisiyle birlikte yürür… Koleksiyon yapmak, geçmişiyle yaşayabilecek durumda olmaktır. Ama o özlem, umudun bu biçimini yadsır. Resimlere bakmayı bilmez.” Günlük hayatta yaşadığımız bazı duygular hayatımızla pek uyumlu olamayabilir. Geçmişimiz o anı yadsır. İşte bu noktada devreye “tet beş” girer. Tet beş; birbirine ters olarak basılmış olarak basılmış iki pula denir. Bunlar baş başa ters, yan yana ters ve ayak ayağa ters basılmış olabilir. Tet beş pullar posta ücretlerinin ödenmesinde teker teker de kullanılabilirler. Kendi yapısı ve tarihi gereği aslında büyük bir koleksiyon olan sinema, koleksiyonculuğu beklenilenden daha az konu edinmiş. İşte o az sayıdaki bir nevi tet beş olan bu yapımların içinden seçtiğimiz koleksiyonculuğu ele alan üç film…

“Sinema tarihinin tet beş pulları bulunur.

Koleksiyoncu Ruben Brandt

Koleksiyoncu Ruben Brandt.
Koleksiyoncu Ruben Brandt.

2018 çıkışlı Macar animasyon suç gerilim filmi Koleksiyoncu Ruben Brandt, farklı dili ve efektleriyle sinema tarihindeki yerini çoktan aldı. Milorad Krstic imzalı bu yapımın konusu ise şöyle: Babasının ölümünün ardından kâbuslarından kurtulamayan ve dünyanın en önemli tablolarından bazılarının yer aldığı şiddetli halüsinasyonlar gören psikiyatrist Ruben Brandt en sonunda profesyonel yardım almak ister. Mimi, Bye-Bye Joe ve Fernando gibi sabıkalılardan oluşan hasta kadrosu Ruben’in yardımına koşar. Bu renkli ekip çok geçmeden dünyanın dört bir yanındaki Louvre, Tate, Uffizi, Hermitage, MoMA gibi ünlü müzeleri soyarak dünyanın en ünlü tablolarının 13’ünü çalar. Koleksiyoncu Ruben ve ekibi en çok aranan suçlu hâline gelir. Otoritelerce “kusursuz bir sinema ve sanat ansiklopedisi” olarak gösterilen ve bizzat kendisi de bir koleksiyon olan Koleksiyoncu Ruben Brandt, sinema tarihinde koleksiyonculuğu anlatan nadir animasyon filmlerden.

11'e 10 Kala

Yaptığı filmlerle büyük beğeni toplayan Pelin Esmer’in 16. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandığı 11’e 10 Kala; tutkulu bir koleksiyoncu olan Mithat ve kapıcı Ali’nin hikâyesini anlatıyor. 11’e 10 Kala, Esmer’in 2002 yılında Roma Bağımsız Film Festivali En İyi Belgesel Film Ödülü’nü kazandığı Koleksiyoncu belgeseline dayanıyor. Koleksiyoncu adlı belgeselde amcası Mithat Esmer’in koleksiyonculuğunu anlatan yönetmen, 11’e 10 Kala adlı yapıtında; depremden korktukları için binayı yıktırıp yerine depreme dayanıklı bir bina inşa edilmesini isteyen kişilere karşı birlik olan iki zıt karakteri ele alıyor. Yine gerçek hayattaki gibi bir koleksiyoncu olan Mithat Bey’e yardımcı olan Kapıcı Ali (Nejat İşler) zamanla koleksiyonculuğun inceliklerini öğreniyor. İstanbul’u büyük bir koleksiyon dünyası olarak gören Mithat Bey ile memleketinden İstanbul’a göç ettikten sonra mahallenin dışına çıkmayan Kapıcı Ali’nin 110 dakikalık anlatısı koleksiyoncular için ideal bir yerli yapım niteliği taşıyor.

Dekalog 10

Dekalog 10.
Dekalog 10.

Krzysztof Kieslowski’nin dünya sinemasına armağanı olan, Dekaloglar’ın değeri en az bilinen ama “Dekalog Koleksiyonu”nun en farklı ve son parçası niteliğindeki 10. bölüm “Komşunun malına göz dikmeyeceksin” emrini kara mizahla konu ediniyor. Preisner’in flüt melodileriyle değil, dokuz bölüm boyunca sorgulamaların ana sahnesi olmuş bütün o toplumsal değerlere küfreden bir punk grubunun gürültülü şarkısıyla açılan filmin konusu şöyle: Ortak hiçbir yönü olmayan iki kardeş Jerzy ve Artur, babalarının cenazesinde bir araya gelir. Babalarının evini dolduran madeni kutuların içinde onun eşsiz pul koleksiyonunu bulan bu iki kardeş, buldukları koleksiyonu satmaya karar verir. Pul piyasasını iyice araştıran Artur, eve bir pul kulübünün başkanını getirir. Koleksiyondaki eksik parçayı bulmaya çalışan iki kardeş, bu maceranın içinde pek çok şeyi öğrenirlerken zamanında terk ettikleri babalarının malına göz dikmiş olduklarını idrak ettiklerinde belki de o eksik parçayı bulmuş olurlar.