Bir kavram film: Para

​Bir kavram film: Para.
​Bir kavram film: Para.

Para için yapılan tanımlar genellikle işlevsel özelliklere dayalı olmuş ve paranın soyut bir belge olduğu düşünülmüş. Değişim aracı, hesap birimi ve tasarruf aracı olarak kullanılan paranın üzerinde taşıdığı değeri, ulusal bir sınırla nitelendirilmesi gerektiği fikri çeşitli zamanlarca hep konuşulmuş. Kanunların Ruhu Üzerine adlı eserinde de Montesquieu şöyle söylemiş: “Nasıl ki, para bir nesnenin işaretiyse ve o nesneyi temsil ediyorsa, her nesne de paranın bir işaretidir ve onu temsil eder. Eğer para bir yandan her şeyi iyice temsil ediyor; öte yandan da her şey parayı iyice temsil ediyorsa, birbirlerinin yerini tutuyorlar demektir…” Sektör gereği parayla başı belada olan sinema; kendisinin parayı temsil ettiğini ancak paranın tam olarak neyi temsil edemediğini sormuş. İşte o soruyu soran üç film…

,Kazanma Sanatı (Moneyball), 2011

Kazanma Sanatı.
Kazanma Sanatı.

“Kapıdan ilk geçenler en çok kan içinde kalanlardır” repliğiyle hafızalara kazınan, yazar Michael Lewis’in 2003 yılında yazdığı aynı isimli kitabından uyarlanan, başrollerinde Brad Pitt, Robin Wright ve Jonah Hill’in yer aldığı Moneyball, bir beysbol filminden fazlası… Düşük bütçesi yüzünden istediği transferleri yapamayan ve maddi sebeplerle sportif anlamda hedeflerine ulaşamayan Oakland Athetlics beysbol takımı, kendi scout sistemini bilgisayar verileri ve istatistikleriyle inşa edip yeni yetenekleri keşfetmeye başlar. Beysbolun tüm kurallarını değiştiren bu fikir, takımın başındaki Billy Beane’nin, ekonomi mezunu ve aynı zamanda bilgisayar dehası olan Peter Brand ile güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıkar. The Cruise, Capote ve When Deal Goes Down yapıtlarıyla tanıdığımız Bennett Miller’ın yönettiği 2011 yapımı 133 dakikalık film, adeta para verip altınlar alarak zengin olmuş kulüplere karşı teknoloji desteğiyle madenden çıkardıkları altınlarla var olmaya çalışan kulübün hikâyesini beyaz perdeye yansıtıyor.

Kaç Para Kaç, 1999

Başkarakter Selim’in “Para kolay mı kazanılıyor zannediyorsunuz?” cümlesiyle başlayan, kolay yoldan elde ettiği parayla beraber Selim’in yaşadığı ahlaki değişimi anlatan Kaç Para Kaç’ın başrollerinde Taner Birsel, Bennu Yıldırımlar ve Zuhal Gencer bulunuyor. Baba yadigârı giyim dükkânını yıllardır kıt kanaat işleten, ailesi ve çevre esnaf tarafından sevilip güven duyulan Selim’in bir gün taksiye kendinden önce binen yolcunun unuttuğu para dolu çantayla olan sınavı, yerli yabancı birçok festivalden ödüllerle dönmüştü. Ayla karakterinin Selim’in yaşadığı ruh hâlini ve değişimini “Sen rahatsızsın bu paradan Selim. (…) Parayı harcayıp bitirmek istiyorsun, kurtulmak istiyorsun.” cümlesiyle açıkladığı; A Ay, Kosmos, Korkuyorum Anne ve Beş Vakit yapıtlarıyla tanınan Reha Erdem’in yönettiği, 1999 yapımı 100 dakikalık film, özellikle yurtdışında büyük beğeni toplamıştı. Hatta, Japon sinemaseverlerin bir film DVD’si veya VHS kaseti yerine Reha Erdem’den 100 doların üzerine imza atmasını istemeleri de dünya medyasına bomba gibi düşmüştü.

Abuk Sabuk Bir Film, 1990

Abuk Sabuk Bir Film.
Abuk Sabuk Bir Film.

Bir sekansında dağıtılan dolarların üzerinde “Dolar molar değildir, film çekimi için basılmıştır” ibaresiyle Türk Sineması’nda tanımlanamaz biri yeri olan film, sonradan zengin olmasına rağmen yıllardır hiç gülmeyen Ademoğlu karakterini güldürebilen ilk kişiye büyük para ödülü verilmesini konu ediniyor. Yapımın en büyük özelliği de; TV’de filme denk gelen hemen hemen herkesin “Kemal Sunal’ın böyle bir filmi mi varmış?” sorusu olabilir. 1990 yapımı 94 dakikalık film, sonsuz beyaz fon karşısında kameraya alınan incelikle işlenmiş kara mizah ögeleri, senaryosuyla uyumlu biçimde kullanılan ve o yıllara nazaran sinemamızda aykırı sayılabilecek ışık-kostüm-kurgu seçimleriyle dikkat çekti. Kurbağalar, Polizei, Amerikalı ve Beyoğlu’nun Arka Yakası gibi yapıtlarıyla çok konuşulan Şerif Gönen’in yönettiği film, Erkin Koray’ın Hayat Katarı şarkısıyla sinemaseverlerin hafızalarında adı koyulamaz bir yere oturdu.