Bir şehri tanımaya nereden başlanır? İstanbul’dan Roma’ya şehir yolculuğu

İstanbul, Süleymaniye Camii.
İstanbul, Süleymaniye Camii.

Dünya üzerinde zengin tarihi geçmişleri ve barındırdıkları sayısız eserler ile dokusu bozulmamış şehirler vardır seyahat severlerin ilgisini çeken. Bir şehrin ne denli kıymetli olduğunu anlamak isterseniz o şehirdeki tarihi yapılara, meydanlara, şehrin belleğinizde kalan siluetine bakmanız yeterlidir.

Bir şehre gittiğinizde tarihi mekânlarını ziyaret ederken, cadde ve sokak aralarını dolaşırken, o şehrin kokusunu hissediyor, tarihinin derinlerinden gelen tınılarını duyuyor, orada yaşamış yazarlarının ve şairlerinin bir cümlesi kulaklarınızda yankılanıyorsa o şehre tanıklık etmeye başlamışsınızdır. Şehre tanıklık ettiğinizde o şehrin panoramik veya portre görselleri hafızanıza kazınır ve hayatınızın sonuna kadar o şehri hafızanızdaki o görsel ile hatırlarsınız.

Farklı kültürleri içinde barındıran, medeniyetlerin izlerini bıraktığı şehirler içerisinde dolaşırken sizi sanki tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkarır. Tanık oldukları olaylar ve barındırdıkları medeniyet ürünü tarihi yapılar ile görülmesi gereken şehirlere tanıklığım oldu bugüne kadar.

İstanbul, Sultan Ahmet Camii.
İstanbul, Sultan Ahmet Camii.

Ben bu yazımda sizlere gezdiğim, gördüğüm, yaşadığım ve hissettiğim şehirlere tanıklığımı ve o şehrin bende bıraktığı görsel hafızayı, soruşturmanın da sorduğu soru etrafında anlatacağım.

Üç tarafı denizle çevrili, iki kıta Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan, topografyasının eşsizliği ve coğrafi bir mucize, stratejik önemi haiz İstanbul; şehir tanıklığımın zirvesidir. İstanbul, şehre insanın sunduğu cezbeden önce ilahi bir cezbe hâli ile karşılar sizi.

İstanbul’a yüzyıllardır rengini, kokusunu vermiş kültürel ve estetik dokusuna tanıklığımı Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul Destanı şiirinde;

  • “İstanbul deyince aklıma,
  • Koca Sinan gelir.
  • On parmağı on ulu çınar gibi.
  • Her yandan yükselir”

Diyerek İstanbul’un görsel hafızamda minareler şehri olduğunu benim adıma belirtir. İstanbul kurşun kubbeler şehridir. İstanbul Yeditepe’sine serpilmiş selvi boylu kız gibi Süleymaniye, Sultanahmet, Sultan Selim, Fatih, Şehzade, Beyazıt camileri kubbe ve minareleriyle Dünya’da değil eşi, benzeri dahi olmayan bir sanat eseri olarak görsel hafızamızda yer eder. İstanbul Galata ve Kız Kulesi, Sultanahmet Meydanı, Türbeleri, Çeşmeleri ve Sebilleri ile görsel bir şölen sunar ziyaretçilerine. Eskilerin Nehr-i Aziz dediği Boğaziçi ve etrafına kandil gibi dizilmiş göğe yükselen minareleri ile “Hayy ve Kayyum ile Cemâl ve Celâl esmalarının nefes alışlarında salınır insan ruhu bu şehirde” diyor Aynur Can Hoca.

İstanbul, Galata Kulesi.
İstanbul, Galata Kulesi.

Eski şehir ve yeni şehir diye ikiye ayrılan yerleşim yerleri ile tarihi nostaljiyi ve modern –çağdaşlığın fotoğrafını birlikte çekebileceğiniz güzelliğiyle kendinizden geçeceğiniz şehirler ve onun hikâyelerini barındırır Üsküp ve Eskişehir. Üsküp Türk Çarşısı, Osmanlı İmparatorluğu döneminin sadeliği ve kültürünü yansıtan çarşısı ile ben hâlâ buradayım yaşıyorum diyen bir Evlad-ı Fatihan olarak sizin hafıza kadrajınıza poz verir. Çağdaş mimariye karşı içten bir haykırışın sesidir Üsküp. Eskişehir ülkemizin iyi planlanmış modern şehirlerindendir, ancak Odunpazarı, eski evleri, sokakları, konakları ve külliyesi ile modern şehre meydan okuyan bir cazibe merkezi fotoğrafı verir ziyaretçilerine.

Mersin denize açılan sokakların şehridir. Limon çiçeği kokan narenciye bahçeleri, mavi ile yeşilin gökkuşağı fotoğrafı verdiği, Toroslardaki son göçer Yörüklerin kervanını yakalayabileceğiniz, bakir koyların ve denizlerin şehridir.

Saraybosna denince hafızamda Başçarşı Sebili fotoğrafı canlanır hemencecik. Gazi Hüsrev Bey Camii ile Başçarşı Sebili koreografisi izleyenlere anıtsal bir kare sunar her zaman. Saraybosna'daki tarihi Başçarşı'nın sokakları tarihi dokusuyla adeta Osmanlı ruhunu bugüne taşır.

Mardin, taşın sanata dönüştüğü, güneşin bütün renklerinin evlerin üzerinde yansıdığı, kültür mirası kabul edilmiş, koruma altına alınmış tarihi yapıları ile farklı dini inanışları, sanatsal açıdan tarihi değeri olan camileri, türbeleri, kiliseleri, manastırı ve benzeri dini eserleri bağrında taşıyan şehirdir. Mardin, Mezopotamya Ovası’nı ayaklarının altına atlas gibi sermiş ve hafızanıza her daim poz veren bir şehirdir.

Konya, bozkırın ortasındaki bir vaha gibi karşılar insanı. Konya bozkırın ortasına inşa edilmiş bir vaha değil, bozkırın ışığıyla, rengiyle, sessizliğiyle, dinginliğiyle oluşmuş, insanını da ona göre şekillendirmiş tabii bir şehir, Mevlana şehridir. Konya, dünyaya iyilikler ve güzellikler ile seslenen bir şehirdir. Konya, tevazu ve hoşgörü fotoğrafı verir her daim.

Roma, Batı medeniyetinin kalbidir. Çok şehir ve ülke gezdim Batı medeniyetinde en etkilendiğim şehirdir Roma. Antik dönemden bu yana, sadece Avrupa’nın değil dünyanın merkezinde olmayı başarmış, her yol Roma’ya çıkar sözünü doğrulayan şehir planı ile görülesi bir şehirdir. Roma, tarih kokan daracık sokaklarında her insana hitap edecek sürprizler barındırır.

Sanatı, estetiği, lezzetleri ve romantizmiyle insanı kendisine hayran bırakan güzel bir yerdir. Roma, asalet pozu veren bir şehirdir.

Bursa Ulu Camii.
Bursa Ulu Camii.

Bursa, eskinin Keşiş dağı yeni ismi ile Uludağ eteklerinde yeşil denizde yüzen bir şehirdir. Yeşil, Bursa'ya insanların kazandırdığı bir özellik değildir. Bursalıları türbelerine kadar yeşile âşık eden Bursa'nın özündeki renktir, âhenktir, manevi ruhtur. Bursa, yeşil denizde yüzen camileri, türbeleri, hanları, hamamları ve konakları ile kurucu bir şehir payitaht pozu verir görenlere.

Atina, adını "Zeus’un kızı tanrıça Athena’dan" alan bir şehirdir. Atina, Grek İmparatorluğunun, 12 tanrılı mitolojinin ve felsefenin doğduğu şehirdir. Atina, Helenistik kültür ve tarihinin simgesi olan tarihi Akropolis etrafına kurulmuştur bir yerdir. Atina demek Akropolis demek olup, benim hafızamda bir tepeye çıkmış yeleleri ve görünüşü ile hâlâ kükreyen ancak dişleri çürümüş bir arslan görüntüsü pozu vermektedir.

Edinburgh.
Edinburgh.

Edinburgh, kasvetli havayı bile sevdiren katedralleri ve tarihi dokusu ile Britanya adasının en fotoğrafik şehirlerinden biridir. Ohri, aynı ismi taşıyan gölün kenarına Safranbolu veya Beypazarı’nı tepsi ile taşınarak yerleştirilmiş, güneşin batışının eşsiz bir güzellikte temaşa edildiği inci titizliğinde sarraflar elinde işlenmiş bir şehirdir.

Şehirlere tanıklığımı ve bende oluşturduğu görsel hafızayı anlatabileceğim yüzlerce şehir vardır. Yukarıda anlatmış olduğum örnekler şehirlere bakışımı ve tanıklığımı ifade etmektedir. Şehir, eğer sizin hafızanızda görsel bir fotoğraf bırakıyorsa bilin ki, o şehrin rengini, kokusunu, duygusunu, tadını, kültürünü almışsınızdır. Hafızanıza fotoğraf bırakmıyorsa siz o şehre tanıklık edemezsiniz.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım