Bir tapınağın yankısı: Amritsar

Amritsar, Hindistan'ın Pencap eyaletinin en büyük şehri ve Sihlerin dini merkezi.
Amritsar, Hindistan'ın Pencap eyaletinin en büyük şehri ve Sihlerin dini merkezi.

Tanrıyı tesbih eden bir dil, tanrıya yakaran bir kalp ve tanrıya duaya açılan ya da birleşen bir ele sahip herkesin yüzünde aynı ışığı görürüm. Tıpkı görünenden fazlasıyla ya da doğayla mistik bir bağ kurabilenlerde, belki de kendi içlerinde kendinden bir yer bulabilenlerde olduğu gibi. İnancın ışığı, ruhani bir güç. Bu ışığa sahip insanların toplu hâlde ibadet ettiği ya da ziyaret ettiği yerlerin de bu ışığı yansıttığını düşünürüm hep. Kendini tanıyıp keşfedenler de yansıtır bu ışığı. Terk edilen ya da müzeleştirilen bir mabedin de bu nedenle ışığı söner zaten. Müzeleşmiş, seyirlik hâle gelmiş insanların kendi ışıkları da böyle söner gider. Mekâna ruhunu veren de insandır malûm. İnsan kendinde değilse ruhu da yoktur. Hindistan’ın Amritsar şehrindeki Altın Tapınak da böyle bir ruhani enerjiye sahip. İnsanı hayret ettiren, insanı suskunluğa davet eden ve sonra da insanı kendi içine döndüren.

Hindistan, kalabalık bir inanç ailesinin yaşadığı büyük bir ev gibi. Aynı evde yaşayan tüm inançlar birbirinden bir şey almış, birbirlerini etkilemiş. Ülkenin kuzeyindeki Amritsar şehri de Sihizmin hac mekânı Altın Tapınak’ı çevreliyor. Guru Nanak tarafından 15. yüzyılda kurulan Sihizmin takipçileri, Guru Nanak ve halefi 9 kutsal gurunun (mürşit) öğretilerini takip ediyor yüzyıllardır. Tek tanrıya inanıyorlar. Amritsar’daki “gurdvara” adı verilen tapınaklar, dünyadaki 25 milyondan fazla Sihin ruhani anlamda kalbinin attığı yer.

Amritsar’daki en kutsal tapınak, Harmandir Sahib. 15. yüzyılda inşa edilen tapınak, birçok kez yenilenir ve 19. yüzyılın başında saf altın yapraklarıyla kaplanır. Böylece dünyada Altın Tapınak adıyla tanınır. Tapınağın temsil ettiği değerlere gölge indiren bir adlandırma aslında bu. Her türlü inançtan, milletten ve sosyal sınıftan insana kapılarını açan, herkesin ruhani teselli bulabileceği mütevazı bir ev burası. Şehirdeki zemin seviyesinin altında inşa edilen Altın Tapınak, eşitlik ve tevazu dersi veriyor âdeta. Mabedin tüm yönlerden dört farklı girişi bulunuyor. Bu da hayatın farklı yollarını tercih etmiş her faninin, burada eşit şekilde hoş karşılanmasını simgeliyor.

Yıllar önce Pakistan ve Hindistan arasındaki Wagah sınır kapısından Altın Tapınak'a gitmek için otobüse binmiştim. Bindiğim otobüsün Sih şoförü, yol kenarında gördüğü her türbeyi selamlıyor, hemen iki elinin parmaklarını birleştiriyor ve başını öne eğerek saygısını gösteriyordu.

Başını her kaldırdığında da bana bakıp tebessüm ediyordu. Sanki geçtiğimiz her türbede kalbine eğilip çiçek topluyor ve kalkarken pırıl pırıl gözleriyle bana saçıyordu. Çok etkilenmiş ve o kısa yolculuk sonrasında karar vermiştim gezerken yazmaya. Bu nedenle Altın Tapınak’a yolculuğumun benim için ayrı bir anlamı var. O zamanlar şöyle bir cümle kurmuşum: “Bugün burada gördüklerimi nasıl anlatırım, nasıl kelimelere dökerim gerçekten bilmiyorum. Farklı bir zamanı yaşıyorlar gibi.” Yıllar sonra bu ayki Skyroad yazıma nasipmiş.

Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.

Altın Tapınak, ruhani bir temizlik vaat ediyor ziyaretçilerine. Bu temizliğin fiziki görüngüleri de var. Dış kapıdan avluya girişte baş örtülür, ayakkabılar çıkarılır ve ayak yıkama havuzlarından yürünerek avluya geçilir. Altın Tapınak’a ulaşmak isteyenler, etrafı havuzla çevrili bir yürüyüş yolundan ilerler. Tapınak adeta bir adadadır. Havuzdaki suyun manevi arındırıcı özelliği olduğuna inanılır. Sihler, havuzun kenarlarındaki mermer platformlardan suya girerek arınırlar. Sihler bu şifalı suyu evlerine götürür hem temizlik hem de sağlık için kullanırlar.

Sihizm, tevazu, eşitlik ve barışa adanmış bir inanç. Sihler, ayırt edici bir türban, kesilmemiş saçlar, tahta bir tarak, demir bilezik ve tören bıçağı gibi semboller taşır. Bu inanç 15. yüzyılda ortaya çıktığında, tanrının gözünde kadın ve erkeğin eşit olduğunu ilan eder.

Kadın ya da erkek, zengin ya da fakir, tüm ziyaretçiler tapınağın mutfağında pişen yemeğe davetlidir. Sınıfsal ayrım olmadan tüm ziyaretçiler yere oturur ve yan yana yemeklerini yer. Altın Tapınak’ın mutfağında her gün 100 bine yakın ziyaretçi karnını doyurur. Yemeğin hazırlanması ve bulaşıkların yıkanması, tümüyle gönüllüler tarafından yapılır.

Sihlerin kutsal kitabı "Guru Granth Sahib", Altın Tapınak’tadır ve son guru olarak kabul edilir. Sihlere göre her biri insan olan kutsal 10 gurunun ruhları, yalnızca bir guruda toplanır ve bu ebedi guru da Sihlerin kutsal kitabına yerleşir. Geceleri bu kutsal kitap dinlendirilir, sabahları ise özel odaya getirilir ve herhangi bir sayfası açılarak o günün yapılacak ibadetlerin kaynağı olur.

Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.

Kutsal kitap Adi Granth’ın başlangıcı olan meşhur kıta her Sihin sabahları okuduğu Guru Nānak’ın ilahisidir. İlk cümlesi “Ik Onkar” (Tanrı birdir), Sihlerin Sih olduğunun en önemli ve en ünlü ifade şeklidir:

  • “Tanrı birdir ve Hakk onun ismidir.
  • O her şeyde tecelli bulan bir yaratıcıdır.
  • O korkmaz ve kin tutmaz.
  • O, zamanla sınırlanamayan bir form sahibidir, doğmamıştır.
  • O, Gurunun lütfuyla tanınır.
  • Ezelde Hakk idi ve her zaman Hakk’tır.
  • Nanak! O Hakk’tır ve ebediyete kadar olacaktır.”

İslami ve Rajputana tarzlarından etkilenerek Sih mimari tarzında yapılmış tapınağın dış yapısı altın yaldızlı, kemerleri ve destekleyici yapısı saf beyaz mermerden. Mermer korkuluklarla çevrili iç kutsal alana giden bir geçit var. İç mekân, çiçek ve ayna tasarımlarıyla zengin bir şekilde dekore edilmiş. Her yerde bakır yaldızlı korkuluklar, dairesel zirveler ve göz alıcı duvar resimleri var.

1984'te Hindistan askeri birliklerinin Altın Mabede operasyon düzenlemesi sonucunda çok sayıda Sih ve Hint askeri öldü.
1984'te Hindistan askeri birliklerinin Altın Mabede operasyon düzenlemesi sonucunda çok sayıda Sih ve Hint askeri öldü.

Tapınak, iç kutsal alanı ve dış alanlarını dolaşan hacılarla dolu olsa bile, sakinleştirici ve huzurlu. Sanki sakin titreşimler yayıyor tüm şehre. İnsan, Sih ilahilerinin, dualarının ve kutsal kitaptan bölümlerin mütemadiyen okunmasıyla tüyleri diken diken eden kutsal aurayı kalbinde hissediyor. Atmosferi, insanı dış dünyadan koparıyor ve sessiz, ruhsal bir aleme sürüklüyor.

Amritsar’a vardığım gibi yerleştiğim hostelde de tertemiz insanlarla tanıştım. Altın Tapınak, belki de yalnızca bir duraktı bu insanlar için. Temizlenmek için Altın Tapınak’ın kutsal suyuna ihtiyaçları da yoktu belli ki. Aylardır yolculukta olan bu gezginler, farklı coğrafyalardaki insanların hayatlarına dokundukça, onları anladıkça, kendilerini ve diğerlerini kabul ettikçe temizleniyorlardı zaten.

Uzun süre yolda olanlar ve gezginler, yine yüzlerinde ışık gördüğüm insanlardan. Kalbine yönelen, kalbini dinleyen herkeste var bu güç, bu ışık. Hikâyelerimizi anlattık, birbirimizi dinledik.

Kaldığım hosteldeki çalışanlardan biri kızının birinci yaş gününü kutlamak üzere bizi evine davet etti. Diğer arkadaşlarla birlikte mütevazı evlerine misafir olduk. Evde, aynı aile içinde iki din yaşanıyordu. İlk katta Hinduizm, ikinci katta ise Sihizm. Her kattaki merdivenin başında küçük tapınaklar oluşturmuşlardı. Ancak hostel çalışanı Sandy, yaş gününü kutladığımız kızına bir Müslüman ismi vermiş: Sümeyra. Nedenini sorduğumda; "Biz böyleyiz. Sevdiğimiz bir isimdi, Sümeyra olsun istedik" diye cevapladı. Oturduk, tanıştık aileyle. Dolu dolu tabaklarla ikramlar gelmeye başladı sonra. Yolcuyduk, tanrı misafiriydik sonuçta. Çok geçmeden İrlandalı ve Alman arkadaşımla göz göze geldik. Üçümüz de elimizdeki tabaklar bitmesin diye uğraşıyorduk. Çünkü tabak bittiği anda yenisini almamız için bin türlü ısrarın yanında iki tabak ikram daha gelecekti. "Aynı şeyi mi düşünüyoruz?" diyerek birbirimize baktık ve kahkahalara boğulduk. Ev sahipleri durumu anlayınca onlar da gülmeye başladı. Ne güzel bir andı.

Altın Tapınak’a ulaşmak isteyenler, etrafı havuzla çevrili bir yürüyüş yolundan ilerler. Tapınak âdeta bir adadadır. Havuzdaki suyun manevi arındırıcı özelliği olduğuna inanılır. Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Altın Tapınak’a ulaşmak isteyenler, etrafı havuzla çevrili bir yürüyüş yolundan ilerler. Tapınak âdeta bir adadadır. Havuzdaki suyun manevi arındırıcı özelliği olduğuna inanılır. Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.
Fotoğraf: Ömer Musa Targal.

Altın Tapınak’ın enerjisi yalnızca tapınağın bulunduğu alanı değil, tüm şehri sarmıştı belli ki. Misafirperverlik, tevazu, paylaşım, ruhani bir enerji ve birlikte yaşam. Altın Tapınak’ta okunan ilahiler, dualar, kutsal metinler sarmalıyordu şehri. Bir tapınağın yankısıydı Amritsar.