Bir Yûnûs diyarı: Eskişehir

Eskişehir, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehridir.
Eskişehir, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehridir.

Türkiye'de en yaşanılabilir şehirler listesinde son yıllarda ilk sırada yer alan Eskişehir, köklü tarihini her bir köşesinde barındırmaya devam ederken aynı zamanda gün ve gün yenilenmekten bir adım bile geri durmuyor. Burası Yunus Emre'nin yurdu, Nasrettin Hoca'nın ise mirası.

Şehir adını nereden alıyor?

Şehrin Antik ve Orta çağlarda Yunanca "Dorylaion", Latince "Dorylaeum" isimleriyle anıldığı biliniyor. "Eskişehir" ismi ise, bilinene göre Dorylaion harabelerine "eski kent" anlamında "Eskişehir" denilmesi nedeniyle şehrin adı hâline gelmiştir.

Tarihçe

Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesinin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir.
Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesinin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir.

Eskişehir, tarihi dönemler boyunca Anadolu'daki önemli yerleşim merkezlerden biri olmuştur. İlk ve Orta Çağ boyunca adı Dorylaion (Dorileaum Dorileon, Dorilayon) olan kent sırasıyla Frigya, Lidya ve Pers egemenliği altına girmişti. Daha sonra ise M.Ö. 334 de Yunan İmparatoru Büyük İskender, Persleri mağlup ettikten sonra Büyük İskender'in ölümünden sonra İ.Ö.133 de Roma İmparatorluğu'na bağlandı. M.S. 395 de İmparatorluk Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılınca Eskişehir yöresi Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlaşma sürecine giren Bizans' la birlikte kentte toplumsal yapıda önemli değişimler yaşanır. En parlak dönemini Bizans (Doğu Roma) zamanında yaşayan kent, şifalı suları ve güzel havasıyla imparatorların dinlenme, avlanma yeri olmuş, saraylar ve hamamlarla donanmış, bölge gelişmiş, Sivrihisar (Justinianapolis) gibi yeni kentler kurulmuştur.

Kılıç Aslan’ın 1182 de fethettiği kent savaşlar yüzünden harabeye döndüğü için kentin 2 km güneyinde yeni bir kent kuruldu. Eski yerleşim yerine ise "eski kent" anlamında, "Eskişehir" dendi. Zamanla bu terim yeni kent için de kullanılmaya başlandı. Eskişehir ismi böylece doğmuş oldu. Türkler 1196' dan sonra yöreye tamamen hâkim olmuş, 13.yüzyılda zayıflayan Selçuklular, Eskişehir ve çevresini Ertuğrul Bey' e teslim etmiştir. Kent daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Ertuğrul Bey'in oğlu Osman Bey'in yönetimine girmiş, Bizans'a karşı yürütülen savaşlarda önemli bir üs hâline getirilmiştir.

Eskişehir nerededir?

Eskişehir Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında yer almaktadır. Kendin doğu ve kuzeyindeki doğal sınır Sakarya Nehri'dir.

Odunpazarı.
Odunpazarı.

Eskişehir’e ne zaman gidilmeli?

Karasal iklimin etkisinde olan şehirde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. Aralık ayıyla başlayan kış şartları Nisan ayı itibariyle yerini ılık ve sıcak günlere bırakır. Eskişehir özellikle yaz aylarında gezilip görülmesi ve keşfedilmesi uygun olan bir şehirdir.

Eskişehir 5'lisi

Odunpazarı

Odunpazarı’nın adını bu kadar duyurabilmesinin en önemli sebepleriden biri UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmasıdır. Odunpazarı Tarihi Kent Merkezi’nde Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrı ayrı dönemlerini yansıtan pek çok eserin bulunması şehrin Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmasının nedenidir. Örneğin, yapımı 1270’li yıllara dayanan Alaaddin Camii, 1525’te yapılmış Kurşunlu Külliyesi ve 13. yüzyılda yapılmış Hacı Hasan Camii dönemlerine ışık tutan mimari eserler olarak Odunpazarı’nın en önemli kıymetleri arasındadır. Bunlara ek olarak Odunpazarı’nın en bilinen meşhur yapılarından birisi de Odunpazarı Evleridir. Osmanlı Dönemi sivil mimarisinin Anadolu’daki en güzel örneklerinden olan bu evler görenleri kentin tarihine doğru keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi.
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi

Eskişehir’in Odunpazarı semtinde bunulan yan yana üç ev dekore edilip burada 2007 yılında Türkiye’nin ilk Çağdaş Cam Sanatları Müzesi açılmıştır. Hem yerli hem yabancı sanatçıların eserlerine yer verilen bu müzede aynı zamanda camın nasıl işlendiğini gösteren bir seyir salonu da mevcut.

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

2005 yılında Odunpazarı Belediyesi’nin açtığı bu çarşının temel işlevi, Eskişehir’ e özgü yöresel ürünleri tanıtmak ve yöreye özgü el sanatlarının nasıl yapıldığı konusunda yerli ve yabancı turistleri bilgilendirmektir. Yolu bu çarşıya düşen insanların, sevdiklerine vermek üzere başta lüle taşı olmak üzere çok çeşitli hediyeler bulabileceği bir yer burası.

Porsuk Çayı ve Adalar

Porsuk Çay.
Porsuk Çay.

Porsuk Çayı Eskişehir’in ortasından boylu boyunca geçen, Sakarya Irmağı’nın kollarından biridir. Eskişehir denince akla gelen ilk birkaç şeyden biri olan bu çay içinden geçtiği şehre adeta renk katıyor, enerji veriyor. Atatürk Caddesi ve Köprübaşı köprülerinin arasında kalan bölgeye Adalar denilmiş ve Adalar Eskişehir’in en ışıltılı bölgelerinden. Çok fazla restoran, kafe ve aktivite imkânı bulunan Adalar Bölgesi, özellikle güzel havalarda şehrin en fazla rağbet gören yeri hâline gelebiliyor.

Eskişehir ETİ Arkeoloji Müzesi

2011’de açılan müze içerisinde Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden derlenmiş 2.000 kadar eser sergileniyor. Fakat 20.500 kadar eser de depoda duruyor. Müzedeki en özel eserlerden biri, yaklaşık 4000 yıl önceden kalma, Eskişehir ile Mezopotamya arasındaki ticari ilişkilerin kanıtı, dünyadaki ilk lületaşı mühürdür.

Eskişehir ETİ Arkeoloji Müzesi.
Eskişehir ETİ Arkeoloji Müzesi.

Eskişehir'de ne yenir?

  • Çibörek
  • Balaban Köfte
  • Kuzu Sorpa
  • Met Helva
  • Göbete (Tatar Böreği)
  • Yufkalı Büryan
  • Kıygaşa
  • Cevizli Haşhaşlı Ekmek

Göbete.
Göbete.

Eskişehir'i gezerken çalma listesi

  • Halkalı Şeker-Kubat
  • Çeşmeler Yaptırdım Altın Oluklu-Özay Gönlüm
  • Fincanı Taştan Oyarlar-Zeki Müren

Eskişehir'in meşhuru

Yunus Emre, Anadolu'nun en zorlu dönemlerinden biri olan 13. yüzyılda yaşamış, yeni Müslüman olmuş Anadolu insanına İslam’ı öğretmeyi amaç edinmiş ve bunu yaparken de tasavvufun tüm yollarını ve gönül dilinin tüm imkânlarını sonuna kadar kullanmıştır. Bugün de konuştuğumuz dilin inşacısı olan ve Anadolu sahasında yaklaşık 1000 yıldır söylenegelen şiirlerin de sahibi olan Yunus Emre, Eskişehir-Sivrihisarlıdır.