Bu şirin şehrimiz kendisini ziyarete gelen misafirlerine o kadar çok alternatif sunuyor ki, zamanın nasıl da akıp gittiğini anlayamıyorsunuz. Abant, Gölcük, Yedi Göller, Kartalkaya ve Göynük, şehrin başlıca turistik merkezleri olarak dikkati çekiyor.

Stresten kaçanlara terapi mekânı: Abant

Abant şehrinin ismini duymayan yoktur. Çoğu insan tarafından Bolu ile özdeşleştirilmiş bir yer olan Abant, ziyaretçilerini adeta hipnoz eder gibi terapi ediyor. Çevresinin uzunluğuyla Türkiye'nin en büyük gölleri arasında olan Abant, kışın bembeyaz, diğer mevsimlerde de yemyeşil dokusuyla insanı kendinden geçiriyor.

Abant'a gittiğinizde yapmanız gereken ilk şey gözlerinizi kapatıp ağaçların ve kuşların adeta bir koro halinde çıkardığı sesleri dinlemek olsun. Ayrıca gölün çevresi uzun yürüyüşleri sevenler için bulunmaz bir nimet. 8 km yol boyunca arkadaşlarınızla sohbet ederek anın tadını çıkarın.

Gölcük'te hayatınıza renk katın

Doğal olmasa da, Bolu'daki göller arasında en güzel manzara sahip olan Gölcük, size kendinizi adeta bir rüyalar ülkesindeymişsiniz gibi hissettiriyor. Bolu Milli Park'ın içinde bulunan Gölcük, dinlenmeniz, kafa dinlemeniz ve tüm dertlerinizi bir kenara bırakıp hayatınıza renk katmanız için biçilmiş kaftan.

Sakinliğin adı: Göynük

“Cittaslow” olarak bilinen ve 1999 yılında faaliyete başlamış “Dünya Sakin Şehirler Ağı”'nın da bir üyesi olan Göynük, tarih kokan bir kasaba. Yıllara meydan okuyan ahşap konakları, ziyaretçilerinin ağızını açık bırakıyor. Göynük denince akla gelen ilk yerler 1459 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Akşemseddin Türbesi ve kentin adeta koruma altına almış gibi bir görüntüye sahip olan Zafer Kulesi. Göynük'ün taşlı yollarında yapılan yürüyüşlerde size eşlik eden tek şey sessizlik olacaktır. Köyün tepesindeki Saat Kulesi ise özellikle fotoğraf tutkunları için harika bir manzara sunuyor. Bir de köy pazarına uğrayın deriz, organik domatesler, salatalıkların yanı sıra köy kadınlarının ürettiği nefis kışlık tarhanayı da buradan alabilirsiniz.

Köylerde anınızı ölümsüzleştirin

Birçok turistik yere sahip olan Bolu, ayrıca doğal köy dokusuyla da dikkat çekiyor. Tahta ve taştan yapılmış evlerin ön planda olduğu bu köylerde, yöre insanıyla yapacağınız hoş sohbetler ömrünüze güzellik katacaktır. Bolu'ya gidip fotoğraf çekmeden dönülmez diyen fotoğraf aşığı biriyseniz sizin için Çetmi, Sarıyer, Samat, Çay, Alput, Alahna, Delce, Sürmeli, Örencik köyleri eşi benzeri az bulunur bir fırsat.

Karadeniz'in takısı: Yaylalar

Bölge olarak Türkiye'nin en fazla yaylasına sahip olan Karadeniz'in güzel ili Bolu’da yaklaşık 300 yayla olduğu söyleniyor. Diğer turistik alanlara nazaran dağ yürüşü yapmak isteyen turistler için çok iyi bir alternatif teşkil eden Bolu yaylalarında, son yıllarda turizmin ilgi odağı olmasıyla birlikte ulaşım konusunda önemli düzenlemeler yapılmış. Bu yaylalar günü birlik birçok piknikçi ağırlıyor. Ormanlarla kaplı, gürbüz suların aktığı bu yaylaların başlıcaları Aladağ, Sarıalan, Kızık, Gerede, Göynük, Kıbrısçık, Mengen ve Mudurnu.

Bir tabiat mucizesi: Yedigöller

Tabiat'ın her türlü güzelliklerine sahip olan Yedigöller, içinde yaklaşık 15 tür ağaç, 300 çeşit bitki ve 100'ün üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Adından da belli olduğu üzere yedi ayrı gölün isimleri Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl'dür. Bu göller arasında en farklı özelliğe sahip olanı ise Büyükgöl'dür. Çünkü burada diğer 6 gölden farklı olarak alabalık besiciliği de yapılmaktadır. Yedi Göller'in insanlara en cazip gelen taraflarından en önemli yanı ise izin verilen belli bölümlerinde kamp yapılıyor olması. Burada istediğiniz süre kadar kamp yapabilir ve arkadaşlarınızla dilediğinizce eğlenebilirsiniz. Kahve termosunuzu sakın unutmayın. Bu manzaralar karşısında kahvenizi yudumlarken de ayrı bir keyif alacaksınız.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.