Bundan sonra ne olacak?

​Bundan sonra ne olacak?
​Bundan sonra ne olacak?

Bütün tartışmalar, bütün bekleyişler, bütün göze alamayışlar, bütün geride kalanlar aynı meydanda toplanır. Bu meydanın “kraliçe arısı” bundan sonra ne olacak sorusudur.

Hepimiz onun için çalışırız ve onu görmezden gelmek için. “Bundan sonra ne olacak” dememek için yaşarız. Ona yakın durarak ve onunla temas kurmayarak. İzleriz onu. Onsuz kalışımız korkutur bizi ama onun varlığı da…

Patronlara, iş yerlerine, ilişkilere, bazı arkadaşlara, bazı anlara, bazı kırgınlıklara bu yüzden katlanırız. “Bundan sonra ne olacak?” dememek için. Çünkü bir kere onun adını anarsak, o andan itibaren her şeyin değişeceğine dair bir inanç vardır içimizde. Onunla bir kere konuşan artık başka biridir, başka…

Uzun evliliklerin, monoton kariyerlerin, her akşam eve dönmenin, her akşam aynı yoldan eve dönmenin, hafta sonlarının, uğranılan esnafın, yastık altı birikimlerinin, yılın aynı haftası küçük bir tatile çıkmanın, vazgeçilmez like’ların ve nicesinin sebebi onunla karşılaşmama istediğimizdir.

Aslında büyük bir mimardır o, bizi dizayn eder. Beğenilerimizi önemsemez. Bir şekilde onun beğenisine yaklaşırız. Ya da beğenilerimizin, isteklerimizin değişeceğini, değişme fikrini bizden hep kaçırır. Bizi korkutarak…

Çünkü o, başlatmanın, yeniden başlatmanın kesin bir sonuç vermeyeceğini en başından bize o meydanda söylemiştir. Kulaktan kulağa dolaşmıştır bu:

“Kendi yeniden başlatmamı başlattım / Bir şeye benzemedi.”

Kesintisiz bir devam. Her şey tamam. O soruyu sorma.