Çeşme ve İstanbul konserleri öncesi Lara Fabian Skyroad’a konuştu

Naif ruhuyla, Lara Fabian.
Naif ruhuyla, Lara Fabian.

Avrupa Lara Fabian’ı ilk kez 1988 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda tanıdı. Konser için yurtdışına çıktığı ilk ülke Türkiye’nin Çeşme beldesiydi ve henüz yaşı 19’du. Lara Fabian bugün 46 yaşında ve üzerinden geçen bunca seneden sonra dünya üzerinde 20 milyondan fazla albüm satarak adını altın harfler ile yazdırdı. Şimdilerde ise geçmişine selam durmak için tekrar Çeşme’de büyük bir konser vermek için gün sayıyor ve bu beklenen tarihi konser öncesi efsane sanatçı Skyroad ile buluştu...

"Zannettiğinizden çok sıradan bir kadınım"

“Piu Entertainment” ve “73 Organizasyon” işbirliği ile 26 Ağustos’ta Çeşme Açıkhava Sahnesi, 8 Aralık’ta ise İstanbul Zorlu PSM’de konser verecek sanatçının biletleri satışa çıkar çıkmaz yine büyük bir hızla tükeniyor. Dünyada en çok albüm satan Belçikalı kadın unvanını elinde bulunduran Fabian, sakinliği için; “Sakin sular derindir” derken illüzyonist eşi için “İllüzyonist” isimli şarkıyı kendisine yazdığının sırrını bizim ile paylaştı.

Türkiye’ye ilk kez Çeşme’ye gelmiştiniz ve yaşınız henüz 19’du. Bunca yıldan sonra tekrar Çeşme’de sahne alacak olmak nasıl bir his?

Çeşme’nin benim kariyerimde yeri önemli. Benim için bir başlangıç noktasıydı ve bir genç kız olarak ilk kez yabancı bir ülkede, beni henüz tanımayan seyircilerin önünde sahneye çıkıyordum. Asla unutamayacağım bir hatıra… Bunca yıldan sonra Çeşme’ye geri dönmek çok tuhaf bir duygu. Özellikle bu sene, ilk albümümün 25. yıldönümü olan 2016 yılında başlangıç noktama geri dönmek güzel bir tesadüf. Bakalım kim daha çok değişti, ben mi Çeşme mi?

“Çocuklarımız için endişeliyim”

Geçtiğimiz dönemde Mustafa Ceceli ile çok ses getiren bir düet yaptınız. Şarkının söz yazarı Sezen Aksu ile tanıştınız mı? Kendisi müziği bıraktığını açıkladı bunu nasıl yorumluyorsunuz? Gelecekte böyle bir çılgınlık yapar mısınız?

Maalesef bir türlü karşılaşma şansım olmadı. Türkiye’ye geldiğimde çok istedim kendisi ile tanışmak ama yanılmıyorsam annesi ağır hastalandı ve İzmir’e gitti. Türkiye’de ve ayrıca World Music dediğimiz dünya çapında müzik dünyasının bir efsanesi. Müziklerini bana Türk asıllı menajerim dinletti. Bizzat tanışacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum, umarım Aralık ayındaki İstanbul konserlerime gelme fırsatı olur, kendisini davet etmeyi çok isterim. Müziği bırakması konusuna ise inanamıyorum, müziği bırakamaz. Barbra Streisand da bir süre önce bıraktı konserleri ama bu yıl yeniden turneye çıkacağını duyurdu, belki Sezen Aksu da bırakmaz. Bırakırsa bu Türkiye ve dünya müziği için müthiş bir kayıp olur.

Larra Fabian
Larra Fabian

Hoşgörü için pek çok projede yer aldınız ancak dünya gittikçe vahşileşiyor ve acımasızlaşıyor. Bunun sonu ne olur sizce?

Çocuklarımız için, sonraki nesiller için endişeliyim. Şiddet, savaş ve iç savaş, materyalizm, ırkçılık korkutucu seviyelerde. Tabiatın yok edildiği, hayvanlara zulüm edildiği, şehirlerin, ülkelerin yıkıldığı, milyonlarca insanın mülteci olduğu, yaşam mücadelesi için denizlerde boğulduğu bir dönem. Aynı zamanda,seslerini yükselten, barış ve sevgi diye haykıran o kadar çok insan var ki… Her anlamda, ülkeler arası, gerginlik yaşayan toplumların içinde, tabiat ile insanlık arasında barışın mümkün olduğuna inanıyorum. Bu barışı bizim kendi içimizde yaşamamız lazım.

İlk kez ekranlara Eurovision’da çıktınız. O dönem sadece şarkı yarışmasıydı ancak, şimdi farklı bir tarzda ilerliyor, şovlar, sosyal ya da siyasi mesajlar ilginç bir şekilde değişiyor. Bu yıl Jamala çok farklı bir performans ile kazandı. Ailesinin yaşadığıbir soykırımı anlattı şarkısı ile... Hem onu nasıl buldunuz hem de değişen zamanda Eurovision’u değerlendirir misiniz?

Ben Eurovision’a katıldığımda, Eurovision çok farklı bir yarışmaydı. Bugünkü gibi 40 küsur ülkenin katıldığı büyük arenalarda gerçekleştirilen bir pop şöleni değildi. Ama ben geçmişe nostaljik bakan biri değilim. Tam tersine, Eurovision dünyanın en büyük müzik şöleni. İzlemekten zevk alıyorum, her ne kadar bütün şarkıları beğenmesem de… Ama son yıllarda kalite düzeyi gerçekten yükseldi. Türkiye’nin katılmamasından da çok üzgünüm. Umarım TRT seneyeEurovision’ a geri döner. Jamala ise son derece etkileyici bir performans gösterdi. Etnik ezgilerle modern popu, büyüleyici bir karizma ve ses ile birleştiren fevkalade bir performans. Kendisini twitter’dan tebrik ettim.

“En mutlu olduğum ülke Kanada”
“En mutlu olduğum ülke Kanada”

Bildiğim kadarı ile eşiniz illüzyonist. Bu meslekteki biri ile evli olmanın farklılıkları var mı? Sizce hayattaki en büyük illüzyon nedir?

Eşimin en büyük sihirbazlık numarası; beni her gün mutlu eden, kendisine her gün daha da aşık edecek bir sözü, bir jesti, bir bakışı… Sevgi dolu bir insanla evli olmaktan dolayı çok şanslıyım. Kendisine hitaben son Fransızca albümümde “İIlüzyonist” adında bir şarkı yazdım. O şarkının sözlerinde dediğim gibi “Sihirbaz, kederlerimi bir anda yok ediyor, sabahleyin güneşi kaldırıyor, aşkın gerçek anlamını, hile olmaksızın biliyor.” Hayatımızda en sihirli şey sevgi. Diğer her şey boş.

20 milyonun üzerinde albüm sattınız ve adeta dünya, sadece sesinize değil güzelliğinize de hayran, peki Lara Fabian kime hayran?

Teşekkür ederim. Hayranlık duyduğum o kadar insan var ki. Hayranı olduğum sanatçıların başında Barbra Streisand geliyor. Benim için ilham kaynağı. Ama hayranlık duyduğum insanların çoğu, sanatçı değil. Maddi imkânsızlıklar içerisinde günlük hayat mücadelesi veren insanlar, tek başına çocuklarını yetiştiren anneler, hayatın bütün zorluklarına rağmen gülümseyerek etrafına sevgi saçan insanlar. Yaşadıkları en ağır hastalıklara rağmen, “Peki sen nasılsın?” diyebilecek inanılmaz derecede sevgi dolu insanlar. Bu insanlar sizin etrafınızda var, onları tanıyın.

Lara Fabian dediğimizde aklımıza duru bir ses ve güzellik geliyor bunun yanına ne eklemek isterdiniz?

Yine teşekkür ederim. Sesim, tanrının bir hediyesi. Tabii bunu boşa harcamıyor ve her gün şan dersleri alıyorum. Lara; Sicilyalı bir annenin kızı, bir eş, dostlarının arkadaşı, bir komşu... Bu konuda da bir şarkı yazdım “Quand Je Ne Chante Pas”, yani “Şarkı söylemediğin zaman” diye... Belki zannettiğinizden çok daha sıradan bir hayat yaşayan, mutlu olmaya ve etrafındakileri elinden geldiği kadar mutlu etmeye çalışan bir kadınım.

“Henüz Avusturalya’ya gidemedim”

Şarkı sözü yazarken kimi yazarlar çok farklı şekilde ilham alıyorlar. Sizin ilham kaynağınız nedir? Mesela en sevilen şarkılarınız nasıl ortaya çıktı?

Bilmediğimiz ve yaşamadığımız şeyler hakkında şarkı yazmak çok zor. Hemen hemen bütün yazdığım ve bestelediğim şarkıların bir hikâyesi var. Bazen arabadayken aklıma bir melodi, yolda yürürken ya da yemek yaparken bir cümle, bir melodi gelebiliyor, hemen telefonuma mırıldanıyorum. Oturup “Şimdi şarkı yazayım” demekle olmuyor.

Çok sakin görünüyorsunuz ancak böyle sakin ruhların büyük çılgınlıkları olabiliyor. En büyük çılgınlığınızı öğrenmek isterim.

“Sakin sular derindir” deriz birçok dilde. Sakin görünsem de her zaman inanın sakin değilim. Zaten sürekli sakin olmak da eğlenceli değil bence. Ne de olsa damarlarımda Akdeniz kanı var. Çılgınlık ise mizah ile alakalı herhalde. Bazen kimsenin beklemediği sakin bir anda komiklik yapmaktan, büyük zevk alıyorum. Gülmek ve güldürmeye bayılırım.

“Sakin sular derindir” deriz birçok dilde. Sakin görünsem de her zaman inanın sakin değilim.
“Sakin sular derindir” deriz birçok dilde. Sakin görünsem de her zaman inanın sakin değilim.

Sizin için seyahat etmek ne ifade ediyor? En sevdiğiniz ve gitmek istediğiniz yer neresi?

Seyahat, mesleğim icabı benim hayatımın bir parçası. İsterse dünyanın en güzel yeri olsun, 12 ay boyunca durmam mümkün değil. Seyahat özgürlüktür. İnsanın ufkunun genişlemesidir. Bu açıdan şanslıyım, dünyanın birçok ülkesine gittim ama halen gitmediğim yerler var, mesela Avustralya. Henüz fırsatım olmadı ama en sevdiğim yerise bir ülke değil, eşimin ve küçük kızımın olduğu yer neresi ise orası benim tercih ettiğim yerdir.

Turne harici gittiğiniz ülkelerde önceliğiniz nereleri oluyor? Gittiğiniz her yerde tanınıyor olmak nasıl bir duygu?

Bildiğiniz gibi ben Belçika ve Kanada vatandaşıyım. Kanada, en mutlu olduğum ülke. 18 yaşındayken göç ettiğim, kariyerimin başladığı şehir Montreal. Güler yüzlü insanlarıyla her anlamda aydınlık bir ülke. Montreal Havaalanı’na indiğim andan itibaren kendimi huzurlu hissediyorum. Hayalim yakın gelecekte ailemle Montreal’e yeniden yerleşmek. Kanada’da tanınmış olmak o kadar önemli değil, insanlar yadırgamıyor ve son derece saygılı davranıyorlar, özel hayatınıza hiç kimse müdahale etmez. Belçika da bu açıdan Kanada’ya benziyor, herkes çok saygılı ve ünlü olmanın hiç önemi yok.

Kanada, en mutlu olduğum ülke.
Kanada, en mutlu olduğum ülke.

"Van Gölü’nü görmek istiyorum"

Çok sıkıldığınızda kimse ile görüşmek istemediğinizde nereye sığınıyorsunuz?

Canım kolay kolay sıkılmaz benim ama öyle bir durum olduğunda cep telefonu beni kurtarıyor hemen eşimle yazışmaya başlıyoruz. Evdeyken ise hayatımda bir saniye bile canımın sıkılmayacağının en büyük garantisi küçük kızım.

Bildiğim kadarı ile Türkiye’de; Osmanlı mimarisi, İzmir kumru (sandviç) ve İstanbul Boğazı en etkilendiğiniz üç özellikti, değişen zevkleriniz oldu mu?

Aslında bunlar biraz kalıplaşmış şeyler, ben Türkiye’yi “Boğaz” ve “kebap”- tan öte daha iyi biliyorum diyebilirim. Uzunca kalıp bütün Ege’yi gezmek isterim, Karadeniz Bölgesi’ni hatta Van Gölü’nü de görmek istiyorum. İstanbul başlı başına bir dünya metropolü, bir ay kalsam yetmez.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.