Cetvelle çizilen kader: Italo Calvino

Italo Calvino.
Italo Calvino.

Romancı, yayıncı, komünist. Italo Calvino, son yüzyılın en önemli İtalyan edebiyatçılarından birisi. Özellikle Görünmez Kentler ve Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu romanlarıyla adından küresel ölçekte söz ettirdi. Postmodernist ve şiirsel tahkiye hemen onun yazdıklarını akla getirecek vasıflarından sadece ikisi. Calvino 1985 yılında öldü. 61 yıl yaşadı. Üretken bir yazardı. Çok da uzun olmayan bu ömre onlarca şey sığdırdı. Hem yazarak hem de okuyarak. Zira dünya edebiyatlarının en kalifiye okurlarından biriydi o.

İnsanlar bazen kötü kararlar verirler. Mesela ihtimallerden korktukları dönemlerde âşık olurlar. Hangi ihtimallerden korkarlar? Gerçeğe en yakın ihtimallerden. Ve âşık olurlar. Calvino neredeyse tüm yazdıklarında o âşık olan adamın pişmanlıklarını anlatmaya çalışır. Didinir durur; ihtimalleri birer amblem gibi taşıyıp duranları kurtarmak için. Calvino hikâye anlatırken ikna etmeye çalışmaz, vazgeçirmeye çalışır.

Yalan söylemenin imkânsız olduğu bir dil yoktur. Ve anlatıya yön veren ses değil, kulaktır. Demek ki yalan, yalanın ne olduğunu bilen birine söylenmişse başarılı sayılıyor. Galiba bu yüzden çocuklara yalan söylemek çocukçadır. Bir yazar olarak Calvino çocuklara yalan söylemeye çalışmıyor. Çocuklara yalan söyleyenlere kulak kabartıyor. Merhametle fermente edilmiş bu yalanlara uygun dünyalar yaratıyor. Çünkü Calvino’da kötüler hep kaybeder.

Bir romancı mimarlara danışmanlık hizmeti veren bir şirketin patronu olabilir mi? Ya da romanlar yazan biri platonikler için bir el kılavuzu hazırlayan bir komisyonun başkanlığını yürütebilir mi? Evet, neden olmasın. Calvino Görünmez Kentler’i yazdığında henüz yarım yüzyıllık bir dünya tecrübesine bile sahip değildi. Ama yarattığı her kent mimarlık bilgisinin hacmini arttırdı. Bugün hâlâ çoğu mimarlık fakültesinde onun söz konusu kitabı başvurulacak kaynak olarak okutuluyor. Bir yazarın geceleri uyuyabiliyor olmasından sonraki en büyük başarısı bence bu olmalı. Mimarlara ilham perisi olmak…

Yalan söylemenin imkânsız olduğu bir dil yoktur. Ve anlatıya yön veren ses değil, kulaktır.
Yalan söylemenin imkânsız olduğu bir dil yoktur. Ve anlatıya yön veren ses değil, kulaktır.

Flaubert’in Balzac’tan iki şey öğrendiği söylenir. Hem neyi yapması gerektiğini hem de neyi yapmaması gerektiğini. Bazı yazarlar Balzac gibi. Neyi yapmamak gerektiğini de öğretir. Calvino da onlardan biri. Hafif gizemli ve arkadaşça üslubu, yarattığı dilin kestirmelerini kullanması, daha doğrusu kestirmeleri yaratması onu yakışıklı bir usta yapıyor. Bu ustalık yeninin eskiden sıyrıldığı yerde bir uyarı levhası gibi. Bundan sonra ne yapılacağına ilişkin somut ve net cevaplar veriyor onun metinleri. Hem yazanlara hem yazılanları okuyanlara. Calvino yazma eylemini bir öğretmenin parmakları hâline getirebilmiş bir romancı.

Calvino’yu psikanalitik bir süzgeçten geçirmek bugüne kadar mümkün olmadı. Yazdıkları psikoloji bilimini ilgilendirmeyen şeyler olduğu için değil elbette. Calvino metinlerinin psikolojik yorumlarının yokluğu Calvino’nun bu yolu baştan kapatmasıyla ilgili. Calvino bir deli taklidi yaparak yazan bir romancı. Delilerin suçu kendini tercih etmesidir. Yazarın da şairin de bundan başka suçu yok aslında. Calvino bu suçu hem yazar olarak hem de deli mukallidi olarak yapıyor. Bu yüzden metinlerinin psikolojik çözümlemelerini kilitliyor. Tanımı olmayan bir vaka psikolojinin konusu olmayan bir deli olarak yazıyor.

Calvino okumak isteyenler için minik bir amme hizmeti olsun: Önce kesinlikle Görünmez Kentler’den başlayın. Sonra eğer bir sevgiliniz yoksa Zor Sevdalar’la devam edin. Sonra Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü’nü tavsiye edebilirim size. Bu eşikten de geçtiyseniz eğer okuyacağınız kitap Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu olmalı. Yolun devamını yalnız gideceksiniz. Buradan sonra ayrılıyorum. Calvino’nun diğer kitaplarını keyfinizce okuyabilirsiniz.