Çok yüzlü bir Avrupa başkenti: Sofya

Sofya
Sofya

Siz, Sofya’ya İstanbul’dan uçakla 1 saat 20 dakikada gelebilirsiniz. Ama ben uluslararası bir sempozyum sebebiyle Filibe’de olduğumdan, 2 saatlik keyifli bir karayolu yolculuğuyla bu şehre ulaştım. Bulgaristan’ın başkenti olan Sofya’nın birçok yüzü var. Avrupa’nın diğer başkentleriyle mukayese edildiğinde eski bir Varşova Paktı ülkesinin komünist yüzünü yansıtması yanında Ortodoks kimliğiyle ön plana çıksa da tertemiz caddelerinde gezdiğinizde modern Avrupai havasını da sizlere hissettiriyor.

Alexander Nevsky Katedrali.
Alexander Nevsky Katedrali.

Balkan Yarımadası’nda Sofya, Vitoşa Dağı eteklerinde denizden yaklaşık 550 metre yükseklikte kurulmuş bir şehirdir. Yazılarımızı okuyanlar bilirler ki, şehir yazılarım tarihi ağırlıklıdır. O yüzden özetin özeti olarak şöyle başlayalım. Şehir 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Saint Sophia Kilisesi dolayısıyla “Sofia” ve Osmanlı döneminde de “Sofya” şeklinde adlandırıldı. Sofya’nın yerleşim tarihi yedi binyıl öncesine kadar gider. Şehir MS. 1. yüzyılın ilk çeyreğinde Romalıların idaresine girdi. 809 yılında uzun bir kuşatmanın ardından Han Krum tarafından zapt edilen ve Bulgar Devleti’ne bağlanan Sofya 1383’te I. Murad’ın Rumeli’deki seferi sırasında Osmanlılarca fethedildi.

Sofya 15. yüzyılın ortalarına doğru idarî bakımdan Rumeli Eyaleti’nin merkezi oldu. 1530’da Sofya’nın 35 mahallesinden 18’i Müslüman, 14’ü Gayrimüslim, 3’ü Yahudilere aitti. Osmanlı idaresinde büyümesinin en önemli sebebi, Sofya’nın Balkan bölgesinde ve Orta Avrupa’dan gelen ana yol üzerinde hem önemli bir ara durak hem de menzil güzergâhı olmasıydı. Ayrıca buna bağlı olarak özellikle İstanbul’un et ve pirinç ihtiyacının sağlandığı vazgeçilmez bir lojistik merkezdi.

Sofya.
Sofya.

Evliya Çelebi, 16. yüzyılın ikinci yarısında mahalle sayısını 41 olarak verirken şehirde 1 bedesten, birçok han ve kervansaraydan söz eder. Sofya’nın merkezinde yer aldığı bölge, Osmanlıların idaresine girdiği erken dönemlerden itibaren özellikle Anadolu’nun orta ve batı bölgelerinden yoğun bir Türk ve Müslüman nüfusun iskânına sahne oldu. 1544’te şehir nüfusu 7.200 kişiydi. Toplam nüfusun yüzde 82’si Müslüman, yüzde 12’si Gayrimüslim, yüzde 3,5’u Yahudi ve yüzde 2,5’u Frenk idi. 1872-1873’te şehirde 3.065 Müslüman ve 1.737 Gayrimüslim hane içinde 15.000 kişi yaşıyordu.

Sofya Ulusal Kültür Sarayı.
Sofya Ulusal Kültür Sarayı.

Sofya birçok şair, yazar ve din âliminin ya doğduğu ya da uzun süre yaşadığı bir şehir oldu. Bunlar arasında uzun müddet şehirde kadılık hizmetinde bulunan ve cami inşa ettiren Seyfullah Efendi, Halvetî Şeyhi Sofyalı Bâlî Efendi’yi, âlim ve kadı İbrahim Efendi’yi, Farsça şiirler yazan Mehmed Efendi’yi ve Sofyevî Vahid Mehmed Çelebi’yi anmak gerekir. 1570’te şehirde 44 cami, 4 zaviye, 7 hamam, kervansaray ve 1 bedesten vb. vakıf eserlerinin toplamı 170 civarındaydı. 1878 yılında Bulgaristan’ın özerk bir prenslik hâline gelmesinden sonra şehrin Avrupai bir kimlikte düzenlenmesi, yeni caddelerin açılması, eski sokakların genişletilmesi gibi sebeplerle pek çok Osmanlı eseri ortadan kaldırılmış ve çok azı günümüze kadar gelebilmiştir.

Bulgaristan Prensliği’nin 1881’deki ilk sayımına göre toplam nüfusu 20.501 kişiydi. Bu nüfusun 13.195’i Bulgar, 4.146’sı Yahudi, 1.061’i Ermeni ve zorunlu göçlerden sonra sadece 535’i Türk’tü. 1900’de 46.593, 1920’de 154.025, 1946’da 530.168 nüfusu olan Sofya 2021’de 1.222.000 nüfusa sahiptir.

Sofya birçok şair, yazar ve din âliminin ya doğduğu ya da uzun süre yaşadığı bir şehir oldu.
Sofya birçok şair, yazar ve din âliminin ya doğduğu ya da uzun süre yaşadığı bir şehir oldu.

Sofya Üniversitesi’nin yakınlarında bulunan ve içinde on bin Ortodoks’un ibadet edebileceği Aleksander Nevski katedrali, Bulgarlar için sadece bir anıt değil, bir bağımsızlık sembolüdür. Bir Rus prensinin adını taşıyan kilise, Osmanlı-Rus Harbi’nde ölen Rus askerlerinin anısına 1912’de ibadete açılmıştır.

Şehir merkezine devam ettiğinizde Rotonda Sv. Georgi Kilisesi (4. yüzyıl) ve Ayasofya Kilisesi (6. yüzyıl) ile İvan Vazov Tiyatrosu ve Açıkhava arkeloji alanı da görmeniz gereken tarihi güzelliklerdendir. Ayrıca Prens Sarayı’nı (1909’dan sonra Çar Sarayı adını almıştır) ziyaret etmelisiniz ki günümüzde Etnoğrafya ve Ulusal Sanat Galerisi olarak gezebileceğiniz iki kısımlı bir müzedir. Bu binada, Avrupa’nın ilklerinden biri olan ve sadece kraliyet ailesinin kullanabildiği içinde koltuğu duran asansörü fotoğraflamayı ihmal etmeyin. 400 metre yürüdüğünüzde karşınıza Komünist dönemin hatırası Parti Genel Merkezi binası çıkacak. Günümüzde tepesindeki dev kızıl yıldız indirilip, Bulgaristan Meclis binası olarak kullanılsa da gösterişli soğuk ve sevimsiz mimari üsluptaki, bu bina ülkenin yaşadığı baskıcı günlerin önemli bir tarihi hatırasıdır. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Bakanlıklar bölgesi ise, önce sosyalist, günümüzde demokratik bir ülke olan Bulgaristan’ın başkentinde olduğunuzu her açıdan size hatırlatıyor.

Temizliği, düzeni ve taşıdığı kimliğiyle beğendiğim ve kendine ait bir ruh taşıyan başkent Sofya’yı sadece bir yazıda anlatabilmek imkânsız.
Temizliği, düzeni ve taşıdığı kimliğiyle beğendiğim ve kendine ait bir ruh taşıyan başkent Sofya’yı sadece bir yazıda anlatabilmek imkânsız.
Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu.
Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu.

Bakanlıklardan sağa döndüğünüzde 6 dakika yürürseniz, Sofya’da Osmanlı eseri ve ibadete açık tek cami olan Seyfullah Efendi / Banyabaşı Camii’ni göreceksiniz. Mimar Sinan’ın eseri olan Bosnalı Mehmed Paşa Camii (Kara Cami) ise 19. yüzyılın sonlarına doğru Sveti Sedmoçislenitsi adıyla kiliseye çevrilip, dış mimarisini tamamen gizleyen bir şekle büründürüldü. Şehir merkezinde Bulgaristan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın tam karşısında yer alan Mahmud Paşa Camii, Arkeoloji Müzesi yapıldı. Müze girişinden sonraki cami ahşap kapısı orijinaldir ve üzerindeki ayeti-i kerimeler okunabilmektedir. Ancak bunun dışında cami iç mimarisini yansıtan neredeyse tüm izler silinmiştir.

St. George Rotunda Kilisesi.
St. George Rotunda Kilisesi.

Temizliği, düzeni ve taşıdığı kimliğiyle beğendiğim ve kendine ait bir ruh taşıyan başkent Sofya’yı bu kadar sınırlı bir yazıda anlatabilmem imkânsız. Bu sebeple bu yazıyı, sizi oraya çekmek için bir giriş yazısı olarak değerlendirin ve bu güzel şehri mutlaka gezin.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım