Çöl yolculuğunun toz ve sabırla örülen gubrah kavramı bu metinde anlatılıyor

Duygular Sözlüğü: Gubrah
Duygular Sözlüğü: Gubrah

Çöl, göğün suskun nefesini yere doğru üflerken; kum taneleri, güneşin içinden kopmuş, küçücük, parlak haberciler gibi havada asılı kalır. Kervanın yürüyüşü her adımda yerin hafızasını kabartır: Nal izleri, deri tulumların gölgeleri, boncuk boncuk ter ve deve hörgüçlerinin dalgalanan ritmi. Toz, yalnızca toz değildir; zamanın tane tane söküldüğü bir dokudur. Yolcuların dudakları çatlar, ama gözlerinde hep aynı uzak serap belirir: Suya değil, varmanın ağırlaşmış anlamına bakan bir parıltı. Gubrah; gövde ile gölge arasında gezinen, yola karıştıkça derinleşen o ince sisin ismidir artık.

Gubrah, kervanın önünden kaçıp arkasından yetişen, sonra ikisiyle birlikte yürüyen bir rüyadır. Bir adım atılır, kum kalkar; bir isim hatırlanır, başka bir isim unutulur. Deve çanlarının tınısı havada uzun bir çizgi çizer; çizginin üzerine, yüzyılların tozu sanki yazı yazar. Her tanecik, başka bir yolcunun duasını, sızısını, söz verip de tutamadığı bir sözü saklar. Yürüyüş uzadıkça, tenle kumaş arasındaki mesafe incelir; yüz, göğe dönse bile yere ait bir renge bürünür. Gubrah, susuzluğun değil, suskunluğun rengi; vazgeçişin değil, katlanmanın uzun soluğudur. Sabır; çölde katlanmaya dönüşür rüzgârla ezile ezile, kayanın kum oluşu gibi.

Ve akşam basınca, toz güneşin gövdesinden ayrılan solgun bir ışık gibi ağır ağır iner. Kervan konaklar; ateş yakılır; ekmek bölünür. Toz, saç diplerine, kaş aralarına, eşyaların dikişlerine siner; sanki şeylerin gerçek ağırlığı, onların üstünde biriken bu ince katmanla ölçülür. Yıldızlar çoğaldıkça, gubrah da göğün altına yerleşir: Bir yanıyla toprağın kokusu, bir yanıyla yürüyüşün zikri. Sabahın ilk serinliğinde, çanlar yine konuşur; toz tekrar kalkar, adımların peşine düşer. Gubrah biter mi? Bitmez. Yalnızca yön değiştirir; bir yüzü yola, bir yüzü içe döner.

Gubrah kelimesinin yaklaşık anlamı: Deve kervanının uzun yolculuklardan sonra üzerini kaplayan toz tabakası; hem gerçek hem mecaz anlamda “çöl yolculuğunun yorgunluğu”.

Türkçedeki karşılığına “toz”, “toz dumanı” ya da bağlama göre “yol yorgunluğu” denebilir ama gubrah aynı zamanda çölün ruhunu, katlanarak ilerleyen yürüyüşün kutsal zahmetini ve varmanın ağır, içe çöken sevincini taşır. Bu yüzden gubrah, yalnızca görülen bir tabaka değil, yolun tene çekilmiş hatırası; adımlar geçtikçe kalpte tortu bırakan bir sabır rengidir.