Bosna’nın saklı güzelliği Konjic: Osmanlı’dan bugüne uzanan şehir

Konji̇c.
Konji̇c.

Bosna-Hersek’in şirin şehri Konjic (okunuşu: Konyits) Başkent Saraybosna’yı Mostar üzerinden Adriyatik sahillerine bağlayan güzergâhta ve Neretva Nehri’nin kenarında kurulmuş bir şehir. Şehrin denizden yüksekliği 280 metre olup etrafı yüksek dağlarla çevrilmiştir. Boşnakların çoğunlukta, nispeten Hırvat ve Sırpların daha sonra geldiği Konjic Belediyesi armasındaki 1382 tarihi şehrin kuruluş tarihidir.

Türkler ile Boşnaklar aynı devlet içinde bir arada yaşama kültürü geliştirebilmiş, ancak daha da önemlisi birbirleriyle akraba olmuş iki toplumdur. Osmanlılar, Fatih Sultan Mehmed zamanında 1463 yılında Bosna Krallığı’na son vermiş ve tüm Bosna topraklarını fethetmiştir. Saraybosna-Mostar yolu üzerinde bulunan bu şehre Osmanlılar Koniçe derlerdi. 1604’te 117 Müslüman hanesi ve sadece 2 Hristiyan hanesi (toplam 700-750 kişi) vardı. Evliya Çelebi ise 1664’te Koniçe’de 6 mahalle ve 600 hanenin (3.000-3.500 kişi) yanında 8 mescit, 2 medrese, 2 tekke, 2 hanla 1 hamam bulunduğunu ve özellikle demir eşya, kılıç, bıçak vb. imalâtından ve demirin kasabaya hâkim dağlardaki madenlerden elde edildiğinden söz eder.

Saraybosna Havalimanı’na indikten sonra yaklaşık 50 kilometre ve bir saatlik karayoluyla Konjic’e ulaşabilirsiniz. Neretva Nehri, kentin tam ortasından geçiyor. Osmanlı zamanında Saraybosna’dan çıkan akıncılar burada mola verdiklerinden şehrin ismi "atlıların dinlendiği yer" anlamına gelen Konjic olarak tarihe geçmiştir. Sultan IV. Mehmed zamanında 1682 yılında Neretva Nehri’nin iki yakasını birleştiren ve âdeta bir gerdanlık gibi şehri süsleyen altı gözlü ve 82 metre uzunluğunda taş köprü; aynı zamanda bizim nezdimizde Türkler ile Boşnakları birleştiren bir gönül köprüsüdür. O tarihten günümüze bu köprü artık şehrin değişmez sembolü ve mimari şaheseri ola gelmiştir.

Belediye, başkent Saraybosna'nın 50 km güneybatısında Neretva Nehri'nin kıyısında yer almaktadır.
Belediye, başkent Saraybosna'nın 50 km güneybatısında Neretva Nehri'nin kıyısında yer almaktadır.

II. Dünya Savaşı sırasında kasaba ağır çarpışmalara ve yıkıma sahne oldu, bu arada muhteşem taş köprü büyük oranda tahribata uğradı. Yugoslavya döneminde köprü 1961’de kötü bir şekilde restore edildi. Yaşlı bir Boşnak kadının Bosna-Hersek’i ziyaret eden Türk yetkililerden rica etmesi üzerine 2005’te Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) bir proje hazırladı. Köprünün aslına uygun biçimde restore edilmesi kararlaştırıldı ve çalışmalar 2009’da tamamlandı. Tarihî Konjic Köprüsü, 17 Haziran 2009 akşamı Türkiye Cumhuriyeti devlet bakanlarının katıldığı muhteşem bir törenle açıldı.

Diğer Osmanlı dönemi yapıları arasında Hüdâverdi Mehmed Bey (Repovaçka) Camii (1579), Çarşı Camii ve medrese (1623-24), Mehmed Çavuş Cami (1648), Halvetî tekkesi, imaret, mektep ve hamamdan oluşan bir külliye sayılabilir. Tarihi Katolik ve Ortodoks kiliseleri de ziyaret edebileceğiniz eserlerdendir. Coğrafi avantajları dolayısıyla Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun dağların içine yaptırdığı gizli sığınağı (Tito Bunker) Konjic’in 8 km. dışında yer almakta olup ziyarete açıktır. Ancak giriş bileti Konjic’in içindeki büroda satılmaktadır. Nüfusu 2013’de 26.381’e ulaşan Konjic, çevresindeki kiraz bahçeleri ve bağlarıyla meşhurdur. Şehir 1992-1995 Bosna savaşı ve soykırımı esnasında hayli zarar görmüş ise de 2001’de hasara uğrayan çoğu yer restore edilmiştir.

Şehrin içindeki Novalica Kula, Vidikovac, Maksumic vb. restoranlarda köfte ve ızgara çeşitleri, fırında etli patates, pizza vb. sınırlı çeşitte ama lezzetli bir yemek yiyeceğiniz gibi; şehrin biraz dışında Neretva nehri kenarındaki kurulmuş restoranlarda kuzu çevirmeye doyabilir, tek kişilik cezve ve fincanda sunulan Boşnak kahvesini yudumlayabilirsiniz. Macerayı seviyorsanız Neretva çevresinde rafting yapabilir, yaz aylarında nehrin sularında serinleyebilirsiniz.

Konjic hâlen birçok turistin uğrak noktası ve ortak medeniyetimizin canlı bir şahidi olarak, taşköprüsüyle şehrin iki yakasını birleştirmeye devam ediyor. Şehirdeki birkaç esnaf tarafından sürdürülen ağaç oymacılığı sanatı ise ceviz ağacının eşsiz güzelliği ve sanatkârların zevkiyle kasabanın turistik potansiyeline katkı sunuyor.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım