Denizle tarih arasında: Alanya Kalesi

 Alanya Kalesi.
Alanya Kalesi.

Alanya şehri, doğal bir yarımada üzerinde farklı dönemlerde yaşamış toplumların kentsel üretim pratiklerini coğrafyaya aktarmasıyla bugünkü hâline ulaşmıştır. Akdeniz’in Anadolu’da önemli bir limanı olan şehrin savunma tekniklerine yönelik geliştirilen mimarisi ve topoğrafya kentsel planının oluşmasında etkili olmuştur. Antik dönemlerde yarımadanın en yüksek noktasında kurulmaya başlayan şehir, yıllar geçtikçe farklı uygarlıkların miraslarıyla kıyıya kadar genişlemiştir.

Alanya Kalesi’nin tarihi karakteri; surları, anıtsal yapıları ve sivil mimarisiyle birlikte sunulan çok katmanlı kültürel peyzaj üzerinden tanımlanabilmektedir. Bölgenin kültürel miras değeri açıklanırken Ortaçağ dönemine ait surları ve tersanesi ön plana çıkarılmaktadır. Kalenin kaybolmuş birden fazla medeniyete şahitlik etmesi ve 13. yüzyıl kentsel savunma sistem tasarımının olağanüstü bir örneğine sahip olması UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almasını sağlamıştır. Asıl listede yer alması için komite ve alan yönetim planı çalışmaları devam etmektedir.

Akdeniz’in kıyısında, Alanya Tersanesi’nden Kızılkule’ye bakış.
Akdeniz’in kıyısında, Alanya Tersanesi’nden Kızılkule’ye bakış.

Selçuklular döneminde Alaaddin Keykubat’ın emriyle inşa edilen ve yarımadayı saran sur duvarları, topografyaya göre şekillenmiş ve belirli noktalarda dağılarak kenti birkaç bölgeye ayırmıştır. Yarımadanın doğu yamacında yoğunlaşan şehir yerleşimi ile tepe noktasındaki idarî merkezi sur duvarlarıyla ayrışmaktadır. Ayrıca döneminin özgün ve benzersiz askeri kompleksi ise tepede yüksek duvarlarla ayrılan başka bir bölümdür. Bu duvarların taş örgü sistemine ve kullanılan malzemelerin ölçeğine bakıldığında dönemsel farklılıklar olduğu açıkça görülmektedir. Kentin “Karokesion” adıyla Hellenistik dönemde var olduğu, Romalılar ve Bizanslılar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Nitekim kıyıda yükselen ve Alanya Kalesi’nin simgesi hâline gelen Kızılkule, sur sisteminin bir burcu olup duvar örgüsünde devşirme taşları barındırmaktadır.

Denizden ve karadan gelebilecek saldırılara karşı güvenlik amacıyla inşa edilen surların uzunluğu yaklaşık 6 kilometredir. Farklı ölçeklerde burçlar, kuleler, kapılar ve yeraltı geçit sistemlerine sahip olan surlar yerleşimi bazı bölümlere ayırmaktadır. Doğu kıyısında surlara ait duvarlar ve Kızılkule, Tophane gibi özel burçlarla korunan tersane bölgesi bulunmaktadır. Kente giriş bu yönden sağlanmaktadır. Kalenin anakarayla ayrıldığı, saldırılara elverişli kuzey kısımda, Kızıl Kule’den Ehmedek’e kadar olan sur parçası, üç sıra şeklinde inşa edilmiştir. En içte gövde denilen en geniş sur duvarı vardır. Üzerinde dolaşılabilen bir yapıda, iki tarafa bakan mazgallara sahiptir. Ortada bulunan sur ise ilkine göre daha ince bir yapıdadır. Bu iki sur arasında hayvanların ve insanların geçebileceği genişlikte bir patika mevcuttur. Üçüncü kat sur ise “gömlek duvarı” diye de tabir edilen zayıf bir surdur. Orta ve dış sur arasında kuru bir hendek bulunmaktadır. Tepede askeri üs olarak nitelendirilen Ehmedek ve sarayın yer aldığı idari merkez İç Kale bulunmaktadır. Ehmedek ile İç Kale arasında konumlanan ticari ve sosyal hayatın merkezi “Yukarı Şehir”, kalenin en korunaklı kısımlarından birisidir. Yarımadanın batısında çok dik bir yamaç bulunduğu için sur duvarları tepede İç Kale ve Ehmedek sınırlarında devam etmektedir.

Alanya Kalesi’nde bir kentsel, tarihi, arkeolojik ve doğal sit alanı olarak yasal koruma altında olan bölge, devam eden kentsel yaşantısı ve doğal alanları ile açık hava müzesi niteliği taşımaktadır. Yerel yönetimin girişimiyle yapılan restorasyonlar, açılan yürüyüş yolları ve teleferik hattı, bölgenin kültürel mirasa erişim ve farkındalık seviyesinde olumlu gelişmeler yarattığı gözlemlenmiştir. Buna karşın koruma alanı ilan edilmesinin yaşantıyı kısıtladığına ilişkin görüşler, sivil mimarinin terkine veya niteliksiz müdahalelere maruz kalmasına sebep olmuştur. Kalede yaşamaya devam eden ve ev sahibi olan halkın sur duvarlarında tahribata sebep olduğu hakkında haberler de çıkmaktadır.

Alanya Kalesi’nin tarihini aydınlatmak için arkeolojik kazı araştırmaları devam etmektedir. Ortaçağ arkeolojisi niteliğinde kazı çalışmaları devam etmektedir. Yüzeye çıkarılan eserler, restorasyonu yapıldıktan sonra yeniden işlevlendirilmekte, halkın kullanımına açılmaktadır.

Kızılkule’den surlar, Alanya Tersanesi ve geleneksel Alanya evleriyle kaplı Alanya Kalesi.
Kızılkule’den surlar, Alanya Tersanesi ve geleneksel Alanya evleriyle kaplı Alanya Kalesi.

Yukarıda belirtildiği gibi Alanya Kalesi, Antalya’nın kültürel hafızasında önemli bir yere sahiptir. Bu kültürel hazinenin sunulması ve potansiyellerinin değerlendirilmesi için korunması gerekmektedir. Kentsel yaşamın devam ettiği ve yoğun turist ziyaretine maruz kalması, mirasın özgünlük değerini koruması konusunda risk taşımaktadır. Nitekim şu ana kadar yerleşim alanlarında sur duvarlarının zarar gördüğüne şahit olunmuştur. Yüzyıllardır ayakta kalan duvarların müdahalelere karşısında hassasiyet gösterdiği bilinmektedir. Doğal ve beşerî tehlikelere karşı risk altında olan özgün mirasın acilen belgelenmesi, bakım ve onarımının düzenli yapılması gerekmektedir.

Canlı ve değişmekte olan bir bölge olarak Alanya Kalesi’nin bütüncül izlenmesi ve planlanması gerekmektedir. Nitelikli kararların alınması ve müdahalelerin isabetli yapılması, kültürel mirasın sürekliliğine katkı sağlayacak, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan kentin, asıl listeye yükselmesi sürecine yardımcı olacaktır.