Dünyanın en ilginç 9 çarşısı: Her biri kendi kültürünü sergiliyor

Şehrin sembol yapıları arasında olan çarşılar, tarihi, kültürü ve mimarisiyle dikkat çekiyor. Dünyanın farklı yerlerinde bulunan çarşılar alış-veriş yapmak için kurulsa da; bu mekanlar aynı zamanda kendi kimliğini de sergiliyor.
İma Keithel, Hindistan (Ima Keithel, India)

5000 yıllık anaerkil bir çarşı. Erkeklerin çalışmasının yasak olduğu “Analar Çarşısı”nın ilginç bir geçmişi var. 16. yüzyılda şehirdeki tüm erkekler zorunlu olarak orduya katıldığı için evlerinin geçimini sağlamak kadınlara kalmıştı. Devlet, evli kadınlara bu çarşıda dükkân açmaları için fon sağladı. Dünyanın en büyük erkeksiz çarşısı 3.5 km’lik bir alana yayılıyor ve 5 binden fazla kadına ekmek tekneliği yapıyor. Erkeksiz dediğimize bakmayın, ara sıra gelip bir şeyler almaya izinleri var.
Kapalıçarşı, İstanbul (Grand Bazaar, İstanbul)

15. yüzyılda Ayasofya’nın gelirlerini karşılamak için kurulan çarşı, dünyanın en eski çarşısı olarak biliniyor. Kurulduğundan beri yabancıların ilgi odağı, yerlilerin göz bebeği. Avrupalıların Doğu kültürünü yakından tecrübe edebileceği çarşı, bugün günde 500 binden fazla ziyaretçi ağırlıyor. Çarşının en eski yapıları İç Bedesten ve Sandal Bedesten. İkisinde de klasik Osmanlı mimarisinin tipik özelliklerini görebilirsiniz. 2 bedestenin yanında 21 kapısı, 17 hanı, 30 bin insanın çalıştığı 4 bin dükkânı var ve tam 56 sokağa yayılıyor.
Tebriz Çarşısı, İran (Bazaar of Tabriz, Iran)

Abbasilerin yıkılmasıyla Bağdat’ın ticari hayatı darbe yiyince çare herkesin faydalanabileceği bir çarşı inşa etmek olmuş. İşe yaradığını söyleyebiliriz, Orta Doğu’nun en büyük çarşısı olan Tebriz Çarşısı, günümüzde hâlâ İran’ın can damarlarından. Bünyesinde 5500 dükkân, 25 bedesten, 30 camii ve 12 medrese var. En anmaya değer özelliği de Türk lirasının geçmesi. Tebriz, İstanbul’dan sonra en çok Türk’ün yaşadığı şehir. Sadece çarşıda değil her yerde Türkçe konuşan insanlar bulmak mümkün.
Temple Sokağı Çarşısı, Hong Kong (Temple Street Market, Hong Kong)

“Tapınak çarşısı” adını tam merkezinde bulunan antik tapınaktan alıyor. Öğleden sonra canlanmaya başlıyor, gece yarısında da en hareketli saatlerini yaşıyor. Fal baktırmak, portrenizi çizdirmek, bıçak almak ya da nefis bir kestaneli kızarmış tatlı patates yemek isterseniz doğru adres burası. Alışveriş listesiyle gitmeye kalkışmayın çünkü değil liste, siz bile kaybolacaksınız. Süslü tabelalar ve rengârenk ışıklarla bezeli alan geceleri bir tekno-çarşı görsel şöleni oluyor.
Vudu Çarşısı, Togo (Akodessewa Fetish Market, Togo)

Batı Afrika’dan çıkan bir inanç: Vudu. Ayinleri, daha Türkçe söylersek büyüleri gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan her şey bu çarşıda var. Yalnız elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz, bir miktar para -ve midenizin bir kısmını- bırakmalısınız. İçeride maymun kafaları, insan kafatasları, ölü kuşlar, timsahlar, envaı çeşit deri ve ölü hayvanlardan elde edilen her şey var. Çarşıdaki herhangi birinin yaşadığı olası bir senaryo şu: Unutkanlıktan şikayetçi olan birisi bilirkişiye gidiyor. Bilirkişi ona kedi kafatası öneriyor ve vatandaş koşuyor çarşıya. Pazarlık yapıp kedi kafatasını alıyor, dükkân sahibi kafatasını güzelce ezip toz haline getiriyor. Vatandaş da bunu sütle karıştırıp içiyor. Yolunuz düşerse çok daha ilginç hikâyeleri duymaya hazır olun.
St. Lawrence, Kanada (St. Lawrence, Canada)

National Geographic tarafından dünyanın en iyi yemek çarşısı olarak seçilen St. Lawrence Çarşısı Toronto’da yer alıyor. 1800’lerde kurulan çarşı, çiftçilerin taze ürünlerini daha çok kişiye ulaştırma ihtiyacından doğmuş. Bünyesindeki yapılar daha önce postane ya da belediye binası olarak defalarca kez kullanılmış, bu yüzden baştan yapılıp durmuşlar. Çarşı Kuzey ve Güney olmak üzere iki kısma ayrılıyor. Ana binasının ikinci katında çarşının kuruluşundan beri var olan eserlerin sergilendiği bir St. Lawrence Çarşısı Müzesi bulunuyor.
Kurmi, Nijerya (Kurmi, Nigeria)

6000 yıl önce Sahra bölgesinden geçişin yoğunlaştığı bir dönemde bu hareketlilikten faydalanmak için kurulmuş Kurmi Çarşısı. İlk başta kiralanan bir depoymuş, sonra bambu çubukları birbirine bağlayarak küçük alanlar oluşturmuşlar ve bir çarşı olmuş. Bölge yol üstü oluşunu hâlâ koruyor dolayısıyla hâlâ komşu ülkelerdeki tacirlerin de göz bebeklerinden birisi.
Han El Halili, Mısır (Khan El Khalili, Egypt)

Çarşı Memlükler döneminde inşa edilmiş. İnşa edilen devasa sarayın güney kısmını oluştururken aynı zamanda halifelerin defnedildiği yer olma özelliğini taşıyormuş. Han binasının Orta Çağ İslam Mimarisine sahip olduğunu görebilirsiniz. Devasa olmayan bu han-çarşıda çok sayıda dükkân bulunuyor, ancak yemek-içecek gibi imkânlar çok sınırlı. Çok yorulduğunuzda oturup bir bardak su bulmakta zorlanabilirsiniz, ama bulmakta zorlanmayacağınız bir şey var: nargile.
La Boqueria, İspanya (La Boqueria, Spain)

Çarşının ilk hâli, şehrin giriş kapılarının yanında keçi eti satılan birkaç masa. Sonradan bir süreliğine domuz çiftliğine dönüşüyor, sonra da klasik bir çarşıya. 1400’lerden beri satış geleneğinin sürdüğü bir yer olsa da resmi olarak çarşı olması ve bir binayla taçlandırılması 1900’leri buldu. Günümüzde daha çok balık ve sebze bulunan bir yer.
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.