Engel tanımayan şampiyon: Güreş minderinin sessiz kahramanı

Anthony Robles.
Anthony Robles.

Anthony Robles, güreşteki kariyerini 122 galibiyetle kapattı. Bu galibiyetler, yalnız başına yerde kalakalan çocukluğuna 122 kere “Kalk!” demesiydi aslında.

Tıp çaresizdi

Doğuştan bir bacağı olmayan bir çocuk, güreş minderi üzerinde devlere kafa tutuyordu.
Doğuştan bir bacağı olmayan bir çocuk, güreş minderi üzerinde devlere kafa tutuyordu.

20 Temmuz 1988’de, Arizona’nın kurak topraklarında bulanan Tempe şehrinde dünyaya geldi Anthony Robles. Doğumdan sonra doktorlar annesine şu açıklamayı yaptı: “Sol bacağı diz altından itibaren hiç gelişmemiş. Tıbbi bir açıklamamız yok. Bu genetik bir hastalık değil ama oğlunuzun sol bacağı olmayacak.” Annesi günlerce ağladı. Sonunda alıştı. Ancak bu annenin ilerleyen günlerde alışması gereken başka bir şey daha olacaktı. Çünkü Anthony çok az ağlıyordu. Yaşıtlarına göre çok güçlüydü ve doğuştan savaşçıydı.

Düştüğünde de kalktığında da yalnızdı

Anthony’nin ilk yılları sadece fiziksel bir mücadele değildi. Onun asıl mücadelesi; insanların ona olan bakışlarıylaydı. Okulda, parkta, markette… İnsanlar ona ya acıyor ya da yadırgıyordu. Ama Anthony bunların hiçbiriyle ilgilenmedi. Onun için dünyada eksik olan şey bacak değil, sabırdı. O sabırda kendisinde mevcuttu.

Bir gün olduğu yerde düşmüştü. Çok üzgündü şöyle bir çevresine baktı kimse yoktu. Kararını o an vermişti. Ne gerekiyorsa yapacaktı. Ayağa kalktı. Merdivenleri tırmandı. Bisiklete bindi. Denge kurmayı öğrendi. Herkes onun neyi yapamayacağını düşünürken o, sessizce neyi başarabileceğini planlıyordu.

Güreşle 11 yaşında tanıştı. Kimse ona inanmadı. Antrenörleri bile “Bu çocuk ne yapacak ki?” diyordu. Ama Anthony kararlıydı. İlk maçlarında yenildi, üst üste yenildi. Mindere çıkıyor, sırtı yere geliyordu. Ama pes etmedi. Evde aynanın karşısında saatlerce çalıştı. Kendi stilini oluşturdu: Düşük ağırlık merkezi, güçlü üst beden, hız ve tabii ki, sonsuz irade.

“NCAA tarihinin en ilham verici zaferlerinden biri, iki bacaklı rakiplerini mindere seren tek bacaklı bir gençten geliyor.”
“NCAA tarihinin en ilham verici zaferlerinden biri, iki bacaklı rakiplerini mindere seren tek bacaklı bir gençten geliyor.”

Kendi stiliyle herkesi yendi

Liseye geldiğinde bir efsaneye dönüşmeye başlamıştı. Doğuştan bir bacağı olmayan bir çocuk, güreş minderi üzerinde devlere kafa tutuyordu. Mesa High School takımında yıldızlaştı. Rakipleri hâlâ onun bir bacağının olmadığını hesaba katarak sahaya çıkıyor, ama maç sonunda bunun hiçbir önemi olmadığını fark ediyordu. 2006 yılında, lise son sınıfta, Robles sezonu 46-0’lık galibiyet serisiyle kapattı. Ulusal şampiyon oldu.

Ancak yine de birçok üniversite onu istemedi. Onu takımına almak istemeyen çok sayıda koç vardı. Çünkü NCAA seviyesinde güreş, tam temaslıydı. Fiziksel avantajlar belirleyici olabilirdi. Ama Anthony’nin avantajı fiziğinde değil, zihnindeydi. Arizona State Üniversitesi sonunda onu kabul etti. Her yerde olduğu gibi burada da ona güvenmeyenler oldu. Anthony yine çok çalıştı: Her gün salonun kapısını ilk açan ve son kapayan kişi oydu.

Tek bacakla, NCAA tahtına

Anthony her seferinde yüreğini, ikinci bacağı olarak hissetti ve insan direncinin sembolü haline geldi.
Anthony her seferinde yüreğini, ikinci bacağı olarak hissetti ve insan direncinin sembolü haline geldi.

Üniversite kariyeri boyunca minderde müthiş bir başarı sağladı. 2011 yılında NCAA Güreş Şampiyonası’nda, 125 libre sıkletinde, tüm maçlarını kazanarak şampiyon oldu. Finalde rakibi Matt McDonough’u puanla yendi. Salon yıkıldı. Tribünler ayakta alkışladı. Sunucular, “Güreş tarihinde bir ilke tanıklık ediyorsunuz. NCAA tarihinin en ilham verici zaferlerinden biri, iki bacaklı rakiplerini mindere seren tek bacaklı bir gençten geliyor.” diyordu. Madalya töreni esnasında Anthony’nin zihninde de bir seremoni vardı: Yılların acısını, dışlanmışlığını, küçümsenmişliğini, “yapamazsın”larını tuş etmiş de ruhuna bir altın madalya takdim ediyordu. Tek bacağıyla yükseldiği kürsüde, milyonlarca insana şu mesajı veriyordu: “Sınırlar bedende değil, zihinlerdedir.”

Unstoppable - Durmak Nedir Bilmedi

Şampiyon olduktan sonra profesyonel güreş yerine farklı bir yol seçti. Hikâyesini yazdı. Kitabına Unstoppable adını verdi. Engellerin değil, azmin ne kadar ilerletebileceğini anlatan bir manifestoydu bu. Kitap kısa sürede motivasyon literatürünün klasiklerinden biri haline geldi.

Amerika'nın dört bir yanında konferanslara katıldı. Lise salonlarında, üniversite amfilerinde, büyük şirket toplantılarında konuşmalar yaptı. Herkes aynı soruyu soruyordu: “Nasıl yaptın?” Anthony cevabı basitleştirdi: “Kim olduğunu, kusur değil karakter belirler.”

Yıllar sonra şöyle diyordu: “Engel olmak, durdurmak anlamına gelmez her zaman. Çünkü bazı zamanlar engel, seni harekete geçiren şeyin ta kendisidir.”
Yıllar sonra şöyle diyordu: “Engel olmak, durdurmak anlamına gelmez her zaman. Çünkü bazı zamanlar engel, seni harekete geçiren şeyin ta kendisidir.”

İnsan direncinin sembolü

O çıktığı her maçta hayatla da güreşiyordu. Minder onun için tam bir savaş alanıydı. Karşısındaki rakipler bazen güçlüydü, bazen favoriydi ama Anthony her seferinde yüreğini, ikinci bacağı olarak hissetti ve insan direncinin sembolü haline geldi. Eğitim programlarına dâhil oldu. Engelli bireyler için değil, engel tanımayan bireyler için bir örnekti artık o. Robles bugün hâlâ sosyal medyada gençlerle iletişim kuruyor, mentorluk yapıyor, yeni sporculara cesaret aşılıyor.

122 kere “Kalk!” Dedi

Anthony Robles, güreşteki kariyerini 122 galibiyetle kapattı. Bu galibiyetler, yalnız başına yerde kalakalan çocukluğuna 122 kere “Kalk!” demesiydi aslında. Şampiyonlukları, ödülleri, ünü onun için geçici şeylerdi. Onun için kalıcı olan şey çocuklara ve gençlere öğrettikleriydi. Yıllar sonra şöyle diyordu: “Engel olmak, durdurmak anlamına gelmez her zaman. Çünkü bazı zamanlar engel, seni harekete geçiren şeyin ta kendisidir.”

Bugün hâlâ onun adını taşıyan belgeseller çekiliyor, kitaplar yazılıyor. Tek bacaklı bir adamdı ve yalnızca güreşti. Ama aynı zamanda ayağa kalkmayan herkese de “Kalk!” dedi.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım