Göğü Delen Adam: Erich Scheurmann

Göğü Delen Adam, bir kabile şefinin halkına yazdığı mektuptan oluşan kitaptır.
Göğü Delen Adam, bir kabile şefinin halkına yazdığı mektuptan oluşan kitaptır.

Erich Scheurmann tarafından ilk kez Almanca dilinde 1920 yılında yazılan Göğü Delen Adam, Samoa'da bir kabile şefi olan Tuavii'nin Avrupa'da geçirdiği günleri bir mektup halinde halkına anlatması konu edilmektedir.

Erich Scheurmann, bir yazardır ve kariyerinin en öneli noktalarında yer alan Papalagi, dilimize Göğü Delen Adam / Ayrıntı Yayınları olarak çevrilen, kitabı ile büyük bir ilgi uyandırmıştır.
Erich Scheurmann, bir yazardır ve kariyerinin en öneli noktalarında yer alan Papalagi, dilimize Göğü Delen Adam / Ayrıntı Yayınları olarak çevrilen, kitabı ile büyük bir ilgi uyandırmıştır.

"Birçok beyaz adam, başkalarının kendisi için kazandığı paraları üst üste yığdıktan sonra bunları çok iyi korunan bir yere getirir. Sonradan da üstüne ekler durur. Günün birinde öyle bir an gelir ki kimsenin onun için çalışmasına gerek kalmaz. Çünkü parası tek başına onun için çalışır. Büyünün yardımı olmaksızın bunun nasıl gerçekleştiğini öğrenemedim, ama gerçek bu. Beyaz adam köşesinde uyuklasa bile, paraları bir ağacın yaprakları gibi durmadan çoğalır, sahibi de giderek daha fazla zenginleşir."

Bizim dilimizde "Lau" benim demektir, ama aynı zamanda da senin demekti. Oysa Papalagi’nin dilinde bu senin ve benim gibi aynı anlama gelen tek bir söz bile yoktur.

"Papalagi, Tanrı’nın buyruklarına kulaklarını tıkayıp yerine kendi yasalarını getirdiği için Tanrı da onun mülklerinin üstüne bir sürü düşman salar. Onun "benim"ini bozsun diye yağmuru ve sıcaklığı, yaşlılığı ufalanmayı ve çürümeyi gönderir."

"Papalagi’nin, lagünün dininde yatan taşlar kadar çok mesleği vardır. Yapılan her iş bir meslektir. Birinin ekmek ağacının solmuş yapraklarını toplaması bir meslektir. Birinin yemek kaplarını temizlemesi de bir meslektir. Bir şey yapılıyorsa orada bir meslek var demektir. Elle ya da kafayla. Kafanda düşünceler olması ya da yıldızlara bakmak da meslektir. Yapılan hiçbir şey yoktur ki Papalagi ondan bir meslek çıkartmasın."

"Gazeteyi bir kere okudun mu, artık, dostların ne düşünüyorlar, ne yapıyorlar, neyi kutluyorlar diye Apolima’ya, Monono’ya, Savaii’ye gitmene gerek kalmaz. Sen döşeğine uzanırsın ve kâğıtlar sana her şeyi anlatır. Bu çok güzel, çok keyifli gibi görünebilir, ama aslında bir yanılgıdır. Çünkü diyelim ki kardeşlerinle karşılaştın ve hepiniz önceden kafanızı o kâğıt kalabalığın arasına soktunuz. Herkes kafasında aynı şeyleri taşıdığı için, birbirinize anlatacağınız yeni özel bir şey kalmaz. O zaman ya karşılıklı susarsınız, ya da kâğıtta olanları tekrarlayıp durursunuz."