Gökcan Sanlıman: Kendine karşı acımasız olmadan, üretmeye devam etmek mümkün değil

Gökcan Sanlıman, 22 Aralık 1985 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
Gökcan Sanlıman, 22 Aralık 1985 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.

10 yabancı şarkıyı yeniden yorumladığı Yesterdayprojesiyle müzik hayatına başlayan, ardından yayınladığıSoğuk Temmuz, Yaşım Tutmuyor ve Akşam Güneşi adlıparçalarıyla müzik dünyamızdaki yerini sağlamlaştıranve geçtiğimiz günlerde Aramızda adlı teklisini yayınlayanGökcan Sanlıman ile müziğin hikayesini ve diğer meselelerikonuştuk.

Müzik sizin için ne ifade ediyor?

2009 yılında Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünden mezun oldu.
2009 yılında Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünden mezun oldu.

Duygularımı müzik yoluyla ifade etmeyi seviyorum, bu yüzden onu hiçbir zaman bir iş olarak görmedim. Kendi müziğimi yazmak ve dolayısıyla hayal ettiğim bir dünya yaratmak, beni hali hazırda olduğum kişiden biraz olsun uzaklaştırıyor, özgür kılıyor. Bu yüzden müzik her zaman hayatımın büyük bir parçası ve ana hedefim hep iyi bir şarkı yazarı olarak anılmak olacak.

Yeni teklin Aramızda'nın çıkış hikayesi nedir?

Aslında uzun süredir bir albüm hazırlığındayım ve stüdyoda şarkılarımı kaydediyorum. Aramızda da onlardan biri. Pozitif ve enerjisi yüksek bir şarkı. Şu sıralardaki ruh halimi iyi yansıtan bir şarkı, o yüzden dayanamadım ve yayınladım. İlk hali bambaşka bir şarkıydı aslında, sound’u sert ve agresifti fakat hikayesi gereği daha sıcak çalıyordu kafamda. Geçirdiği evrim sonucu bu hale geldi ve pozitif bir pop-rock şarkı oldu. Şarkının hareketli bir yapısı var, bu yüzden yaz mevsimine yakışacağını düşündüm ve bekletmeden insanlarla paylaşmak istedim.

Şarkı yaparken nelerden ilham alıyorsun?

Resim çizer gibi şarkı yazıyorum diyebilirim. Kafamda bir sahne oluyor ve onu kelimelerle resmediyorum. Duygusal bir yapım olduğundan ve duygularımı konuşarak ifade etmeyi pek tercih etmediğimden biriktirdiklerim söz ve beste olarak karşılık buluyor. Hatıralarımdan ve yaşadıklarımdan besleniyorum. İlham perisine çok inandığımı söyleyemeyeceğim. Şarkı yazarlığının tam zamanlı bir iş olduğunu düşünüyorum. Bir yerde hayatı algılama biçimi haline geldi bende. Fikirlerimi biriktirip masanın başına oturuyorum ve sistemli bir şekilde çalışıyorum bir şarkı üzerinde. Kendime karşı çok acımasız oluyorum bu süreçte. Her yaptığımı kolay kolay beğenmiyorum.

Sanatçı, klasikleşmiş 10 İngilizce şarkıyı yeniden yorumladığı ilk albümü “Yesterday”i 2010 yılının mayıs ayında müzikseverlerle buluşturdu.
Sanatçı, klasikleşmiş 10 İngilizce şarkıyı yeniden yorumladığı ilk albümü “Yesterday”i 2010 yılının mayıs ayında müzikseverlerle buluşturdu.

Annen Teoman’ın menajeri Funda Sanlıman. Dolayısıyla müziğin içinde doğdun diyebiliriz. Peki böyle bir ortamda büyümenin avantajları, dezavantajları neler?

Gerçekten de öyle oldu. Müzikle doğdum, müzikle büyüdüm. Sanat ortamından o kadar etkilenmiş olacağım ki akademik eğitimimi de Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümünde tamamladım. Annemin tecrübeleri, birikimleri ve öngörüleri her zaman bana yön verdi. Bu sebeple kendimden ödün vermeden, ayaklarım yere daha sağlam basarak yürüdüm. Tabii madalyonun bir de görünmeyen yüzü var. Kariyerim boyunca bazı önyargılarla da karşılaşmadım değil. Sırf bu sebeple insanlar bazı süreçlerin benim açımdan daha kolay olduğunu düşünseler bile aslında işim daha da zorlaşıyor. Takdir edersiniz ki bu sektörde hiç kimse sadece hatır gönül için bir şey yapmaz.

Sosyal medyadan gördüğümüz kadarıyla anne-oğuldan daha çok, iki iyi arkadaş gibi görünüyorsunuz. Peki bugüne dek annenden öğrendiğin en önemli şey ya da kendisinin verdiği en önemli öğüt ne?

Sanlıman’a bu albümde Göksel, Teoman ve Şebnem Ferah vokal olarak eşlik etti.
Sanlıman’a bu albümde Göksel, Teoman ve Şebnem Ferah vokal olarak eşlik etti.

Yakın çevremizden de böyle yorumlar alıyoruz. Annem 21 yaşındayken beni dünyaya getirmiş. Bu sebeple beraber büyüdük, çok iyi dost olduk. Annem bana her zaman "Bir şey içine sinmiyorsa onu asla yapma çünkü bu senin sırtına yük olur. Duygularından asla taviz verme" der.

Bu tavsiye beni yaşadığım zorluklara karşı her zaman güçlü kılmıştır.

Bunun yanında annemin mesleğime de katkıları yadsınamaz. Sektörde yaşadığım bazı süreçler zaman zaman motivasyonumu düşürse de annem hep beni cesaretlendirmiş ve hayallerimin peşinden gitmem konusunda yüreklendirmiştir. Hem iyi bir anne hem iyi bir dost hem de acımasız bir dış sestir kendisi.

Bir röportajında "Zamanında Elvis Presley’e özendim" demişsiniz. Teoman’ın Faso Fiso kitabından da öğrendik ki kendisi de büyük bir hayranıymış. Dolayısıyla Teoman’ın sizin üzerinizde etkileri oldu mu?

Elvis Presley’ye hayran olmayan, ondan etkilenmeyen bir şarkıcı olduğunu pek sanmıyorum. Teoman’la özel hayatımda çok zaman geçirdiğim için ondan çok şey öğrenme fırsatım oldu. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum.

Sevdiğin, dinlediğin gruplar ve sanatçılar kimler?

Dünya müziğini yakından takip etmeye çalışıyorum. Şu sıralar Brit Pop’u yakın takibe almış durumdayım. Arctic Monkeys hayranıyım, son albümlerini çok beğendim. Ülkemizden Adamlar’ın tarzını ve sözlerini seviyorum. Nazan Öncel, Teoman, Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, MFÖ gibi isimler benim için çok önemli şarkı yazarlarıdır, bunun için listemde her zaman üst sıradadırlar.

Seyahat etmekle aranız nasıl?

Gökcan Sanlıman, 2012 yılının aralık ayında ise ilk solo albümü
Gökcan Sanlıman, 2012 yılının aralık ayında ise ilk solo albümü

Güven alanımdan çıkmamı sağlayacak her türlü aktiviteye varım. Seyahat etmek de bunların başında geliyor. Rutini kırmak ve yeni insanlarla tanışmak, yeni yerler görmek insana değişik bakış açıları kazandırıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum herkese. İnternet ve telefon olmadığı sürece büyük beklentilerim yok aslında. Sükunetli bir yer ve sakin bir hava benim için yeterli.Uzak Doğu kültürü ilgimi çekiyor. İnsan ilişkileri, hayata yaklaşım şekilleri ve mimarisi incelemeye değer.

Nepal’in başkenti Katmandu’dan başlamak üzere civar köyleri üzerinden sonunda Annapurna’nın eteklerinde biten bir yürüyüş gezisine katıldım birkaç yıl önce.

Hiç unutamadığım deneyimlerimden biri oldu. Tapınaklar, cenaze törenleri, yerel halkın yaşam şekli çok farklı ve dingindi. Kesinlikle görülmeli. Kesinlikle doğaya ait olduğumuzu düşünüyorum. İnsanlık açgözlü, acımasız ve hırslı bir varlık haline getirildi. Kendi köklerimizi unuttuk. Oysa doğada her şey çok dengeli, saf ve masum.

Yaz boyunca birçok festivalde sahne alıyorsun, nasıl geçiyor?

Şimdiye kadar çaldıklarım gayet keyifli oldu. Festival ortamına ve seyircisine bayılıyorum. O denli enerjisi yüksek ve bir o kadar da renkli bir kitleyle şarkılarımı paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Önümüzde ki günlerde de konserler devam edecek. Herkesi beklerim, çok eğleneceğiz söz!