Gökhan Kırdar: İnsanların zamanından çalan şarkılar yapmak istemiyorum

Gökhan Kırdar, 2 Haziran 1970, Aydın doğumlu müzisyendir.
Gökhan Kırdar, 2 Haziran 1970, Aydın doğumlu müzisyendir.

Gökhan Kırdar yıllardır bestelediğive demlenmeye bıraktığı Demi Oz albümünü dinleyicilerlebuluşturdu. Kariyeri boyuncamüzikal anlamda cesur ve yenilikçiişlere imza atan Gökhan Kırdartüm sözleri ve müziği kendisine aitolan bu albümde trip hop, teknove etnik melodileriyle dinleyicileriyine sıra dışı bir evrene götürüyor.

Dem i Oz yıllar sonra yeniden gün yüzüne çıkıyor demek doğru olur mu?

 Aydın’da doğan Kırdar, İzmir'de ortaöğrenimi tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü kazandı ve İstanbul’da yaşamaya başladı.
Aydın’da doğan Kırdar, İzmir'de ortaöğrenimi tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü kazandı ve İstanbul’da yaşamaya başladı.

Evet, aslında Dem i Oz 90’lı yıllarda yapmış ve tamamlamış olduğum eserlerden oluşuyor. 1998 yılında tamamladığımda Amerika’da yayınlanacakken İkiz Kuleler saldırısı ve 1999 Marmara Depremi nedeniyle ertelediğim bir çalışmaydı. Eski çalışmalar demek istemiyorum. Belki de çocuklarımızın dinleyince seveceği cinsten deneysel çalışmalar olduğunu söyleyebilirim. Birçok eserimi belki de ilk kez dinleme fırsatı bulacaklar. Diğer yandan ben 2008 yılından beri -12 yıl olmuş- dizi/film ve film müzikleri gibi çok vakit alan işlerle uğraştığım için bir albüm yayınlama fırsatı bulamamıştım. Bu albümün bir diğer özelliği ise dinleyicilerim çalışmalarımı artık yalnızca YouTube’da değil tüm dijital platformlarda bulabilecek olmaları.

Elimi Tut’un klibinden de söz eder misiniz?

Özel bir çalışma oldu. Onur Işık Cantürk yönetmenliğinde çekildi. Benim de 2005'teki Üstüme Basıp Geçme video klibimden 15 yıl sonra gelen ilk müzik videosu olduğu için heyecan verici. Aynı zamanda müzik dünyasının yeniden canlanmasını da anlatıyor klip... Hem müzik sanatının devam etmesi hem de yapılmış bir albümün/şarkının temsilcisi olarak görsel bir ürün çıkmasını çok kıymetli buluyorum.

Peki Dem i Oz’un felsefesi nedir?

Oz’laşma anıdır… Yani onu anlatır. Türk kültürümüzün köklerinde olan metaformozun köküdür.

Türkçe köktür oz, yani enerji.

Şöyle anlatayım, biz hepimiz aslında birer ruhtuk… Gezegenimize doğduğumuz zaman bedenleniyoruz. Fizik beden olarak doğuyoruz ve öldüğümüz zaman tekrar oz’laşarak özümüze dönüyoruz. Bu "metamorfoz"u anlatıyor.

1995 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesin'de okuyan Kırdar buradan mezun olup ilk şarkısını çıkardı.
1995 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesin'de okuyan Kırdar buradan mezun olup ilk şarkısını çıkardı.

Aşkın "metamorfoz"unu anlatıyor diyebilir miyiz?

Dem i Oz, Türk inanışları ve Türk köklerinden bir kavram. Başlangıçta Oz; anı, aşkın varoluşu, beşeri aşkla tanışmamız, kadın-erkek ilişkisi, bir kadına yada bir erkeğe aşık olmayı anlatıyor. Hayatın ilerlemesiyle asıl aşk kavramıyla tanışırız. Tasavvufta çok yakın olduğumuz bir kültür olan aşkın ateşiyle yanışı anlatıyor. Yani insan önce dirilir, varolur, ozlaşır ve ilk aşkını yaşar. Albümdeki akışı ile söylecek olursam ateşle dans ederken, aşkın ateşiyle erimeye başlar. Ve sonunda bunun bir kadın ya da erkek aşkı değil ilahi bir aşk olduğunu fark eder. Mutla, koşulsuzca, yaratılmış olan her şeyi olduğu gibi sevebilme felsefesine ulaştığımız anda da tekabülümüzü tamamlayıp tasavvuftaki gibi yine aşkın ateşiyle yaşadığımız gezegenden ayrılırız. Eren kişiler, eren ruhlar, aşkı anlamış ruhlar olarak bu gezegenden tekrar ozlaşarak ayrılışımızı anlatıyorum.

Albümde geleneksel soundlar ile fütüristtik soundlar bir arada bulunuyor…

Biliyorsunuz benim bir trip albümüm var. Türkiye’deki ilk Türkçe sözlü ilk trip hop, elektronik müzik albümüydü. Dem i Oz hemen sonrasında yaptığım bir albüm olduğu için elektronik bir albüm. Etnik ve elektriğin, geçmiş ve geleceğin bir arada olduğu bir hali var. Tıpkı Anadolu gibi… Anadolu’nun sanatı hem doğudur hem de batı. Ancak bu karışımı yakalayan bir sanatçının evrensel sonuçlar yakalayabileceğini düşünüyorum.

O tarafta üretim süreci nasıl işliyor?

1993'teki ilk film müziği çalışması olan
1993'teki ilk film müziği çalışması olan

Ben şanslıyım çünkü çok üretiyorum. Zamanında da çok ürettim ve onları yayınlamak için zamanım bile olmadı. Bugüne dek 25-30’un üzerinde dizi, 10’a yakın filme müzik yaptım. Dizi filmler arasında Kurtlar Vadisi, Yabancı Damat, Haziran Gecesi, Kayıp ve son çalışmam, şu günlerde de çok sevilen Sefirin Kızı var. Tabii tüm bu dizilerde yaptığım müzikler insanlar tarafından çok sevildi. Dem i Oz’un içinden bazı çalışmalarıma yapmış olduğum dizi ve filmlerde de yer vermiştim. Mesela Bu Aşk, Kurtlar Vadisi’nde yer almıştı. Erir de Anlat İstanbul’da olan bir çalışmamdı. Uzun Metraj olarak da Kurtlar Vadisi, Anlat İstanbul, Banyo gibi filmler var. Önümüzdeki dönem de iki uzun metraj anlaşmamız var.

Sizce iyi bir film ya da dizi/film müziğinin altın kuralları nelerdir?

Benim için önemli olan senkronizasyon dediğimiz şey. Yani gözün izlediği şeyi destekleyecek bir duygu yakalanması. Bu da müzikle yakalanabilen bir şey.

Doğru müzikle doğru duygunun birleşimi.

Bir görüntüde biraz ses kayması olsa beynimiz o görüntüyü algılamakta zorlanır. Eş zamanlı giderken, görüntüye uymayan bir ses duyduğumuzda beynimiz o görüntüyü algılamakta zorlanır, reddeder. Bir sahne düşünün bir aşk, yakınlaşma var ama siz orada gerilim dolu bir müzik veriyorsunuz. Dizi müziklerinde de bu duyguyu daha doğrusu doğru duyguyu yakalamak ve onu müzik aracılığıyla insanlara ulaştırmak önemli. Yoksa iyi müzik, kötü müzik diye bakmamak lazım.

Son zamanlarda çok konuşulan albüm/tekli tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

Bazen âşık olursunuz ama bu bir haftalık bir aşktır, tek bir şarkı üretirsiniz. Bu aşk kavramını sadece bir ilişki olarak görmeyin. Yani Dem i Oz’u bestelediğim zaman en azından bana 8 eser besteletecek kadar büyük bir aşktı ama bunu tek şarkıda da yapabilirsiniz. Orada anlattığım başka bir aşk… Albüm ya da tek şarkı değerini kaybediyor diye bakmamak lazım. Nicelik değil, nitelik önemli. İnsanlara bir şey veriyorsa, tek şarkı da olsa albüm de olsa değerlidir. İnsanlara zamanını kaybettirmeyecek, hayatı boyunca defalarca dinlenecek eserler üretmek önemli olan.

1999 Ankara Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ödülü alan “Namaste” adlı filmin müzikleri de, Kırdar’ın yaptığı çalışmalar arasında yer aldı.
1999 Ankara Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ödülü alan “Namaste” adlı filmin müzikleri de, Kırdar’ın yaptığı çalışmalar arasında yer aldı.

Bir de sizin Healing yani rezonans ve frekans müziklerle iyileşme metodunuzdan söz edelim…

Evet, en ağırlıklı olarak vurgulamak istediğim konu bu… Yıllardır benim eserlerime bu derece yoğun bir etkileşim oluyor. Mesela 90’lı yıllardaki Yerine Sevemem neden hâlâ küllerinden doğuyor? Her projede, her jenerasyonda aynı etkiyi yaratıyor. Eserlerimi gözlerinizi kapatıp, mutlaka kulaklıkla dinlemenizi tavsiye ediyorum. Yerine Sevemem, Yağmur ya da Üstüme Basıp Geçme…

Dilediğiniz eseri seçerek en az 20 dakika dinlemenizi öneriyorum. Bir süre sonra zihninizde kavramlar oluşmaya, dış dünyanız açılmaya başlıyor. Yani transa geçmeniz durumu söz konusu oluyor. Sonrasında vücudunuzdaki enerji kanalları açılıyor. Sonuç olarak bir şifalanma yaşadığınıza tanıklık etmiş olacaksınız. Benim bu yetim, çocukluğumdan itibaren var. Doğuştan bana verilmiş bir yetenek… Bu yeteneğimi armonik eserler üreterek kullanıyorum. Her birimizin vücudu bir ses frekansı yayar. Ben onun çok daha üzerinde bir frekans yayıyorum.

2000 yılı içerisinde sanatçı, ilk kütüphane çalışması olan “Ethnotronix” albümünü hazırladı.
2000 yılı içerisinde sanatçı, ilk kütüphane çalışması olan “Ethnotronix” albümünü hazırladı.

Ellerimle bile bu frekansı yayıyorum. Bunun sebebini araştırdığımda doğuştan, ailemden, atalarımdan gelen bir yetenek olduğunu buldum. Ve bunu eserlerimi de aktardığımı düşünüyorum. Ve lütfen sizler de keşfedin. Sayfama girin bakalım siz neler göreceksiniz? Hangi eser size iyi gelecek? Hangi eser size transa geçtiğinizde neler izletecek? Bilinç altınızda, dış dünyanızda beyninizin size oluşturacağı vizyonlar sizin aslında hayal dünyanızı dış dünyanızı o düşlerinizi gerçekleşmesini sağlayacak bir şifalanma. Bir iyileşme. Sizi de iyi geleceğini söyleyebilirim. Çünkü yüzlerce hayranım üzerinde bu çalışmaları yaptım. Yıllarca gruplar halinde çalıştık. Onların hayatlarında ne kadar iyileşmeler olduğunu hastalıklarında dahi gözlemledim. Şimdi bütün dünyaya ilan ediyoruz. Bunun dili yok. Benim eserlerime yüklemiş olduğum frekansları keşfetmeniz esas. Sizin bedeninizde ve zihninizde yaratacağı iyileşme. Bu mesajımı ulaştırdığım herkesi bekliyorum.