En son evinizden çok uzağa nereye gittiniz?

Kilometre bazında alırsak en son New York’a gittim. Ancak gitmekten her zaman keyif aldığım Londra’dan bahsetmek istiyorum sizlere…

Ne umdunuz, ne buldunuz?

Görmek istediğim bazı tiyatro oyunları ve konserler vardı. Onlar için bilet bulma şansım oldu. Dolayısıyla umduğumu buldum.

Gittiğinize değdi mi?

Kesinlikle; yapmak istediğim her şeyi gerçekleştirdim. Sanat olaylarını ve bu alandaki değişiklikleri takip edebilmek bana kesinlikle keyif veriyor.

Gezdiğiniz yerlerde önceliğiniz mimari mi, doğa mı, sanat mı?

Önce sanat, daha sonra mimari.

Sizi en çok ne etkiledi? Neden?

Ulaşım çok rahat. Bir sürü sanat etkinliği mevcut ve bunlara katılabilmek için istediğin yerden büyük bir rahatlıkla ulaşımı sağlayabiliyorsun. Şehrin genel olarak huzuru öncelikle beni etkileyenlerin başında geliyor elbette. Zira parklarını da söylemeden geçemeyeceğim.

Ya insanlar, orada yaşayanlar?

Çok yardımseverler. Turiste alışıklar ve yol gösterip, onların işini kolaylaştıran güzel insanlar var.

Hangi yemeği meşhur? Tadına baktınız mı, sevdiniz mi?

Dünya mutfaklarının bütün örneklerini bir arada Londra’da görmek mümkün.

Orada nasıl gezdiniz? Ulaşım kolay mı?

Yakın kasabaları, parkları gezmeyi tercih ediyorum, doğa aşığı olduğum için. Huzur ve keyif veriyor.

En çok neye para harcadınız?

Yemeğe harcadım.

Türkiye’yle ortak bir noktası var mıydı?

Bana daha çok İstanbul’u anımsatıyor. Hem tarih, hem de sanatsal aktivitelerin yoğun yaşanıyor ve dünyaya açık olması dolayısıyla.

Orada yalnız sizin keşfettiğiniz bir şey?

Burası bana çiçek cenneti gibi geliyor. Bila istisna herkesin balkonu çiçeklerle dolu. Herkes birbirine çiçek alıp veriyor. Sanırım bu ülkede en çok çiçek satılıyor. Çiçek, yeşil, bahçe, ağaç en çok gördüğüm şeyler bunlar…

Gelirken ne aldınız?

Daha çok kitap alıyorum…

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.