Hülya Koçyiğit, yeni filminde mülteci dramını beyazperdeye taşıyacak

Sinamaya elli üç yılını veren Hülya Koçyiğit
Sinamaya elli üç yılını veren Hülya Koçyiğit

1963 tarihli Metin Erksan başyapıtı “Susuz Yaz” da ilk kez beyazperdede göründüğünde henüz 15’indeydi Hülya Koçyiğit. Film ertesi yıl 1964 Berlin Film Festivali’nin en büyük ödülü olan “Altın Ayı”yı kucaklayacak ve bu film Türk sinemasının uluslararası alandaki ilk büyük başarısı olarak tarihe geçecekti. İlk filminde böylesine parlak bir projede yer almak, her oyuncuya nasip olacak bir fırsat değildi elbette...

"Mülteci dramını anlatan bir filmin hazırlığı içerisindeyim."

53 yıllık sanat hayatı boyunca birbirinden kıymetli yönetmen ve oyuncularla çalıştı. Yeşilçam’ın romantik melodramlarından memleket dertlerinin konu edildiği dramlara, edebiyat tarihimizin önemli romanlarının beyazperde uyarlamalarına kadar farklı onlarca filmde rol aldı. Geçtiğimiz günlerde bu yıl dördüncüsü düzenlenen Kırmızı Lale Film Festivali’ndeOnur Ödülü’nü50 yıllık dostu Fatma Girik’in elinden alan sanatçı ile Lahey’de Büyükelçi Sadık Arslan’ın ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyonda keyifli bir sohbete koyulduk.

Öncelikle size, Türk Sineması’nın en önemli yönetmenlerinden, sizin için de çok özel bir yeri olduğunu bildiğimiz Lüfti Akad’ı sormak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde yönetmenin 100. yaş günü dolayısıyla İstanbul Modern’de açılan sergisini ziyaret ettiniz. İçeriye ilk adım attınız andaki hislerinizi merak ediyorum. O tüm zamanların ustasız ustası ve tabii benim de ustam. Aslına bakarsanız sergi salonundan içeri girinceye kadar iyiydim ama içeri adım attığımda bir anda kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Çok duygulandım. Onunla çalışma fırsatı bulduğum için çok şanslıyım. Lütfi Akad’la oyuncu oldum, onunla çalışmak, doğru iş yaptığına inanmak demekti.

Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik
Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik
Onurlu bir yolculuk yaptım

Hollanda ve Türkiye arasında kültürel köprü kuran, 4. Lale Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü almanızın sizin için anlamı nedir?

Takdir edersiniz ki bu ödül benim için çok anlamlı. 53 yıl olmuş benim sinema ile tanışalı. Çok onurlu bir yolculuk yapmışım. Her geçen gün takdirle, saygıyla karşılanıyor. Bu da elbette beni çok mutlu ediyor. Boşa geçmemiş, dolu dolu yaşanmış, verimli bir hayat yaşamamışım. O nedenle çok mutluyum. Seve seve geldim. Hollanda da yaşayan vatandaşlarımız ile kucaklaştım. Bir arada olmak çok güzel bir duygu gerçekten…

Ödülünüzü eski dostunuz Fatma Girik’in elinden aldınız. Sanırım bu ilk kez oluyor…

Evet, ilk kez onun elinden bir ödül alıyorum. Hollanda’da nasipmiş. O çok büyük bir yıldız. Mesleğe benden önce başlamış, en küçük rollerden zirveye çıkmış bir sanatçı. Aynı zamanda da çok sevdiğim bir arkadaşım. Tanıştığımız ilk günden beri birbirimizi çok sevdik, hiç küsmedik. Bunca yıldır sürdürdüğümüz, gerçek sevgiye dayalı bir dostluk.

Hülya Koçyiğit'in ödülü aldığı an.
Hülya Koçyiğit'in ödülü aldığı an.

Festivalin bu yılki teması “Mülteciler ve Zorunlu Göç”, sizin de bu konuda bir film hazırlığı içinde olduğunuzu öğrendik.

Bence dünyanın en büyük sorunu şu anda mülteci dramı… Günümüzde teknoloji ile birlikte tüm dünya birbirini izliyor, görüyor. Batıda yaşayan insanların imkânlarını gören, hiçbir zaman o standartlara ulaşamayacak hatta bir istikbali dahi olmayan insanlardan söz ediyoruz. Yalnızca hayatta kalabilme arzusu ile bu ülkelere göç ediyorlar. Bu uğurda da nice insan hayatını kaybediyor. Hayatta kalanlar ise kötü muamele görüyor. İstenmedikleri yerlere geliyorlar çünkü kimse onlara buyurun gelin demiyor.

Bu yalnızca Türkleri ilgilendiren bir mesele değil. Avrupalıları da çok etkileyeceğini düşünüyorum. Onlar da isteseler de istemeseler de bu sorunu görmek ve hazmetmek zorundalar. Bunun mutlaka sinemaya aktarılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili bir senaryo taslağı üzerinde çalışıyoruz. Ben projenin yapımcısı olarak görev yapıyorum.

Peki sizi filmde de izleyecek miyiz?

İçinde sevdiğim bir rol olursa elbette üstlenirim. Önemli olan projenin hayata geçmesi... Senaryonun iyi olması çok önemli... Benim mesleğimin en önemli aşaması senaryo. Önce o başarılı olmak zorunda. Yönetmen, oyuncu kısmı kolay…

Bir zamanlar Hülya Koçyiğit
Bir zamanlar Hülya Koçyiğit
Türk Sineması Avrupa’nın önüne geçti

Günümüz Türk Sineması’nı nasıl buluyorsunuz?

Fatma (Girik) güzel tanımladı onu. Biz temelleri attık, şimdi onun üzerine inşa ediyor gençler dedi. Bu bir bayrak yarışı… Önemli olan kendi kültürümüzü taze tutabilmek, onu en güzel biçimde aktarabilmek. Şimdi gençlerimiz iyi yetişler. Teknoloji ile birlikte, iyi eğitimler aldılar. Devlet ve sponsor desteği alabiliyorlar. Büyük bir arayışa girdiler. Avrupa’yı zorluyorlar, büyük festivallerden ödüller alıyorlar. Bizi yansıtan filmlerin daha çok ilgi gördüğünü düşünüyorum. Bunları çok beğeniyorum, destekliyorum, alkışlıyorum. Türk sineması Hollywood’un önüne geçti demiyorum ama bence Avrupa’nın önüne geçti.

Sizi bu filmlerden bir tanesinde görebilecek miyiz?

Kıymetli yönetmenlerimiz var. Çok güzel işler yapıyorlar. Elbette onlarla çalışmak isterim. Batıda her yaştan kadının hikâyesinin anlatılması çok görmeye alıştığımız bir durum. Mesela bir Catherine Deneuve ya da Merly Streep yaşının kadınını oynayabiliyor. Bu biraz da üretilen senaryolar ile ilgili. Böyle senaryolar olsa bende oynamak isterim. Halk büyük bir özlem içinde. Onlar sinema değil de neden dizilerde oynamıyorsunuz diye soruyorlar öncelikle. Çok da haklılar ama gönül ister ki sinema yapmak. İşin sanat yönü sinema, ötesi biraz ticari oluyor. Zaten dizi yapanlar da ticaret yapıyoruz diyorlar, sanat yapıyoruz demiyorlar.

Kendinize yakın gördüğünüz bir yönetmen yok mu peki? Mesela Nuri Bilge Ceylan sinemasına mı Çağan Irmak sinemasına mı daha yakın hissediyorsunuz?

Hissettiğim Çağan Irmak… Çünkü o bir nevi Yeşilçam’ın bugününü devam ettiriyor. Geçmişe olan saygısını hissediyorsunuz onun filmlerinde. Çok farklı bir arayışın içinde değil, olanın bugüne yansımasını takip ediyor. Onun filminde rol almayı tercih ederim ama Nuri Bilge Ceylan’ın da iddialı olduğu bir filminde yer almayı elbette arzu ederim.

Yeşilçam'ın hanımefendisi.
Yeşilçam'ın hanımefendisi.

Son zamanlarda izleyip beğendiğiniz en iyi yapım size hangisi?

“Diriliş” dizisi. Tesadüfen damadım oynuyor ama o oynadığı için demiyorum -o oynasa da oynamasa da- yapılan işin ahlakı beni çok mutlu ediyor. Tam manasıyla hakkı veriliyor. En küçük bir detay atlanmıyor. Ama Engin Altan da muhteşem bir oyuncu. Hakkını vermek lazım… Saçının o taranmamış yağlı halinden, sol eliyle kılıcını kaldırmasına –gücü onun solunda- giysilerinden, davranış biçimine, konuşmasına kadar her şeyiyle dört dörtlük. Sadece Altan değil diğer oyuncular da çok başarılı. Adeta karşılıklı besleniyorlar. Dört dörtlük dediğim bir tek Diriliş var.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım