İran sinemasına giriş

​İran sinemasına giriş.
​İran sinemasına giriş.

İran sineması devrim-öncesi (1950’ler - 1970’ler) ve devrim-sonrası (1970’ler - ) olarak ikiye ayrılabilir. 70’lerin başında Yeni İran Sineması’ı başlamışken 1979’daki devrim ile birlikte dönemin dini lideri Ruhullah Humeyni tarafından birçok yönetmen sürgüne gönderildi. Fajr Film Festivali ve Farabi Sinema Vakfının destekleriyle beraber yeni nesil yönetmenler çıkaran İran, zaman içinde uluslararası film festivallerinde gösterdiği başarılarla sinema tarihinde derin bir yer kazandı. Gelin endüstri için önemi büyük olan İran Sineması için önemli olan birkaç filme bakalım.

Yakın Plan

Yakın Plan
Yakın Plan

Zor geçinen bir sinema tutkunu olan Hüseyin Sabzian, bir gün otobüsteki yaşlı bir kadına kendini ünlü yönetmen Mohsen Makhmalbaf olarak tanıtır. Bunu duyan kadın Hüseyin’i ailesi ile tanışmaya davet eder. Aileyi yeni filminde oynamaları karşılığında maddi yardımda bulunmaya ikna eden Hüseyin ailenin şüpheleri sonucu evi soymaya kalkmak ile suçlanır ve tutuklanır, mahkeme süreci başlar.

Abbas Kiarostami’nin en değerli bulduğu filmi olan, belgesel ve kurguyu bünyesinde birleştiren Close-Up, sinema tarihinde başka bir örneği olmayan bir film. Tamamen gerçek bir hikayeye dayanmasının yanı sıra olayların yaşanırken belgelenmesi ile birlikte gerçek ve kurgusal görüntüleri aynı anda taşıyan Yakın Plan her sinemaseverin kendinden birşeyler bulacağı bir eser.

Bir Ayrılık

Bir Ayrılık
Bir Ayrılık

Evli bir çift olan Simin ile Nader’in karşısında ilişkilerini derinden etkileyecek bir yol ayrımı vardır. Çocuklarının yaşam kalitesi için başka bir ülkeye taşınmak veya Alzheimer’lı babalarına bakmak için İran’da kalmak.

İran sinemasının önde gelenlerinden olan Asghar Farhadi’nin beşinci fakat en ses getiren filmi olan A Separation, iki partner ile bir baba ve oğul arasındaki ilişkiye mercek tutarak kişiye verilen ve kişinin kendi kurduğu sosyal düzenler arasındaki farkları aktarıyor. Dönemin İran’ındaki sosyal ve siyasal yapının işleri daha da zorlaştırdığı hikayede tek karakter üzerinden hem bir oğul hem bir baba hem de bir eş olmanın iç yüzü gösteriliyor.

Cennetin Rengi

Cennetin Rengi
Cennetin Rengi

Muhammed görme engelli bir çocuktur. Yaz tatilinin gelmesi ile oğlunun bu engelinden utanan Muhammed’in babası Hashem onu almak için bir türlü gelmez. Çıka geldiğinde ise okul müdüründen Muhammed’i yaz boyunca okulda tutmasını rica eden Hashem, olumsuz bir dönüt alınca oğlunu eve getirmeye mecbur kalır.

Sadece İran sineması için değil, sinema endüstrisi için de öncü yönetmenlerden olan Majid Majidi’nin uzun metrajlı dördüncü filmi olan The Color of Paradise, bir baba oğul ilişkisini çaresizlik ve İran’ın pastoral duruşu ile harmanlayarak trajik bir hikaye sunuyor. Mohsen Ramezani’nin yaşına göre muhteşem oyunculuğu ve Majid Majidi’nin anlatımı ile Cennetin Rengi izlenmesi gereken bir film.

Kirazın Tadı

Kirazın Tadı
Kirazın Tadı

Orta yaşlı, intihara meyilli bir adam olan Mr. Badii; kendini gömecek birini arıyordur. Şehirde birçok insandan yardım isteyen Mr. Badii sonunda paraya ihtiyacı olduğu için bu işi kabul eden biri ile karşılaşır. Fakat Badii’nin bu yeni ortağı ona farklı bir bakış açısı katarak intihara karşı olan düşüncelerini değiştirecektir.

Taste of Cherry, iran sinemasının göz bebeği Abbas Kiarostami’nin en önemli eserlerinden biri. Altında bulunduğu rejime rağmen ölüm üzerine verdiği mesajlar ile gelişmekte olan iran sinemasına yön verirken sinema tarihinde de eşi benzerine rastlaması zor bir anlatım içeren Taste of Cherry, iran sinemasına giriş yapmak için birebir.

İnek

İnek
İnek

İneğini çok seven bir köylü Masht’ın bir süreliğine şehire gitmesi gerekir. Masht’ın şehirde olduğu bu süreçte ineği ölür ve şimdi köylüler kendisinin ineğinin ölümüne karşı ne tepki vereceği hakkında endişelidir.

Devrim öncesi İran sinemasından bir eser olan The Cow, dönemin İran’ından doğum ve ölümlerden oluşan bu evren denen boşluğa bir haykırış. Minimal anlatımına rağmen İran sineması için maneviyatı çok büyük olan bu film, hepimize bir sesleniş.