İstanbul'da antik çağın son zafer takı: Altın Kapı "Porta Aurea"

Yedikule Altın Kapı'dan İmparatorun Törensel Girişi
Yedikule Altın Kapı'dan İmparatorun Törensel Girişi

Fatih Belediyesi’ningayretleriyle YedikuleHisarı’nın restorasyonçalışmalarından birkısmımız haberdarolmuşuzdur. Hisardakiçalışmaların başlamasıylabirlikte ziyarete açılanAltın Kapı (Porta Aurea)şehrimizin en eski veanıtsal cephelerindenbiri. Fatih Belediyesihisarı gezmek isteyenleriresmi web adresindenkayıt altına alarak haftasonları profesyonel turistrehber eşliğinde hisarauğurlamakta.

Altın Kapı'nın genel görünümü.
Altın Kapı'nın genel görünümü.

Altın Kapı, Bizans imparatorlarının özellikle Avrupa’ya yapılacak seferlere gidişlerde ve sefer dönüşlerinde ve ihtişamlı törenlerle kullanılmıştır. Altın Kapı’dan şehre girdikten sonra Mese (Divanyolu) Caddesi’ne bağlanan yol üzerinden Ayasofya’nın önündeki Augustus Meydanı’na kadar ulaşılmaktadır.

İnşa tarihi olarak araştırmacıların ortak bir fikir birliği yoktur. Magnus Maximus’un İmparator I. Theodosius tarafından yenilgiye uğratılması sonucu Altın Kapı’nın 391- 392 yıllarında inşa edildiği iddia edilmektedir. Altın Kapı’yı sınırlandıran her iki yandaki kare pilonların II. Theodosius döneminde inşa edilmiş olan kara surlarıyla organik bağ kurmaktadır. Bu durumu göz ardı etmeyen bazı araştırmacılar, Altın Kapı’nın İmparator II. Theodosius döneminde 408-415 yılları arasında inşa edilmiş olabileceğini ifade etmektedir. Her iki durumda aslında Altın Kapı’nın antik dönemin son zafer takı olduğu yönünde hemfikirdir.

Küçük Altın Kapı.
Küçük Altın Kapı.

Altın Kapı ile aynı hizada, biraz daha ileride konumlandırılmış bir başka kapı daha vardır ki bu kapıya "Küçük Altın Kapı" denilmektedir. Bizans mimari üslubunu koruyan Küçük Altın Kapı’nın kemer alınlığında bir zamanlar bulunan Osmanlı arması ve II. Mahmud tuğrası maalesef çalındığından günümüze ulaşamamıştır.

İmparatorlar özellikle savaştan dönerken şehirlerine bir zafer takından geçerek girerdi. Zira savaş sırasında düşman askerlerini öldürerek günah işlediklerine inanırlardı. Şehre girerken zafer takından geçerek günahlarından arındıklarını düşünürlerdi. Bizans imparatorları sefer dönüşlerinde ilk önce Küçük Altın Kapı daha sonra Altın Kapı’dan geçerek şehre girerdi. Söz konusu iki kapı arasında muhtemelen çeşitli törenler yapılmaktaydı. Antik dönemde bu tip zafer takları çok sık kullanılmıştır. Günümüzde İtalya ve Fransa başta olmak üzere Yunanistan, İspanya, Libya, Suriye, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde Roma devrine ait zafer takları günümüze ulaşmıştır.

Önde Küçük Altın Kapı Geride Altın Kapı ve Yedikule Hisarı.

Altın Kapı adını bir zamanlar üzerinde bulunan altın yaldızlı harflerden oluşan yazıtlardan almıştır. Bundan dolayı Altın Kapı’ya Yaldızlı Kapı da denilmektedir. İstanbul şehri Bizans Devleti’nin başkenti olduğu dönemlerde çok fazla kuşatma yaşamıştır. Şehir için tehlike yaratacak kuşatmalardan önce Bizanslılar Altın Kapı üzerindeki altın yaldızlı harflerin düşman eline geçmemesi için kapıdan sökmüştür. Sanırım harflerin tamamen sökülmesi 1204 yılındaki Latin istilası döneminde gerçekleşmiş olmalıdır.

Artomonoff Arşivi'nde 1930'larda. Altın Kapı (2)
Artomonoff Arşivi'nde 1930'larda. Altın Kapı (2)

Tarihi betimlemelere göre Altın Kapı’nın üzerinde imparator, nike (zafer) ve fil koşumlu araba heykeli yer almaktaydı. Altın Kapı için yapılan çeşitli restitüsyon çizimlerinde günümüze gelmeyen söz konusu heykelleri görebilmekteyiz.

Mimari açıdan yuvarlak kemerli üç açıklıktan meydana gelen Altın Kapı’nın orta kısmı her iki yana göre daha geniş ve yüksek tutulmuştur. Günümüze kadar birçok onarım faaliyetleri geçiren cephede Hz. İsa’nın monogramları varlığını korumaktadır.

Altın Kapı Restitüsyon denemesi 1.
Altın Kapı Restitüsyon denemesi 1.
Artomonoff arşivi'nde 1930'larda Altın Kapı (1)
Artomonoff arşivi'nde 1930'larda Altın Kapı (1)
Kuşatmalar sırasında Bizanslılar şehirlerini korumak için çalışırken Altın Kapı’yı da örmeye başlamıştır.

Aslında Altın Kapı’ya bakınca Bizans Devleti’nin kısa bir tarih okumasını yapabiliriz. Erken dönemlerde ihtişamlı ve güçlü bir görüntü sergileyen ve düşmanlarından korkmayan Bizans Devleti üç kemerli devasa bir zafer takı inşa ettirmiştir. Güç kaybettikçe küçülmeye başlayan ve kendini korumaya çalışan Bizans kuşatmalar esnasında Altın Kapı’nın kemerlerini örmeye başlamıştır. Bir dönem devasa bir görünüm sergileyen Altın Kapı’nın kemerleri fetihten evvel bir insan boyutuna kadar düşmüştür.

  • Cumhuriyet tarihimizde en son 1958-1970 yılları arasında Mimar Cahide Tamer Aksel’in Yedikule Hisarı onarımları sırasında Altın Kapı onarılmıştır.

Günümüzde ise Fatih Belediyesi’nin başlatmış olduğu Yedikule Hisarı Restorasyon Projesi kapsamında Altın Kapı'nın da aslında uygun bir şekilde onarılması hedeflenmektedir.