İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz 5 han

Kapalı Çarşı.
Kapalı Çarşı.

Tarihin izlerine tanıklık edilebilecek yerlerdendir hanlar. Hepsi kuruluş amacında olduğu gibi satıcı ve alıcıları bir araya getirerek capcanlı bir ortam oluşturuyor. Alışverişin daha keyifli, daha egzotik olduğu bu yerler hep cıvıl cıvıl hep rengarenk. Pazarlıkların havada uçuştuğu tarih kokan hanlarda enerji hiç bitmiyor, dinamiklik hep devam ediyor. Türkiye’nin tarihi şehirlerinden İstanbul’da da onlarca han bulunuyor. Zaman içinde kimisi asıl işlevini kaybeden İstanbul’daki hanlar her yıl on binlerce yerli ve yabancı turisti konuk ediyor… Her biri birbirinden değerli bu hanlar, zamanın değişimine direniyor ve alışveriş kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Kıyafetinden yiyeceğine, düğün eşyalarından tarihi eşyalara kadar farklı birçok ihtiyaca hizmet eden bu yerler yalnızca alışveriş için değil gezip görmek için de tercih ediliyor. Biz de yazımızda sizleri İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz 5 hana kısa bir yolculuğa çıkardık.

Kapalı Çarşı

Burası dünyanın en büyük ve en eski tarihi çarşısı, Kapalı Çarşı… Bu görkemli çarşı, yaklaşık 31 bin metrekarelik bir alana yayılmış durumda. Konum olarak Nuruosmaniye ve Beyazid Camileri ile Mahmutpaşa Çarşısı arasında yer alıyor. Üzeri kurşun kaplı ve pencereli yüzlerce kubbesi olan Kapalı Çarşı'nın ilk yapısı Bizans zamanında yapılmış. Bu ilk yapıya günümüzde Eski Bedesten adı veriliyor. Kapalı Çarşı'da değerli eşya ve mücevherlerin satıldığı bölümler Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış. Asıl büyük çarşı ise, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ahşap olarak inşa edilmiş. Kapalıçarşı'da yaklaşık 4 bin dükkan bulunmakta ve bu dükkanlarda toplam çalışan sayısı yaklaşık 25 bin. Dünyanın ilk alışveriş merkezi olarak anılan Kapalı Çarşı, 2014 yılında dünyada en çok ziyaret edilen turistik mekanlar arasında 1. sırada yer aldı. Buradan da anlaşılacağı üzere Kapalı Çarşı, İstanbul’un en uğrak yerlerinden biri. Sıra sıra dükkanları, tarihi atmosferi ile ziyaretçilerine alışveriş yaptırırken tarihi bir gezi imkanı da sunuyor.

Mısır Çarşısı.
Mısır Çarşısı.

Mısır Çarşısı

Mısır Çarşısı, İstanbul’un en eski kapalı çarşılarından biri. Eminönü'ndeki Yeni Camii'nin arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanında yer alan çarşı, Osmanlı Padişahı IV. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 1660 yılında yapılmış. Rivayete göre çarşı, Mısır'dan alınan vergilerle inşa edilmiş. Önceleri Yeni Çarşı ya da Vâlide Çarşısı olarak anılan çarşı, 18. yüzyıldan sonra bugün bilinen adıyla anılmaya başlanmış. L şeklindeki yapının altı kapısı bulunmakta. Çarşı aktarlarıyla meşhur. Çarşıda tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerin yanı sıra; kuruyemiş, şarküteri ürünleri, değişik gıda maddeleri satılmakta. Tarihi çarşıda kuyumculardan aktarlara, baharatçılardan lokumculara, şarküterilerden hediyelik eşyaya kadar farklı ürünler satan 86 dükkan bulunmakta. Ziyaretçilerinin farklı birçok ihtiyacına karşılık veren Mısır Çarşısı, tarih boyunca her derde deva olmuş ve 300 yıldır da şifa dağıtmaya devam ediyor.

Sahaflar Çarşısı.
Sahaflar Çarşısı.

Sahaflar Çarşısı

Sahaflar Çarşısı, Osmanlı döneminde günümüze kadar gelen hanlardan biri. Burası İstanbul’un en eski kitap çarşısı. Sahaflar çarşısında yeni kitapların yanı sıra eski ve antika kitaplarda yer alıyor. Bu yönüyle çarşı tam bir kültür hazinesi. Konum olarak Kapalı Çarşı'nın Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Cami arasında kalıyor. Beyazıt Camii, İstanbul Üniversitesi, Kapalıçarşı ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne olan yakınlığı nedeniyle tam bir kültür odağı halini almış. Evliya Çelebi’nin bahsettiğine göre, Sahaflar Çarşısı şimdiki konumunda değil, Kapalı Çarşı’nın içerisinde yer alıyormuş. 50 dükkanın bulunduğu çarşıda 300 kişi çalışıyormuş. Sahafların zamanla yer değiştirmesiyle günümüz Sahaflar Çarşısı halini almış. Çarşının iki kapısı bulunuyor. Biri Beyazıt Camii'nin hemen dibinde yer alırken diğeri Kapalıçarşı'ya çıkan yola açılıyor. Çarşının ortasında bir büst sizi karşılıyor. Bu büst bu topraklara matbaayı ilk getiren kişi olan İbrahim Müteferrika'ya ait. Tarih kokan bu çarşı, sizleri hem yapısı hem atmosferi hem de eşsiz kitaplarıyla farklı zamanlarda bir gezintiye çıkarıyor.

Kuru Kahveci Hanı.
Kuru Kahveci Hanı.

Kuru Kahveci Hanı

Eminönü’nü süsleyen hanlardan biri de Kuru Kahveci Han… Geze geze gidebileceğiniz han, Mısır Çarşısı’na paralel uzanan Tahmis Caddesi ile Çiçek Pazarı Sokağı’nın kesiştiği noktada yer alıyor. Adının ve bilinenin aksine hanın içerisinde kahveci bulunmuyor. Hanın sokağa açılan mağazasında ve sokakta kahveciler bulunuyor. Her ne kadar içerisinde olmasa da kahvenin kavrulduğu ve çekildiği sokaklarda buram buram kahve kokusu içinize işliyor, hana girmeden önce sizi karşılıyor. Kuru Kahveci Han bir diğer adıyla Kourou Kahvedji Han, 1912 yılında İhsan Kurukahveci tarafından yaptırılmış. İlk zamanlarından bu yana tüccarlara ev sahipliği yapan han, 20. yüzyıl mimarisi örneklerinden olması ile korunması gereken tarihi eser olarak tescilleniyor. Giriş ve zemin katı da dahil toplamda beş kattan oluşan 110 yıllık han oldukça yıpranmış durumda. Günümüzde giriş ve birinci katı haricinde diğer katlar depo olarak kullanılıyor.

Büyük Valide Han.
Büyük Valide Han.

Büyük Valide Han

Yazımızdaki son durak Büyük Valide Han… İstanbul’un 17. yüzyıl yapılarından olan han, Eminönü’ndeki Tarakçılar Sokağı’nın karşısında yer alıyor. Mimari net olarak bilinmemekle birlikte Evliya Çelebi, hanın Osmanlı padişahı IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan tarafından, zamanın Cerrahbaşısı Mehmet Paşa Sarayı’nın yerine inşa ettirildiğini belirtmiş. Korunması gereken tarihi miraslar arasında yer alan hanın üç avlusu bulunuyor. Handa, orada çalışan kişilerin yeme içme ihtiyaçlarını giderebilecekleri mekanlar, tekstil ve metal ustalarının dükkanları, depoları ve atölyeleri bulunuyor. Büyük Valide Han aynı zamanda edebiyat ve sinema alanında da mekan olarak kullanılmış. Hanın kubbesi sosyal medyada paylaşılmak üzere fotoğraf çektirmek isteyen kişilerin mekanı haline de gelmiş durumda. Ancak bu durum kubbelere zarar vermiş ve kubbelerin bir kısmının çökmesine ve delinmesine neden olmuş. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2016 yılında kubbenin bulunduğu yere bir uyarı levhası asılmış ve kubbeye çıkmak yasaklanmış.