Kölelerin dansa gizledikleri dövüş tekniği: Capoeira
Capoeira bir yaşam tarzı, bir sanat formu, fiziksel ve zihinselenerjiyi yönlendirmenin bir yolu. Capoeira, dansın, müziğin,dövüş sanatlarının, toplumu ve kendini ifade etmenin ruhsalbir kaynaşması…
Capoeira Brezilya’da geliştirilmiş, nihai hâlini almış, ancak kaynağı, Atlantik Okyanusu kıyılarından getirilen köleleştirilmiş Afrikalıların geleneklerine dayanıyor. Bu kaynak günbegün özgürlük arzusuyla da beslenir ve kısa sürede hem fiziksel hem de zihinsel köleliğin zincirlerini kırmanın bir yolu olarak kölelerin çalıştırıldığı plantasyonlarda yaygınlaşarak gelişir.
Afrikalı köleler okyanusu aştıktan sonra, pazarlarda satılır ve birçoğu ölümüne çalışmak zorunda bırakıldıkları plantasyonların sıcak, nemli ve zorlu koşullarında çalışmaya gönderilirler. Brezilya’daki köleler arasındaki en yüksek ölüm oranları, Brezilya’daki şeker, altın ve elmas gibi maddelere talebin artması döneminde gerçekleşir. Ve bu nedenle köle ihtiyacı da artar. 19. yüzyılın ortalarına kadar tahminen 4 milyon köleleştirilmiş insan Brezilya’ya getirilir.
Köleleştirilenler çeşitli direniş yöntemleri uygular. Silahlı isyanlar, sahiplerini zehirlemeler, kaçışlar. Brezilya’nın özellikle iç kesimlerinin sık ormanları, kaçakların saklanmasını mümkün kılar. Bazıları yağmur ormanlarının arka bölgelerinde quilombo olarak bilinen bağımsız köylere kaçarak gizli topluluklar oluşturur. Bu bölgelerde Afrikalılar ve onların soylarından gelenler, Afrika kültürünü sürdürebilecekleri özerk bir sosyo-kültürel sistem geliştirirler. Tarihçiler capoeiranın bu toplulukların baskıya karşı bir direniş formu olarak ortaya çıktığını tahmin ediyor.
Ayrıca bu dönemde kölelerin dini inanç ve ritüellerini yaşamaları yasaklanır. Köleler, efendilerinde yalnızca oyun oynayıp eğlendikleri algısını oluşturmak için dövüş talimlerine dansı, enstrümanları ve ritimleri dâhil ederler. Capoeira yapmak için söylenen şarkılar da aslında kölelerin hikâyelerini anlatır. Kölelerin çektiği eziyet ve efendilerinden kurtulma arzusu şarkı sözlerine yansır.
Brezilya’da kölelik kaldırıldıktan sonra da capoeira kültürü devam eder. Ancak bu kültürü sürdürenler Brezilya toplumunun marjinal üyeleri olarak görülür. Capoeiristalar yani capoeira yapanların bir kısmı çeşitli suçlara karışır ve polis tarafından toplu olarak yoğun baskı altına alınır. Bir kanun kaçağının capoeira ile özdeşleştirilmesi o kadar yaygınlaşır ki bu kelime serseri, haydut ve hırsız kelimeleriyle eşanlamlı kullanılır. Öyle ki bu baskılar capoeiranın yasaklanmasına yol açacak yasal düzenlemelere bile yol açar. Baskılar nedeniyle Rio de Janeiro ve Recife gibi şehirlerde capoeira neredeyse görünürlüğünü tamamen kaybederken, Bahia bölgesinde çağdaş bir Afro-Brezilya dövüş sanatı formu olarak yeniden üretilir.
Capoeiradaki tüm hareketler, temel hareket olan "ginga"ya (yan yana, arkadan öne, yukarı ve aşağı) dayanmaktadır. İki oyuncu veya yarışmacı, diğerlerinin oluşturduğu ‘roda’ çember arasına girer. Diğer oyuncular da şarkı söyleyerek, alkışlayarak ve berimbau (capoeiranın ana enstrümanı), atabaque (davul) ve pandeiro (Brezilya tefi) çalarak oyuna katılır. Enstrümanlar ‘jogo’ yani oyunun kurallarını, hızını ve oynanacak oyun türünü belirlerler. Müzik ve hareket capoeirada âdeta el ele tutuşur.
Capoeiranın zihinsel duyarlılığı yanında insanın vücuduna olan farkındalığını artırmaya yardımcı olduğu biliniyor. Capoeiristalar hızlı refleksleri yardımıyla zarif ve etkili hareketlerle öne çıkan bir dövüş sanatı icra eder. Capoeira, dans, müzik ve dövüş sanatının birleştiren yapısı ve kıtaları birleştiren tarihi kökenleri nedeniyle 2014 yılında, UNESCO tarafından da somut olmayan kültürel miras olarak tanımlanır. Tarihi kökenleri ırkçı bir trajediyi yüklenmiş olsa da, günümüzde capoeira her kıtada rengi, etnik kökeni ve sosyal sınıfı fark etmeksizin tüm insanlar arasında bir etkileşim unsuru. Capoeira bir kültür, tarih, müzik ve danstır. Hem de eşsiz bir Brezilya sanatı formunda…