Kumlar altından doğan güneş: Hive

Hive, Özbekistan'da Harezm vilayetinde bir kenttir. Ceyhun Irmağının batısında yer alır.
Hive, Özbekistan'da Harezm vilayetinde bir kenttir. Ceyhun Irmağının batısında yer alır.

Orta Asya’nın parlayan yıldızı Özbekistan’ın meşhur rotaları deyinceilk akla gelen şehirler; Buhara, Semerkant ve Taşkent’tir. Ancak bu üçşehirden daha ötesi de var. Bu 'öte'nin adı: kumlar altında ışıldayan Hive.Özbek diyarının efsane şehri...

Zamanın sanki 200 yıl öncede donup kaldığı Hive, ülkenin batı şeridinde, Harezm bölgesinde, Amuderya (Ceyhun) kıyısında kurulmuş bir şehir. Türkmenistan sınırına yakın. Ulaşmak biraz meşakkatli ama kesinlikle bu yorgunluğa değer. 1995 yılında kuruluşunun 2500’üncü yılını kutlayan Hive, ardında çok uzun asırlar, devletler, savaşlar, imparatorluklar, sultanlar ve kuşatmalar bırakarak bugüne gelmiş. Büyük bir mirasın ortasında duruyor. Seyyahların kıymetini bildikleri bir masal burası.

Kentin adı ilk kez 10. yy.'da yaşamış iki Arap gezginin seyahatnamelerinde geçmekle birlikte, arkeolojik bulgular, tarihinin 6. yüzyıla kadar indiğini gösteriyor..
Kentin adı ilk kez 10. yy.'da yaşamış iki Arap gezginin seyahatnamelerinde geçmekle birlikte, arkeolojik bulgular, tarihinin 6. yüzyıla kadar indiğini gösteriyor..

Harzemşah Devleti döneminde kurulan şehir, boydan boya toprak rengine boyanmış sulietiyle göz alıcı bir görünüme sahip. Nüfus seyrek, sokaklar tenha. Çok çarpıcı bir mimariye sahip. Kızıl bir yağmura yakalanmış sokaklarında zamanın içinden geçer gibi yürüyorsunuz. Her tarafta ayrı bir hikâye. Şehrin 1990 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası Listesi"ne dahil edilerek koruma altına alınmasının sahici bir anlamı var. Gerçek bir kültür mirasıyla karşı karşıyayız.

Hive, tarihi İpek Yolu üzerinde önemli bir geçiş noktası olması sebebiyle tarih boyunca önemini koruyan bir şehir olmuş, Cengiz Han’a direnen Harzemşah Devleti’nin de uzun yıllar başkentliğini yapmış.

Hive’nin dar sokaklarında, sırlı yapılarında ve labirent geçitlerinde dolaşırken aklınızda hep bunlar olacak. Şehrin iki sembolü var, ilki; 55 metre uzunluğundaki "İslam Hoca Minaresi", diğer sembol ise, Kalta-minor (Kısa Minare). Yapımı sırasında bölgenin en yüksek minaresi olacak şekilde planlanan bu minare, bir kısmı efsanelere dayanan çeşitli gerekçelerle yarım kalmış. Ancak 26 metrelik bugünkü haliyle bile çok etkileyici. İki minarenin de mozaik çini süslemeleri göz alıcı. Hive’nin bu iki sembol haricinde görmeden dönmenin ayıp olduğu beşlisi ise şu şekilde; "Taş Kavli Sarayı", "Dişa Kala", "Ragbanlı Camii", "Pehlivan Mahmut Türbesi" ve "Emir Han Medresesi".

17. yy'ın başlarında Hive Hanlığı'nın başkenti olmuştur.
17. yy'ın başlarında Hive Hanlığı'nın başkenti olmuştur.

Hive’nin görülmeye değer güzellikteki "Eski Şehir"i, 2200 metre uzunluktaki kil-kerpiç surlardan müteşekkil bir sır duvarıyla örülüdür. İç Kale (Ichan Qala) olarak adlandırılan tarihi yapılarla örülü dört kapılı bu bölgeye adımınızı attığınız ilk anda kelimenin tam anlamıyla büyüleniyorsunuz. Medreseler, camiler, minareler ve saraylar boyunca binlerce yıllık bir tarihi adımlamanın muhteşem güzelliği ve Hive.

Hive’ye Neden Gidilir?

  1. Orta Asya’da konuşulan en anlaşılır Türkçeyi duymak için.
  2. Hiva Suzani Merkezi’nde alışveriş yapmak için.
  3. Turkuvaz, mavi ve beyaz çini mozaiklerin ihtişamı için.
  4. Ayaz Kale, Toprak Kale ve Kızıl Kum çölünü görmek için.
  5. Geleneklerine bağlı bir hayat süren Harzemşah torunlarıyla tanışmak için.
  6. Kızıla kesmiş, kum rengi sokaklarında kaybolmak için.
  7. Ve bir günbatımında Köhne Ark’ta, Hive emirinin şehrini seyrettiği meşhur terastan Hive’ye bakmak için…