Marakeş’in kalbinde masmavi bir rüya: Majorelle Bahçeleri

Marakeş’desiniz... Şehrin o coşkulu atmosferinde baharat kokularının arasında, rengârenk tezgahlara bakarak sokakları, çarşıları gezdiniz. Yorgunluğumu alsın diyerek bir nane çayı da içtiniz ama yürümekten perişan ayaklarınız hâlâ kendine gelemedi. Soluklanacak bir vahaya ihtiyacınız var, nefes alacak, bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirecek bir alana. Hemen şurada tam da şehir merkezinde, o karmaşanın içinde masmavi bir rüya sizi bekliyor: Majorelle Bahçeleri.
Dünyadan Majorelle bahçelerine
Bahçeye girdiğimde beni şaşırtan şey, bir tarafta minik bir bambu ormanı varken, bir diğer tarafta kaktüslerin -ki onlarca çeşit-, bir tarafta nilüferler varken, bir diğer tarafta agavelerin olmasıydı. Yaseminler, nilüferler, begonviller, palmiye ağaçları, muz ağaçları, Hindistan cevizleri yüzlerce çiçek, egzotik bitki ve ağaç bunca karışıklığa rağmen uyum içinde birlikte yaşıyorlar.

40 Yıllık tutku

Tasarımcısının adıyla anılan Majorelle Bahçeleri, önce mimarlık okuyan sonra da kendisini resim sanatına adayan Jacques Majorelle’in 40 yıllık tutkusu... 1910 yılında Mısır’a yaptığı gezi ile hayatı değişen, İslam kültürüne olan hayranlığı sebebi ile 4 yıl Mısır’da yaşayan Majorelle, sonrasında Fas’a yerleşmiş. Önceleri Kazablanka’da kalan Majorelle, Marakeş’in renklerine ve ışığına aşık olup Marakeş’te sürdürmüş hayatını.
İlk kez 1923’te aldığı arazinin sınırlarını genişleterek onu 10 dönümlük bir bahçeye, hayallerinin bahçesine çevirmiş. Amatör bir botanik bilimci olarak 40 yıl boyunca dünyanın pek çok ülkesinden getirttiği, topladığı bitki türleri ile bahçesini gün be gün zenginleştirmiş. Önceleri bahçede bir ev yaptırmışken, sonrasında ona atölye olarak kullandığı iki katlı bir binayı ilave etmiş. Bu atölye de balkon ve pergolasındaki motiflerle, o zarif edasıyla bir dantel gibi duruyor bahçenin içerisinde...
Majorelle mavisi

Bahçeyi gezerken beni en çok etkileyen şey kontras ve renklerin gücü oldu. Mavinin yoğunluğu, sarı tonunun doygunluğu zemindeki Marakeş kırmızısı ile birleştiğinde, yeşilin bin bir tonu daha da yeşil geliyor insana. Kendisi de bu renkler için "Ağaçların yapraklarının yeşilini güçlendirip, onlara adeta şarkı söyletiyor" dermiş. Aslında Majorelle 1937 yılında renklendirmeye başlamış mekânları. Kendi atölyesinden başlayarak kapılar, pergolalar, hatta saksılar bile renklenmiş. Aslında renklerle tekrar hayat bulmuş bahçe, diyebilirim. Yoğun olarak kullanılan kobalt mavisi mimariye öyle bir hava katmış ki sonrasında Majorelle Mavisi olarak anılır olmuş.
1947’de bahçesini halka açan Majorelle, bahçe bakım masraflarının artması ile birlikte 1956 yılında bahçenin bir bölümünü de elden çıkarmak zorunda kalmış.
Yaşadığı birkaç kazadan sonra da bahçenin ve evin tamamını satmak durumunda kalmış...

Majorelle bahçelerinin yeni sahibi
Bir süre ziyaret için açık kalan bahçe ile ilgili 1980 yılı başlarında satılıp yıkılacağı söylentisi yayılmış. 1966 yılında bahçeyi keşfeden ve düzenli ziyaret eden Yves Saint Lorent, bunun gerçekleşmemesi ve bahçenin olduğu gibi kalması için yoğun çaba harcamış. Başka hiçbir çaresi kalmayınca da bahçeyi satın almış...1980 yılında bahçeyi aldıktan sonra bitki sayısını arttırıp, binaları aslına uygun olarak restore ettirmiş.

Ve bahçe ilk ihtişamlı hâlini aratmayacak şekilde tekrar misafirleri için açılmış. Yves Saint Lorent bu bahçeden ve bu bahçedeki renklerden aldığı ilhamı hiçbir şeyden alamadığını dile getirmiş defalarca.
Buraya bağlılığını vasiyetiyle de belgeleyen Saint Lorent’in külleri evin bahçesine serpilmiş. Kendisini için yapılan bir anıt da yine bahçede bulunuyor.
Majorelle’e veda ederken

Günümüzde 2.5 dönümlük pek de büyük olmayan bu bahçe, her bir köşesinden yayılan kokuları, kuş cıvıltıları, coşkulu renkleri ile Marakeş’in en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Bahçeyi ziyaret ettiğinizde yüzlerce bitki türünü, balıklar ve kaplumbağalar ile dolu havuzu, müzeye çevrilmiş kobalt mavisi muazzam güzellikteki evi görmeniz mümkün. Kütüphaneyi inceleyebilir, Berberi Müzesini gezebilir, İslam Sanatları Müzesine bakabilirsiniz. Kafesinde bir dondurma yedikten sonra, o huzur ve dinginlikle kendinizi tekrar Marakeş sokaklarının keşmekeşine atabilirsiniz...
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.
