Marsilya’nın kapısında kim bekliyor? Saint Charles’tan limana yolculuk

Marsilya.
Marsilya.

Şehrin kapılarını tutanlar ya şehrin sahibidir ya da sahibinin temsilcisidir. Bazı istisnalar dışında günümüzde artık krallıklara pek rastlanmadığı için sadece sur kapılarından girip muhafızların sorgusuna tutulacağınız pek az şehir vardır. Fakat bu durum kapı-şehir-sahip mantığını değiştirmez. Kapı, Marsilya’daki Saint Charles Garı’dır. Tahmin edeceğiniz üzere bütün trenler orada durur, oradan kalkar. Batı Avrupa’nın genel mantığına uygun şekilde otobüslerin de Marsilya’daki ilk ve son durağı bu gardır. Marsilya Provence Havaalanı da istisna değil. Havaalanına indiğinizde ayak bastığınız toprak Marsilya değil Marignane olacaktır —maalesef pek az kişi bu ismi aklında tutabilecek. Havaalanından otobüs ya da trene binip Saint Charles’a gelmek zorundasınız.

Gemi ya da tekneyle ulaşımı es geçtiğimizi sanmayın; Latincede, Fransızcada ve benzer Avrupa dillerinde “liman” anlamındaki port kelimesi zaten “kapı” manasını taşıdığı için bizim metaforumuza uymak zorunda değil.

Saint Charles Garı’nda üç vasıtadan herhangi birinden inip meşhur merdivenlerin başına geldiğinizde sizi Marsilyalı karşılar.

Kimdir bu Marsilyalı?

Rivayete göre şehir milattan önce 600’lerde kurulmuş. Üstelik ilk meskunları da bizim Foçalılarmış. Roma daha Roma olmadan Romalı olmaya göz kırpmış Marsilyalı. O liman hâlâ öyle bir göz kamaştırıyor ki bugüne kadar aralıksız yaşayan en eski Avrupa kenti unvanını Marsilya’ya kazandırıyor. Güzide konumu Romalıların da iştahını kabartmış ama, önce Marsilyalıyla Romalı müttefik olup Kartaca’ya karşı savaşmış. Sonra Yüce Sezar orayı Roma toprağı yapmış. Ancak Marsilyalı asla Romalı olmamış, en fazla Galyalı olarak anılmış.

Akdeniz insanlarını iyi tanıyan gurmeler çok iyi bilir, Akdenizli asla kayıt altına girmez. Doğduğu toprağa çok bağlıdır. Kimliği o topraktan ibarettir. Yandaki şehir bile ona yabancıdır. Sahil boyunca gezerken bugün bile 10 kilometrede bir farklı bayrak görmenizin sebebi de bu olacaktır.

: Rivayete göre Marsilya milattan önce 600’lerde kurulmuş ve ilk meskunları da bizim Foçalılarmış.
: Rivayete göre Marsilya milattan önce 600’lerde kurulmuş ve ilk meskunları da bizim Foçalılarmış.

Tarih dersinde olmadığımız için aradaki 2 bin yıllık dönemi atlıyoruz ve en ünlü döneme geliyoruz. Devrimden hemen sonra bestelenen Fransız Milli Marşı: MARSİLYALI. Saray Versailles’da infaz merkezi de Bastille’de olduğu için Fransız Devrimi’nin merkezini Paris sayabiliriz. Ancak marşa ilham olan Marsilyalı gönüllülerdir. Her Fransız, seremonide Marsilyalı olduğunu ilan eder. Marsilyalı Fransızın ta kendisidir.

Saint Charles Garı’nda yaklaşık 20 euroya günlük bir bölgesel tren bileti alıp başta En-Vau olmak üzere emsalsiz koylara gidebilirsiniz. Prado Plajı’nda güneşin ve Akdeniz’in keyfini sürmek isteyebilirsiniz. Ya da biraz denize açılıp Frioul Adalarındaki If Şatosundan kendinizi rüzgâra bırakabilirsiniz. Google’a Marsilya yazdığınızda hemen karşınıza çıkan ve genelde Marsilyalı olmayanlar tarafından yazılan bu standart ve samimiyetsiz önerileri uzatmayacağız elbette.

Biz garın merdivenlerinden karşılaşacağımız Marsilyalıya odaklanalım. Gar şehrin tepesinde olduğu için merdivenlerin başından ta o limana kadar uzanan yokuş belirecek. (Şehrin ikinci kapısına giden en kısa yol.) O merdivenlerin başında biraz nefeslenin. Marsilyalı sizi bulacak. Bazılarının tehlikeli tekliflerinden imtina edin. Ama onu ve dostlarını limana inen o yokuş ve yokuştan açılan ara sokaklar boyunca takip edin. İşte tam bu mıntıkada, bizim Foçalılar, Romalılar ve Devrimciler üzerinden kesik kesik anlattığımız tarih; zamanı aşacak ve Levant kıyılarından Cadiz Körfezi’ne kadar Akdeniz’in neredeyse tüm yemekleri, içecekleri, müzikleri, sesleri, renkleri, huzuru, tekinsizliği, aleladeliği, sürprizleri, alfabeleri, dilleri, her şey yan yana ama farklı sahnelerde gündüz veya gece kısıtlamasına takılmadan gösterilecek.

: Saint Charles Garı’nda üç vasıtadan herhangi birinden inip meşhur merdivenlerin başına geldiğinizde sizi Marsilyalı karşılar.
: Saint Charles Garı’nda üç vasıtadan herhangi birinden inip meşhur merdivenlerin başına geldiğinizde sizi Marsilyalı karşılar.

Liman ve gardan hangisinin ön hangisinin arka kapı olduğu tartışmasına burada girmeyeceğiz. Fakat şehir bu iki kapı arasından ibaret. Marsilyalı da zaten burada yaşayana denir.

* Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.