M.Ö 6000'lerden günümüze: Dokumanın tarihi

Dokuma, atkı ve çözgü ipliklerinin dikey açı yapacak şekilde, birbirinin altından, üstünden geçirilmesiyle ortaya çıkan düz yüzeyli üründür.
Dokuma, atkı ve çözgü ipliklerinin dikey açı yapacak şekilde, birbirinin altından, üstünden geçirilmesiyle ortaya çıkan düz yüzeyli üründür.

Dokumak denildiğinde ilk akla gelen kumaş yapmaktır. Biraz da ciddi bir tanım yapacakolursak; "Dokuma; eğirme veya başkayollarla iplik hâline sokulabilir her cinshammaddeden imal edilmiş olan, dokunan,örülen veya bu sistemlerin dışında sadeceelyafı birbirine değişik metotlarla tutturarakbir bütün meydana getirme yoluyla eldeedilmiş bez, kumaş, triko, döşemelik, halı,kilim, cicim, zili, sumak, battaniye, keçevb.dir."

Dokuma tezgâhlarında çözgü denilen yan yana duran ipliklerin gücü nire denilen araçlarla bir kısmının yukarı kaldırılması, diğer kısmının aşağı çekilmesi suretiyle açılan aralıktan ki bu aralığa ağızlık denir, mekik yardımıyla atkı denilen iplikle yapılır.
Dokuma tezgâhlarında çözgü denilen yan yana duran ipliklerin gücü nire denilen araçlarla bir kısmının yukarı kaldırılması, diğer kısmının aşağı çekilmesi suretiyle açılan aralıktan ki bu aralığa ağızlık denir, mekik yardımıyla atkı denilen iplikle yapılır.

Dokumak, insanoğlu için ilk çağlardan beri son derece önemli olan örtünmenin gerçekleşmesi için ilk adım. Bunun için olsa gerek ki dokumanın, dokumacılığın tarihi epey geriye gider. Tam olarak bilinmemekle birlikte ilk dokunmuş kumaşın M.Ö. 6000’lerde Mısırlılar tarafından yapıldığı kabul edilmektedir.

İlk dokuma tezgâhının ise M.Ö.4000’li yıllarda yapıldığı düşünülmektedir.

Bu basit düzenekte ilk başta ince uzun lifli bitkileri, yün ve pamuk kullanılmış, daha sonraları Çin bu listeye ipeği de eklemiştir. Renklerin gelmesi de yine eski dönemlere dayanmaktadır. Bulgular bize, Roma’da boyanmış kumaş örnekleri (M.Ö. 2.yy.), Tang Hanedanlığı döneminde bağlamalı boyama yöntemiyle ipekler ve 4.yy.’da Hindistan’da dokunmuş basma örneklerinin olduğunu gösterir.

Dokuma araçlarına geldiğimizde antik devirde üç çeşit dokuma tezgâhı kullanıldığını görürüz. Bunlardan ilki olan yatay yer tezgâhlarıyla ilgili ilk bilgilere M.Ö. 2000 yıllarına ait seramiklerin üzerindeki resimlerden ulaşıyoruz. Thebes’de bulunan, Mebeskstre’nin mezarındaki bu resimde yatay yer tezgâhı ve ipliklerin eğrilmesiyle ilgili sahneler, bugün Metropolitan Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Alt ve üst kirişlere sahip dikey dokuma tezgâhları ile ilgili ilk bilgilere de M.Ö. 1500-1400 yıllarına ait mezarlardaki duvar resimlerinde rastlıyoruz. Bu dokuma tezgâhının bir benzeri daha sonraları Roma döneminde kullanılmıştır.

İlk dokunmuş kumaşın M.Ö. 6000’lerde Mısırlılar tarafından yapıldığı kabul edilmektedir
İlk dokunmuş kumaşın M.Ö. 6000’lerde Mısırlılar tarafından yapıldığı kabul edilmektedir

Bu dönemde Anadolu’da ve Roma‘da kullanılan ağırlıklı dokuma tezgâhlarından sonra M.S. 1. yüzyılda alt ve üst kirişlere sahip dikey dokuma tezgâhlarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu tezgâhın karşımıza çıktığı yer ise Roma’da bulunan Nerva Forumu’ndaki frizde yer alan kabartmalardır.

Uçları ağırlıklı dikey dokuma tezgahlarının varlığını ise Eski Yunan vazolarına çizilmiş resimlerden öğreniyoruz.

Bu vazolardan ilki, M.Ö. 600 yıllarına ait olan Erken Korinth Aryballos’udur. Üzerine ağırlıklı dokuma tezgâhının resmedildiği ikinci vazo ise Metropolitan Müzesi’nde bulunan M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına ait olan, Attika’da yapılmış bir Lekythos’tur.

Bu vazoyu resmeden Amasis Ressamı’nın M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında resmettiği dört vazoda da ağırlıklı dokuma tezgâhına rastlarız.

Bu vazolardaki tezgâhlar bize, o zamanki dokumacılığın günümüz dokumacılığının tersine yukarıdan aşağıya olduğunu gösterir. Roma’nın dışında ise Tunç Çağı’nda Anadolu’da ve Ege Adaları’nda, Demir Çağı’nda İsrail ve Lübnan’da yer alan antik yerleşmelerde bu tezgâhların ağırlıklarına rastlandığını biliyoruz. Doğunun dokumacılıkta ki üstünlüğü, Çin’in karmaşık desenli kumaşlar dokuyabilmesi ve tek ipek üreticisi olması dolayısıyla binlerce yıl sürmüş, ama sistemsel açıdan tezgâhlarda büyük bir gelişim gösterilememiştir. Avrupa’nın üstünlüğü ise 18. yüzyıla gelindiğinde başlamış oldu.

1733 yılında İngiliz John Kay, Sanayi Devrimi’ni başlattığı söylenilen uçan mekiği bularak dokuma işlemini kolaylaştırıp, üretimi arttırmıştır.

Doğunun dokumacılıkta ki üstünlüğü, Çin’in karmaşık desenli kumaşlar dokuyabilmesi ve tek ipek üreticisi olması dolayısıyla binlerce yıl sürmüştür.
Doğunun dokumacılıkta ki üstünlüğü, Çin’in karmaşık desenli kumaşlar dokuyabilmesi ve tek ipek üreticisi olması dolayısıyla binlerce yıl sürmüştür.

1769’da Richard Arkwright ise Vargel Tezgâhı’nı geliştirmiştir. 1779’a gelindiğinde Samuel Crompton, aynı anda bin tane ipliği eğiren çıkrık makinesini icat etmiştir. 1785’e gelindiğinde ise İngiliz Edmund Cartwrighti ticari kullanıma uygun ilk mekanik dokuma tezgâhını icat etti ve patentini aldı. Avrupa’da gelişmeler devamlı olarak sürdürüldü. 1822’de İngiliz Richard Roberts o zamana kadarki tüm gelişmelerden yararlanarak bir dokuma makinesi icat etmiş ve bu makineden çok sayıda üretilmiştir. Dokumacılık tarihi için son derece önemli olan otomatik bobin değiştirme sistemi, John Howard Northrop tarafından İngiltere’de yapımına başlanmış fakat 1894’de Amerika’da tamamlanmış bir icattır. Sayısız gelişmelerden sonra 1914’de atkı atma ile ilgili yeni düşünceler ortaya çıkmış fakat gerçekleştirilmesi ve ticari önem kazanması 1980’lerde mümkün olabilmiştir.