Ohri büyüsü

Kuzey Makedonya, Ohri.
Kuzey Makedonya, Ohri.

Ahmet Haşim’e göre “Geceleyin tunç kapılarından girerken bizi büyüleyen şehir, gündüzleyin alalede görünebilir.” Bu sebepten mümkünse güneşin hükmü altında hatta sabahın ilk ışıklarıyla girmeyi tercih ederim bir şehre. Bu kez Ohri’ye gecenin ilerleyen bir saatinde fakat onun hakkında düzülen övgülerle girmiştim.

İnsandaki sevme korkusu kaybetme ihtimalinden gelir. Bir şeyi ne kadar çok severseniz korkularınız da artar.
İnsandaki sevme korkusu kaybetme ihtimalinden gelir. Bir şeyi ne kadar çok severseniz korkularınız da artar.
Gölden gözümü kaldırıp da bir yamaca konmuş iri kuş kanadı havası taşıyan şehre baktığımda Safranbolu’nun bir parçasının uçup buraya konduğunu sanmıştım.
Gölden gözümü kaldırıp da bir yamaca konmuş iri kuş kanadı havası taşıyan şehre baktığımda Safranbolu’nun bir parçasının uçup buraya konduğunu sanmıştım.

İnsandaki sevme korkusu, kaybetme ihtimalinden gelir. Bir şeyi ne kadar çok severseniz korkularınız da artar. Gecenin yorgunluğu zamanın da geçişiyle birlikte tükenince uyandığınız odadan gördüğünüz ilk şey önemlidir. Ben Ohri’ye sabahın tazeliğinde baktığımda zümrüt bir gölün iri bir balık gibi dalgalanmasına şahit olmuştum. Çünkü Ohri’yi yaratan nihayetinde göldür. Buna bir de dağ duygusu eklediğinizde sekiz yüz rakıma ulaşan bir şehrin güzelliği, tazeliğini hep koruma ayrıcalığına kavuşur.

Gölden gözümü kaldırıp da bir yamaca konmuş iri kuş kanadı havası taşıyan şehre baktığımda Safranbolu’nun bir parçasının uçup buraya konduğunu sanmıştım. Roma’nın efsanevi Via Egnatia üzerine kurulan Ohri veya Ohrid her zaman Slav Hıristiyanlığına merkezlik etmiş. Zaten etrafa yayılan kilise yoğunluğu bu çaptaki bir yerleşim için hayli fazladır. 14. yüzyılda Osmanlı hâkimiyetiyle bir Türk şehri hüviyeti kazanmasında mimari dokunun büyük etkisi görülür. Tatlı tatlı abartmayı seven Evliya Çelebi’ye göre Çar Samuel Kalesi’nin uzunluğu dört bin adımı bulur. Dört yüz ahşap ev vardır ve bunların üç yüz hanesi Müslüman yüz altmış hanesi Hıristiyandır. On yedi cami ve mescitten övünçle söz açar Çelebi. Sancak merkezi hüviyeti taşıyan Ohri 1912’ye kadar Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır.

Ohri, Çarşı.
Ohri, Çarşı.
Ohri, Jovan Kaneo Kilisesi.
Ohri, Jovan Kaneo Kilisesi.
Ohri, Çar Samuel Kalesi.
Ohri, Çar Samuel Kalesi.

Çarşı bir şehri ayakta tutan ana gövdedir ve bugün de Türkçe sesler ve tabelalar arasında dolaşırsınız Ohri’yi. El sanatları, inci atölyeleri sükûnetin yüzünde ışır. Göl, ender balığıyla şehre ayrıca bir mide zevki kültürü katmakla kalmaz her mevsim gezip dolaşmanın, su denilen varlığın dindirici havasına kavuşmanın da imkânını verir. Henüz berrak ve bozulmamış Balkan havası, set set Ohri sokaklarında evlerle birlikte içinize dolar. Ben göl kıyısı boyunca insana sükûnet ve yaşama dinginliği telkin eden havada yaşamanın duruluğunu hissettim. Üsküp hatta Struga havası alttan bir duygu olarak aksa da Ohri kendi özgünlüğünü taşıyabilecek birikime sahip.

Kaleye kadar tırmanıp da evlerin insana telkin ettiği yamaç duygusuna gönül verdiğimde Ohri’nin artan popülerliğini de gördüm. İnsan böyle şehirlerin turizm yoluyla ayakta kalmasını dilerken kontrolsüz yığılmanın getireceği bozuluşları da düşünüyor. Ohri, yakınımızda, dünyada sakin ve büyülü tek bir gece olsun geçirmek isteyenler için göl huzuruyla bezenmiş, gecesi ve gündüzüyle özlenecek eşsiz duraklardan biri.