Ön Raffaeloculuk ve Shalott leydisi: John William Waterhouse

John William Waterhouse, Neo-klasik ve Ön-Raffaelocu akımlara uyan mitoloji ve edebiyattan uyarlanan kadın resimleri ile ünlüdür.
John William Waterhouse, Neo-klasik ve Ön-Raffaelocu akımlara uyan mitoloji ve edebiyattan uyarlanan kadın resimleri ile ünlüdür.

John William Waterhouse, 6 Nisan1849'da, İngiliz ressam bir çiftin ilk çocuğuolarak Roma’da dünyaya geldi. İlk yıllarınıebeveynlerinin sanat çevresi içindeİtalya'da geçirdi. 1854 yılında Londra’yadönen aile, Victoria ve Albert Müzesi’ninyakınında bulunan bir eve taşındı. Ailesininde teşvikiyle sık sık Londra’daki müze vesergileri ziyaret eden Waterhouse, gençlikyıllarını eskiz çalışmaları yaparak geçirdi.Bu sırada babasının atölyesinde asistanlık yaparak, heykel ve resimalanında yeteneklerini geliştirdi. Birkaç denemenin ardından, 1870 yılındaKraliyet Akademisi’ne (Royal Academy of Art) kabul edildi. LawrenceAlma-Tadema ve Frederic Leighton gibi ressamların tarihsel konularındanetkilenerek yarattığı eserleriyle sanat çevresinde kısa sürede ilgi çekti.

1880’lerde eserlerinin Kraliyet Akademisi, İngiliz Ressamlar Derneği (Society of British Artists) ve Dudley Galeri’de sergilenmesiyle popülerlik kazanmaya başladı.

  • Uyku ve Üvey Kardeşi Ölüm (Sleep and his Half-brother Death), 1874
  • Uyku ve Üvey Kardeşi Ölüm, Waterhouse'un Kraliyet Akademisi’de sergilenen ilk eseriydi. Sedirde uzanan iki figürden soldaki, Yunan mitolojisinde gece tanrıçası Nyks’in ikiz oğullarından Hypnos’u (uyku), sağdaki ise Thanatos’u (ölüm) temsil etmektedir. Waterhouse bu resmi her iki erkek kardeşini tüberküloz nedeniyle kaybettikten sonra resimlemeye başlamıştı.

Sanat yaşamı boyunca birçok başarı elde eden Waterhouse, maddi durumu iyi olan ender ressamlardan biriydi.

1885'te Kraliyet Akademisine Asil Üye ve 1895'te de Tam Üye olarak seçildi.

1901’de ressam Lawrence Alma-Tadema ve George Clausen’in de yer aldığı bir sosyal organizasyon olan Saint John’s Ahşap Sanatları Okulu’na (St. John’s Wood Art School) katılarak ders vermeye başladı.

Klasik mitoloji, tarih ve edebiyat konuları üzerine yaptığı 200'den fazla eseri bulunan Waterhouse, 10 Şubat 1917'de kanserden ölene kadar resim yapmaya devam etti.

  • Sihirli Çember (Magic Circle), 1886
  • Waterhouse 1883 yılında Ealing’de bulunan bir sanat okulu müdürünün kızı olan ressam Esther Kenworthy ile evlendi. Egzotik ve mistik konuları resmetme tutkusu da bu dönemde başladı. Resimde arka planda bulunan sarp kayalıklar gizemli bir atmosfer yaratırken, ön plandaki cadı figürü ritüeline kötü ruhların engel olmaması için elindeki sopasıyla yere çember çiziyor. Figürün sol eline bulunan hilal şeklinde bir orak, onu ay ve Hekate ile ilişkilendirmektedir. Cadının boynunda ise sonsuz yaşam, ölüm ve yeniden doğuşun simgesi ouroboros yer almaktadır.

Ön Raffaellocu kardeşlik

Viktorya Dönemi’nde Akademi’nin (Royal Academy of Arts) eğitim tarzından hayal kırıklığına uğrayan, benzer görüşlere sahip bir grup sanatçı -John Everett Millais, Dante Gabriel Rosetti ve William Holman Hunt- bir araya gelerek "Raffaello öncesi" anlamına gelen Ön Raffaelloculuk Kardeşliği’ni (Pre-Raphaelite Brotherhood) kurdu. Eserlerinde, William Shakespeare, Dante ve John Keats gibi edebi kaynaklardan ilham alan bu topluluk, aynı zamanda Orta Çağ’a özgü şövalyelik ve kahramanlık öykülerini de yücelttiler. Waterhouse Ön-Raffaellocular’ı takip ederek, onların şiirlerden ve mitolojilerden alınmış sahneleri betimleme geleneğini sürdürmüştür.

  • Shalott Leydisi (The Lady of Shalott), 1888
  • Viktorya Dönemi’nin ünlü şairlerinden Alfred Tennyson’un aynı isimli şiirinden esinlenerek ürettiği bu resim, Ön- Raffaellocu akımının en önemli eserlerinden biridir. Leydi Elaine, Camelot şehrine uzanan bir nehrin ortasında bulunan Shalott adasında mahkûm hayatı yaşamaktadır. Tek başına yaşadığı kulenin penceresinden bakarsa lanetleneceğini bildiği için, dış dünyaya ancak bir aynanın yansımasından bakmaktadır. Bir gün kulenin yakınlarından şarkı söyleyerek geçen Lancelot adındaki şövalyeye âşık olur. Aşkı yaşamak için lanetlenmeyi göze alan Elaine, ölümle sonlanacak yolculuğu için bulunduğu kaleyi terk ederek bir kayığa biner, kıyıya ulaşamadan son nefesini verir. Waterhouse’un bu eseri, trajik bir öyküyü anlatmanın yanı sıra doğanın yakından gözlemlenmesi üzerine önemli bir çalışmadır.

Ulysses ve Sirenler (Ulysses and the Sirens), 1891

Ulysses ve Sirenler (Ulysses and the Sirens), 1891
Ulysses ve Sirenler (Ulysses and the Sirens), 1891

Uçurumlarla ve kayalıklarla çevrili adalarda yaşayan Sirenler, yarı kadın yarı kuş -ya da balık- biçimindelerdi. Ovidius’a göre bu denizkızları, Persephone’nin Hades tarafından kaçırılmasına engel olmadıkları için tanrıça Demeter tarafından lanetlenmişlerdi. Zamanla karışıma ve değişime uğrayan sirenler büyülü şarkıları ile rotaları şaşırtan, güzellikleri ve cazibeleri ile kendilerine çektiği denizcileri öldüren yaratıklara dönüşmüşlerdir. Onların sesini bir tek Orpheus ezgileriyle bastırabilmiştir. Uzun deniz yolculuğu sırasında sirenlerle karşılaşacağını bilen İthaka kralı Odysseus, arkadaşlarının kulaklarına balmumu dökerek, kendisini de geminin direğine bağlayarak ölmekten kurtulabilmiştir.

Merhametsiz Güzel (La Belle Dame Sans Merci-The Beautiful Woman Without Mercy), 1893

Birçok Ön Raffaellocu gibi Waterhouse’da İngiliz şair John Keats’in şiirlerinden ilham almıştır.

Merhametsiz Güzellik, Keats’in 1819 yılında, bir 15. yüzyıl Fransız şiirinin başlığından esinlenerek yazdığı bir aşk hikâyesiydi.

  • Ophelia, 1894
  • Waterhouse, Shaekspeare’in romantik, coşkulu ve destansı satırlarını resimlerine en iyi yansıtan ressamlardan biridir. En ilgi duyduğu Shaekspeare kadını ise Hamlet’in Ophelia’sıydı. Ophelia’yı 1889 ile 1910 tarihleri arasında farklı kompozisyonlarla dört kez resimlemiştir. 1894 yılına ait versiyonunda ölümünden hemen önce bir gölün üzerine eğilen bir ağaç dalına otururken saçlarına çiçek koyan Ophelia’yı tasvir etmiştir. Aynı papatyalar Ophelia’nın ensesinden toplu, uzun saçlarını da süslemektedir.

Tristan ve Isolde, 1916

Aldıkları iksir sonucu birbirlerine âşık olan Tristan ve Iseult, Kral Mark ilişkiyi öğrenmesi nedeniyle ayrılmayı zorunda kalırlar. Waterhouse çiftin bir gemideyken altın kadehten iksiri içtikleri ve Kral Mark'a geri götürdükleri anlatıyı resimlemiştir.