Petra bugün neden hâlâ dünyanın en etkileyici antik şehirlerinden biri?

Petra.
Petra.

Bir hayal kurun: Güneşin ilk ışıkları, kızıl kayalara altın bir dokunuş bırakıyor. Dar bir geçitten ilerledikçe, karşınıza kayaların içine oyulmuş devasa bir yapı çıkıyor. Gözlerinize inanamıyorsunuz. İşte orası Petra; tarihin, doğanın ve insan emeğinin olağanüstü buluşma noktası. Ürdün’ün güneyinde yer alan bu antik kent, yıllardır gezginlerin hayallerini süsleyen mistik bir durak olmayı sürdürüyor.

Petra’ya açılan kapı niteliğindeki Wadi Musa kasabası, konaklama ve ihtiyaçlarınız için oldukça elverişli.
Petra’ya açılan kapı niteliğindeki Wadi Musa kasabası, konaklama ve ihtiyaçlarınız için oldukça elverişli.

Petra, Ürdün’ün başkenti Amman’a yaklaşık 235 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Şehre ulaşım oldukça kolay ve çeşitli seçenekler mevcut. Amman’dan Petra’ya sabahları hareket eden JETT otobüsleri, uygun fiyatlı ve konforlu bir alternatif sunarken; daha bağımsız gezginler için araç kiralama da popüler bir tercih. Ayrıca özel transfer araçları ile daha hızlı ve rahat bir yolculuk yapmak da mümkün. Ortalama yolculuk süresi 3-4 saat arasında değişiyor. Petra’ya açılan kapı niteliğindeki Wadi Musa kasabası, konaklama ve ihtiyaçlarınız için oldukça elverişli. Burası küçük, sevimli ve turistik altyapısı gelişmiş bir yerleşim.

Petra, yalnızca bir antik şehir değil; adeta bir açık hava müzesi. Üstelik bu müze, zamanın tüm katmanlarını içinde barındırıyor. Geziniz Siq adı verilen dar bir kanyonla başlıyor. Bu yaklaşık 1,2 kilometrelik yürüyüş boyunca gölgeler ve ışıklar arasında ilerlerken, kanyonun sonunda sizi karşılayan Hazine (Al-Khazneh), nefes kesici bir sürpriz sunuyor. 39 metre yüksekliğindeki bu yapı, antik ustaların doğayla kurduğu olağanüstü ilişkiyi gözler önüne seriyor. Ancak Petra yalnızca Hazine’den ibaret değil. Antik Roma dönemine ait tiyatro, devasa Kraliyet Mezarları, yüzlerce basamakla ulaşılan Manastır (Ad-Deir) ve zirvede yer alan Yüksek Kurban Yeri gibi birçok görkemli yapı, ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Tüm bu yapılar, kayaların içine oyulmuş, âdeta doğayla bütünleşmiş hâlde. Petra’da her bir yapı, Nabataeanların mühendislik ve estetik anlayışının birer şahidi gibi yükseliyor. Tabii Petra’da yapılacaklar sadece tarihi kalıntılarla sınırlı değil. Kayalıklar arasında gün batımını izlemek, yerel bedevilerle çay içmek, hatta deveyle gezmek gibi deneyimler gezinizin ruhunu zenginleştiriyor. Ayrıca Petra By Night adı verilen özel bir etkinlik sayesinde, Hazine’nin önünde binlerce mum ışığı altında geleneksel müzik dinleyebilir, yıldızların altında eşsiz bir atmosfer yaşayabilirsiniz.

Petra’da her bir yapı, Nabataeanların mühendislik ve estetik anlayışının birer şahidi gibi yükseliyor.
Petra’da her bir yapı, Nabataeanların mühendislik ve estetik anlayışının birer şahidi gibi yükseliyor.

Petra, antik Nabataean uygarlığının başkentiydi. M.Ö. 6. yüzyılda kurulan bu şehir, tütsü ve baharat yollarının kavşağında yer alıyor ve o dönemde Arap Yarımadası ile Akdeniz dünyası arasında bir köprü işlevi görüyordu. Şehrin en dikkat çekici özelliklerinden biri de gelişmiş su yönetimi sistemleri. Yağmur sularını toplayan sarnıçlar, kanallar ve rezervuarlar sayesinde, çöl ortasında sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturulmuştu. Bu da Petra’yı sadece mimari değil, mühendislik açısından da etkileyici bir merkez hâline getiriyor. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Petra, 2007 yılında ise “Dünyanın Yeni Yedi Harikası”ndan biri seçildi, yani sadece jeolojik yapısı ya da tarihî değeriyle değil, kültürel miras açısından da dünya için önemli bir hazine. Her yıl yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlayan Petra, geçmişin ayak izlerini bugünün kumları üzerine bırakmaya devam ediyor.

Petra sizi sadece büyülemez; içine alır, ruhunuza işler.
Petra sizi sadece büyülemez; içine alır, ruhunuza işler.

Petra’yı anlatmak ne kadar etkileyici olsa da orada olmak bambaşka bir deneyim. Kanyonlarda yankılanan adımlarınız, taşlara vuran güneş ışığı ve rüzgârın taşıdığı tarih kokusu… Tüm bu unsurlar birleşerek sizi farklı bir zamana, başka bir dünyaya taşıyor. Petra sizi sadece büyülemez; içine alır, ruhunuza işler. Her gezginin hayatında bir dönüm noktası olabilecek bu eşsiz yer, görülmekle kalmaz, hissedilir. Eğer bir gün rotanızı Ürdün’e çevirirseniz, Petra’ya uğramadan dönmeyin; çünkü bazı yerler sadece ziyaret edilmez, aynı zamanda yaşanır da. Petra ise işte tam olarak böyle bir yer.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.