Sabunun binlerce yıllık yolculuğu bugün temizlik kültürünü nasıl şekillendiriyor?

Temizlik denince aklımıza gelen ilk nesne olan sabun, aslında uzun yıllardır bizimle, yani insanlık tarihinin en eski ve en önemli buluşlarından biri. Fakat şunu söyleyelim ki sabunun hikâyesi, bir temizlik aracı olmaktan çok daha fazlasını içeriyor. Hijyen ve temizlik alanında devrim yaratan sabunun tarihi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Sabun benzeri maddelerin kullanımıysa MÖ 2800 yıllarında antik Babil’de başlamış. Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda bulunan tabletlerde, sabunun nasıl yapıldığına dair bilgiler de yer alıyor. Tabletlere göre bu dönemde sabun, yağ ve küllerin karıştırılmasıyla elde ediliyordu; ama ilk sabunlar, temizlikten çok yünün ve kumaşların işlenmesinde kullanılıyordu.

Antik Mısır’da MÖ 1500’lerde sabun, hijyen ve tıbbi amaçlarla kullanılıyordu. Bir nevi şifalı karışım olarak görülüyordu da diyebiliriz Ebers Tıp Papirüsü’nde sabun benzeri maddelerin yaraları temizlemek ve cilt hastalıklarını tedavi etmek için kullanıldığı belirtiliyor mesela. Mısırlılar sabunu hayvansal ve bitkisel yağları alkali maddelerle karıştırarak üretiyordu.
MÖ 7. yüzyıla, Roma İmparatorluğu’na gelelim… Bu dönemde, sabun kullanımı hamamlarda oldukça popülerdi. Roma’daki zenginler sabunlu köpükler içinde yıkanırken, halk hamamlara akın ediyordu. Dolayısıyla Roma’da sabunlanmak sadece temizlenmek değil, aynı zamanda sosyal bir etkinlikti. Romalılar Zeytinyağı ve alkali maddeler kullanarak, sabun üretiyorlardı. Ek olarak; sabunun Latince adı “sapo”, Roma mitolojisindeki Sapo Tepesi’nden gelir. Efsaneye göre, bu tepede kurban edilen hayvanların yağları, küllerle karışarak sabun benzeri bir madde oluşturuyordu.

Batı temizliği öğreniyor
Orta Çağ’da sabun üretimi Batı’da daha az yaygınken, Müslümanlar sabun yapımını geliştirmeye ve iyileştirmeye devam etti. Sabun, İslam dünyasında ticari bir ürün haline geldi ve Şam, Halep ve Bağdat gibi şehirlerde büyük sabunhaneler kuruldu. (Halep’te üretilen sabunlar, içeriğinin ve üretiminin doğallığı nedeniyle bugün bile tüm dünyada ünlüdür.) Müslümanlar, Sabun üretiminde zeytinyağı, defne yağı gibi doğal yağlar kullanarak, yumuşak ve kaliteli sabunlar üretti. 7. yüzyıl civarlarında sabun yapımını Müslümanlar, Avrupa’ya tanıttı. Bunun neticesinde İspanya ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerinde, özellikle Napoli bölgesinde sabun üretimi yaygınlaştı. Zeytinyağı bu dönemde sabun yapımında çok önemli bir bileşen haline geldi. Özellikle İtalyan sabunları, doğal içerikleri ve kaliteli üretim süreçleriyle öne çıkmaya başladı. Fakat yine de Orta Çağ Avrupası’nda hijyen standartları düşüktü ve sabun, genellikle zenginler tarafından kullanılıyordu.

15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’da sabun üretimi tekrar arttı. Bu dönemde sabun, özellikle Fransızlar ve İngilizler arasında daha popüler hale geldi. İngiltere’de sabun üreticileri, sabunun kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar yaptılar ve bu dönemde sabun üretimi yavaştan sanayileşmeye başladı. 17. ve 18. yüzyıla geldiğimizdeyse sabun üretimi büyük ölçüde ticari bir hale gelmişti. İngiltere’de Joseph Priestley ve Michel Faraday gibi bilim insanlarının katkılarıyla, sabunun kimyasal yapısı hakkında daha fazla bilgi edinilmeye başlandı. İlginçtir ki yine 18. yüzyılda İngiltere’de sabun üzerine konulan ağır vergiler, halkın hijyen standartlarını düşürdü ve hastalıkların yayılmasına neden oldu. Fransız kimyacı Nicolas Leblanc, sabun yapımında kullanılan sodyum karbonatı (soda) üretmek için geliştirdiği yöntem ise sabun üretimini daha ucuz ve yaygın hale getirdi. Dolayısıyla Avrupa’da sabun üretimi artarken, sabunlar daha yaygın hale geldi ve kişisel temizlikle ilişkilendirilmeye başlandı. Fransız sabunları, özellikle Marsilya sabunları, bu dönemde çok ünlüydü. Marsilya sabununun, genellikle zeytinyağı ve deniz tuzuyla yapılması, üreticilerinin kaliteye verdikleri önemi simgeliyordu.
Sabunlu sanayi devrimi


19. yüzyılda sabun üretimi büyük bir dönüşüm geçirdi. Sanayileşme, sabunun kitlesel üretimine ve daha düşük fiyatlara ulaşılmasına olanak sağladı. Bu dönemde, William Gossage gibi girişimciler sabun üretimi için büyük fabrikalar kurarak sabun üretiminde verimliliği artırdılar. Pembe sabun, Lifebuoy gibi markalar, sanayileşen sabun endüstrisinin ilk örneklerindendi. Sabun yapımında kullanılan alkali maddelerin (sodyum hidroksit veya potasyum hidroksit) daha temiz ve ekonomik bir şekilde üretilebilmesi sayesinde sabun, neredeyse tüm dünyada erişilebilir bir ürün haline geldi. Ayrıca sabunun sağlık üzerindeki faydaları da daha fazla anlaşılmaya başlandı. Sabun kullanımı, bakterilerden korunma ve kişisel hijyenin artırılması açısından önemli bir araç olarak kabul edildi.
20. yüzyılda sabun, sadece temizlik amacıyla değil, aynı zamanda kişisel bakım ürünlerinin önemli bir parçası olarak kabul edildi. Sabun üreticileri, sabunlara kokular ve renkler eklemeye başladı ve sabunlar genellikle daha lüks hale geldi. Dove ve Lux gibi markalar, sabun üretiminde yumuşaklaştırıcı ve nemlendirici özellikler eklemeye başladı. Antibakteriyel sabunlar ve katı sabunlar gibi çeşitler daha fazla tercih edilmeye başlandı. Sabunun kimyasal bileşenleri hakkında yapılan araştırmalar, cilt sağlığını iyileştiren ve bakterilere karşı koruyan yeni formüller ortaya çıkardı.


Günümüzde sabun, yalnızca temizlik amacıyla değil, aynı zamanda cilt bakımının önemli bir parçası olarak kullanılıyor. Organik sabunlar ve el yapımı sabunlar son yıllarda çok popüler hale geldi. Çevre dostu ve doğal içerikler arayışı, sabun üretiminde de kendini gösteriyor. Sabunların formülasyonlarında daha fazla bitkisel yağ, esansiyel yağlar ve nemlendirici bileşenler kullanılmaya başlandı. Ayrıca sabun yapımında kullanılan geleneksel teknikler, hâlâ bazı bölgelerde uygulanıyor. Binlerce yıl süren bir evrim geçirse ve her dönemde farklı kültürlerde çeşitli amaçlarla kullanılsa da sabunun temel bileşenleri olan yağlar ve alkali maddeler sabun yapımında var olmaya devam ediyor. Bugünse sabun, sadece temizlik ve kişisel bakım değil, aynı zamanda “kültürel ve endüstriyel bir miras” pekâlâ diyebiliriz.
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.