Sanatçının tek bir fikri vardır: Henri Matisse

Henri Matisse 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandır ve renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.
Henri Matisse 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandır ve renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.

Henri Émile Benoît Matisse, 31 Aralık 1869tarihinde bir tahıl tüccarının oğlu olarak Le Cateau-Cambrésis'de doğdu. Çocukluğunu kardeşleriylebirlikte babasının Bohain-en-Vermandois’dakitohum dükkânında geçiren Matisse, ailesininisteği üzerine hukuk okumaya karar verdi.1887'de hukuk öğrenimi görmek için Paris’e gitti.Bir yıl içinde yeterlilik sınavını kazanarak Saint-Quentin’de bir hukuk bürosunda stajyer çalışmayabaşladı.

Bohain’den Paris’e

Woman with a Hat, 1905: Matisse’in en sabırlı modeli olan karısı Bayan Matisse'in portresi 1905 Paris Sonbahar Salonu’nuna yapılan sert eleştirilerin hedefi olmuştu. Halkın ve tutucu sanat çevrelerinin tepkisini çeken resim, dönemin avangart sanatına ilgi duyan Gertrude ve Leo Stein tarafından satın alındı.
Woman with a Hat, 1905: Matisse’in en sabırlı modeli olan karısı Bayan Matisse'in portresi 1905 Paris Sonbahar Salonu’nuna yapılan sert eleştirilerin hedefi olmuştu. Halkın ve tutucu sanat çevrelerinin tepkisini çeken resim, dönemin avangart sanatına ilgi duyan Gertrude ve Leo Stein tarafından satın alındı.

1890’da geçirdiği bir apandisit ameliyatı sonrası Bohain’de ailesinin yanında geçirdiği iyileşme döneminde, annesinin ona sıkılmaması için getirdiği bir kutu boyayla resim yapmaya başlaması hayatının dönüm noktası olacaktı. Hukuk kariyerini yarıda bırakarak resim öğrenimi için önce Paris’te Julian Akademisi’nde (Académie Julian) William Bourgereau’nun atölyesine sonra Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux Arts) Gustave Moreau’nun atölyesine kabul edildi. Bu yıllarda İzlenimcilerden etkilenerek natürmort ve manzara resimleri yapan Matisse aynı zamanda renk konusunda araştırmalara ağırlık verdi.

Okula devam ederken model Caroline Joblau ile birlikteliğinden ilk çocuğu Marguerite dünyaya geldi.

Joblaud ile yaşadığı başarısız ilişkinin ardından 1898’de varlıklı bir ailenin kızı olan Amélie Parayre ile evlendi. Aynı yıl Camille Pissarro'nun tavsiyesi üzerine, J. M. W. Turner'ın resimlerini incelemek için önce Londra'ya ve daha sonra balayı için Korsika’ya gitti. Paris’e döndüğünde Akdeniz’in ışığı paletine parlaklık kazandırmaya başlamıştı.

  • The Painter’s Family, 1911
  • 1910 yılında Münih’te gerçekleşen İslam Eserleri Sergisi’ni gezen Matisse, mağribi sanatını incelemek için İspanya’ya gitti. İki ay sonra İspanya’dan evine döndüğünde The Painter’s Family (Ressamın Ailesi) resmini yapmaya başladı. Ufak desenli Fransız duvar kağıdının önünde Doğu kiliminin geometrik desenlerini titizlikle dengelediği resim için ailesinin tüm üyeleri poz verdi.

Akdeniz’in ışığı

Kuzey Avrupa’nın gri, soğuk renklerinden gelen Matisse, paleti için yeni renk arayışları içine girmeye başlamıştı. 1905 yılı yazını André Derain ile birlikte Akdeniz kıyısında bir balıkçı kasabası olan Collioure’da geçirmeye karar verdi. Paris’e döndüğünde André Derain, Maurice de Vlaminck ve Albert Marquet ile birlikte Paris Sonbahar Salonu’nda (Salon d'Automne) sansasyon yaratan bir sergiye katıldı. Resimlerde kullanılan renklerin parlak ve doğal olmaması nedeniyle sergi halkın büyük tepkisini çekti. Sanat eleştirmeni Louis Vauxcelles, Matisse ve arkadaşlarını renk seçimleri nedeniyle “Fauves” (Vahşiler) olarak adlandırdı.

On the Terrace, 1912-13: Matisse, Pierre Loti’nin Au Maroc kitabını okuduktan sonra 1912'den 1913'e kadar Fas'ta yedi ay geçirdi ve yaklaşık yirmi dört resim ve çok sayıda çizim üretti. Doğu sanatı ve estetiği, soyut dekoratif bir mekân anlayışı geliştirmesinde etkili olmuştu. Bu resimde Zorah isimli genç bir kadını model olarak kullanmıştı.
On the Terrace, 1912-13: Matisse, Pierre Loti’nin Au Maroc kitabını okuduktan sonra 1912'den 1913'e kadar Fas'ta yedi ay geçirdi ve yaklaşık yirmi dört resim ve çok sayıda çizim üretti. Doğu sanatı ve estetiği, soyut dekoratif bir mekân anlayışı geliştirmesinde etkili olmuştu. Bu resimde Zorah isimli genç bir kadını model olarak kullanmıştı.

"Dans" ve bu resmin tamamlayıcı olan “Müzik” adlı büyük boyutlu çalışmaları, saf renk kullanımı, belirgin dış çizgilerle sınırlanmış figürleri ve yaşama sevincini yansıtan temalarıyla baş yapıtları arasındadır. Matisse bu resimleri Rus iş adamı ve sanat koleksiyoncusu Sergei Shchukin için özel olarak tasarlamıştı. Shchukin, Matisse’in sanatının iyileştirici bir etkisi olduğunu düşünüyordu. 1911’de Matisse’i onun otuz yedi eserleriyle bir sanat tapınağına dönüştürdüğü Moskova’daki evine davet etti. Burada eski katedralleri ve müzeleri gezen Matisse, özellikle düz tasarımları, canlı renkleri ve kıvrımlı çizgileriyle Rus ikonalarından çok etkilenmişti.

"Ben kaygılı, perişan, aşırı çalışmaktan bitap düşmüş insanların resimlerime bakarak huzura kavuşmasını istiyorum."

  • The Dessert: Harmony in Red, 1908
  • 1906'dan sonra Fovist hareketin düşüşü Matisse'nin kariyerini etkilemedi. Akdeniz ışığını keşfetmek için yollara düşen Matisse, Fransız sömürgesi Cezayir’e giderek Biskra’yı ziyaret etti. Paris’e resimlerinde faydalanacağı çiniler, kilimler, kıyafetler ve bazı objelerle dönerek çalışmalarını sürdürdü. İslam sanatı oluşturacağı yeni eserleri için önemli bir referans olmuştu. Harmony in Red onun doğu sanatına ve dekoratif unsurlarına verdiği önemin bir sonucuydu.

Savaş yılları

1914 yılında I. Dünya Savaşı başladığında Matisse, askere alınmak istedi fakat o sıralar kırk beş yaşına geldiği için bu isteği geri çevrildi. 1917’den itibaren zamanının büyük bir bölümünü Nice’de çalışarak geçirdi. 1918’de Ateşkes imzalandıktan hemen sonra Ballet Russes’in direktörü Sergey Diaghilev ve besteci Igor Stravinski’nin Bülbül (Le Rossignol) Balesi’ için dekor ve kostüm tasarladı. 1920’li yıllar boyunca Doğu sanatının etkisinde Odalık konulu elli kadar resim üretti. Ancak bu teatral görüntüleri resimlemekten sıkılmaya başladığında her zaman olduğu gibi çareyi seyahat etmekte buldu.

1930’da Tahiti’ye doğru denize açıldı.

1890’dan 1903’e kadar son şahaserlerini bu adada üreten Paul Gauguin’le birlikte anılan Tahiti, Matisse’i de çok etkilemişti. Eşinin hastalanması üzerine eve dönmek zorunda kalan Matisse, Rus göçmeni Lydia Delectorskaya'yı Amélie’nin hemşiresi olarak işe aldı. Lydia zamanla Matisse’in modeli, sekreteri ve asistanı oldu. Bu ilişkiyi onaylamayan Amélie, Paris’e gitmek üzere Nice’den ayrılarak kırk yıllık evliliklerini sonlandırdı.

Son yıllar

The Dinner Table, 1896
The Dinner Table, 1896

Naziler 1940'dan 1944'e kadar Fransa'yı işgal ettiğinde, Matisse’in eserlerleri ‘dejenere sanat’ olarak değerlendirildi. Birçok eseri müzelerden çekilerek, rejime döviz sağlamak için açık artırmaya çıkarıldı. Tüm bu olumsuz gelişmelerin üstüne 1941’de Matisse’e bağırsak kanseri teşhisi kondu. Büyük bir ameliyatla tümörün alınmasından sonraki nekahet döneminden kızı Marquerite, Gestapo tarafından tutuklanarak Almanya'daki Ravensbrück toplama kampına gönderildi.

Marguerite, bir hava saldırısı sırasında durdurulan trenden kaçmayı başararak ormana saklandı. Kızı eve döndüğünde Matisse yatağa bağımlı hale gelmesine rağmen en iyi çalışmalarını üretmek için yoğun bir şekilde çalışmaya başladı. Sadece kağıt ve makas kullanarak yeni bir sanat formu geliştirdi. Bu çalışmalarını 1947 yılında Jazz isimli kitabında yayınladı. Aynı yıl Rosaire Şapel'i için tasarımlar yaptı. Şapel 1951’de hizmete açıldıktan kısa süre sonra sağlık problemleri artan Matisse 3 Kasım 1954'teki ölümünden bir gün öncesine kadar çalışmayı sürdürdü.