Sanki Karadeniz'de bir Akdeniz: Batum

Batum.
Batum.

Eğer bir tarihçiyseniz, coğrafyayı da iyi bilmeniz, harita kullanmanız gerekir. Karadeniz’in en doğu kıyısında, Türkiye sınırına sadece 15 kilometre uzaklıkta, Çoruh Nehri’nin denize karıştığı yerdeki Batum’u hep duyar, merak ederdim. Nihayet yakınlarda gördüm. Yurt dışına çoğunlukla uçak, nadiren otobüsle çıkmışımdır. Sarp Sınır Kapısı’ndan yürüyerek geçmek benim ayrı bir tecrübeydi. Yerli halkının Batumi dediği Batum bize öyle yakın bir şehirdir ki Rize-Artvin Havalimanı yapılana kadar, bizim Karadenizli vatandaşlar Hopa’dan, önce Batum Havalimanı’ndan İstanbul’a uçuyor, oradan diğer şehirlere gidip gelebiliyordu.

Günümüzde Gürcistan’ın en önemli iki liman şehrinden biri Batum’dur. Her mevsim yağışlı ve Kafkas Dağları yüzünden, soğuk kuzey rüzgârlarına kapalı olması, nemli ve sıcak iklimi sebebiyle topraklarında turunçgil ve astropikal bitkiler yetişir. İşte bu yüzden sahilinde gezerken gördüğüm palmiye, okaliptüs, bambu vb. ağaçlar bana ilk izlenim olarak Akdeniz iklimi çağrışımı yaptı.

Şehir Eski Çağda Pers İmparatorluğu sınırları içerisinde bir liman şehri olarak kuruldu. Sonra Pontuslular, M.Ö. 63’de ise Romalıların eline geçti. Romalılar burasını doğu seferleri için lojistik ikmal merkezi olarak kullandı. M.S. 6. yüzyılda bütün bölge ile birlikte Bizans’ın hakimiyetinden sonra 9. yüzyılda Batum Müslümanlar tarafından fethedildi. Ancak 10. yüzyılda Gürcistan Birleşik Krallığı’nın idaresine girdi ki en parlak dönemini Gürcü Kraliçesi Tamara zamanında yaşadı. 15. yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından alınan Batum bir ara elden çıktıysa da daha sonra tekrar fethedildi. Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümranlığında Trabzon Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak teşkilâtlandırıldı. Batum ve civarının Osmanlılar tarafından fethiyle başlayan İslamlaşma 18. yüzyılın sonlarına kadar devam etti.

9. yüzyılda Batum Müslümanlar tarafından fethedildi.
9. yüzyılda Batum Müslümanlar tarafından fethedildi.

1850’lerde Rusların yöre ile yakından ilgilenmesiyle, Kırım-Anadolu-Kafkasya ticaret hattının son iskelesi oldu. Sultan Abdülaziz’in Trabzon Valisi Emin Muhlis Paşa tarafından imar edilen Batum’da padişahın adına izafeten Aziziye Camii inşa edildi. Ancak Sovyetler dönemindeki baskılar ve ilgisizlik yüzünden tamamen yıkılıp ortadan kaldırıldı.

Osmanlı-Rus Harbi neticesi 1878 Berlin Antlaşması’yla Batum, serbest liman olarak Rusya’ya bırakıldı. 1883’te Batum-Tiflis-Bakü demiryolunun inşasıyla şehir büyük önem kazandı. 1900 yılında Bakü-Batum petrol boru hattının döşenmesiyle Rusya’nın Karadeniz’deki en önemli petrol iskelesi hâline gelerek, nüfusu 1926 yılında 45.000 iken 1970’te 101.000’e, 1989’da da 136.000’e ulaştı. Günümüz nüfusu ise 170 bin civarındadır.

3 Mart 1918’de Rusya Bolşevik hükümeti ile imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Artvin ve Ardahan ile birlikte Osmanlı Devleti’ne geri verilen Batum, Nisan 1918’de müstakil bir sancak merkezi hâline getirildi. Ancak 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti Batum’dan çekilmek zorunda kalınca şehir İngilizler tarafından işgal edildi (24 Aralık 1918). İngilizler iki yıl kadar kaldıkları Kafkasya bölgesinden Temmuz 1920’de çekildiklerinde Batum’u da boşalttı. Şehri Gürcistan hükümeti ele geçirdi. Bu durumu kabul etmeyen TBMM hükümeti bir askerî birlik göndererek şehri aldı ve Batum, Birinci Büyük Millet Meclisi’nde beş mebusla temsil edildi. Fakat 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması gereğince 28 Mart 1921’de Gürcistan’a bırakıldı.

Gürcistan’ın Sovyet Rusya tarafından işgalinden sonra ülke Sovyetler Birliği’ne katıldı. Bu tarihten sonra Batum, Gürcistan dahilinde kurulan Özerk Acara Cumhuriyeti’nin merkezi oldu. Soğuk bir coğrafyada kurulan SSCB’nin denizi ve havasından yararlanılan en sıcak şehri hâline geldi.

Hristiyan inanışın ağır bastığı ve çok sayıda kilisenin bulunduğu Batum’da 1902’de inşa edilen Meryem Ana Kilisesi günümüzde Ortodoksların kullandığı abidevi bir eserdir.
Hristiyan inanışın ağır bastığı ve çok sayıda kilisenin bulunduğu Batum’da 1902’de inşa edilen Meryem Ana Kilisesi günümüzde Ortodoksların kullandığı abidevi bir eserdir.
Avrupa Meydanı.
Avrupa Meydanı.

Günümüzde Batum şehir merkezindeki tarihi binaları, büyük limanı, sanayi tesisleri, eğitim ve kültür kuruluşları, gökdelenleri, turistik değeri ve stratejik konumu ile Kafkasya’nın en önemli şehridir. Önceleri bütün Gürcüler Sarp’tan Türkiye’nin şehirlerine ucuz alışveriş için gidip gelirken, günümüzde elektronik ürünlerin ucuzluğu gibi muhtelif sebeplerden Türkiye vatandaşları Batum’a akın etmektedir. İki ülke arasındaki anlaşma ile pasaport şartı olmadan sadece kimlikle Sarp sınır kapısından geçilebilmektedir. Türkiye’nin inşa ettiği modern sınır kapısıyla alttan arabalar geçerken; hemen üstünde yayalara hizmet veren gümrük binaları, free shoplar ve pasaport kontrolünden sonra kolaylık ve rahatlıkla ülke değiştirilebilmektedir. Gürcistan’a ilk girdiğinizde kendilerine has ve dünyanın başka bir yerinde kullanılmayan Gürcü alfabesi dikkatinizi çekecek. Şehirde her bütçeye hitap eden lüks oteller, restoranlar, çok geniş sahil şeridindeki park ve bahçeleri size sanki bir Akdeniz şehrinde dolaşıyormuş izlenimi verecek. Botanik bahçeleri ile Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Acara Devlet Müzesi kültür ve sanatseverlerin ziyaretini bekliyor.

Hristiyan inanışın ağır bastığı ve çok sayıda kilisenin bulunduğu Batum’da 1902’de inşa edilen Meryem Ana Kilisesi günümüzde Ortodoksların kullandığı abidevi bir eserdir.