Singapur bugün nasıl örnek bir akıllı şehir oldu? Dönüşümün detayları

Singapur görüntülerine bakıldığında bu ülkenin yalnızca gökdelenlerden oluştuğu düşünülür ve sıcak bakılmaz. Ancak, birçok insan transit uçuşlar aracılığıyla bu ülkeyi ziyaret etme fırsatı bulur. Bu küçük ülke, dünya için örnek teşkil edecek bir sistem geliştirmiş ve detaylı bir şekilde incelenmeyi hak ediyor.

Eski bir İngiliz sömürgesi olan Singapur, 1965’te Malezya’dan ayrılarak bağımsızlık adımlarını attığında hızlı bir şekilde geleceğe doğru emin adımlarla yol almaya başladı. Günümüzde Singapur, teknolojisi ve altyapısıyla zamanının çok ilerisinde bir konumda bulunuyor.
Kurulduğunda gecekondu bölgeleriyle dolu, nehirlerinde açık kanalizasyon bulunan ve sınırlı doğal kaynaklara sahip bir ülke olan Singapur, nasıl olup da 50 yıl içinde modern, temiz ve örnek alınacak bir ekonomik metropole dönüştü? Bu sorunun yanıtı, ülkenin ilk başbakanı Lee Kuan Yew’in uygulamalarında gizlidir. Yew, öncelikle ülkesinin eksikliklerini kabul ederek harekete geçti ve Ekonomik Kalkınma Kurulu ile Konut Geliştirme Kurulu’nu kurarak Singapur’un bugünkü başarısının temellerini attı. Bu kurulların faaliyetleri sonucunda, Singapur kişi başına düşen gelir açısından Avrupa'daki birçok ülkeden daha ileri bir duruma geldi; eğitim ve sağlık sistemleri Batı ile rekabet eder hale geldi ve yolsuzluk oranı neredeyse sıfıra yaklaştı.
Yeni bir devlet olarak uzun süre “sahnede kalamayacağı” düşünülen Singapur’un attığı adımlar, ekonomistler tarafından “benzersiz bir kalkınma süreci” olarak nitelendiriliyor. Dünyanın en zengin ülkeleri listesinde sürekli olarak üst sıralarda yer alan Singapur, bu başarıyı elde ederken halkını asla unutmadı. Ülke, insan kaynağının en değerli varlık olduğunun bilincinde ve 4 farklı resmi dilde konuşan, çoğunluğu Çinli, Malezyalı ve Tamil olan halkının, 20 dakikadan fazla trafikte kalmadığı bir sistemle ve muson yağmurlarında ayakkabılarını çıkartarak yalın ayak yürüyebilecekleri temiz sokaklarda yaşamasını sağlıyor.


İnsanı ve insanlığı düşünen yasaklar
“Yasaklar, delinmek için konulmuştur.” ifadesi birçok kültürde insanların zihnine yerleşmiş. Ancak, bu yasaklar eğer halkın huzurunu sağlamak amacıyla getirilmişse, durum farklı bir boyut kazanıyor.
“Yasaklar Ülkesi” olarak bilinen Singapur’un yasakları, dünyanın diğer bölgelerinde akıl almaz olarak değerlendirilebilir; fakat bu yasakların her biri titizlikle düşünülmüş ve her birinde “insan” ön planda tutulmuş. Ülkenin şeffaf, etkili ve güçlü kanun sistemi, Singapur’un gelişimine olağanüstü bir katkı sağlamış.
Sakız satışı

Singapur'un en bilinen yasaklarından biri, hiç şüphesiz sakız çiğneme yasağı. Ülkede sakız satışı yasaklanmış ve sakız ticareti büyük ölçüde engellenmiş. Sadece reçete ile temin edilebilen nikotin sakızları bu yasaktan muaf. “Küçük bir sakızın, dev bir ülkenin ne derdi olabilir ki?" diye düşünebilirsiniz. Ancak bu durumun arka planında, ülkenin önemli bir sorunu bulunmakta; 1988 yılında hizmete giren MRT trenleri, vandalların saldırılarına maruz kalmış. Sakızı bir silah olarak kullanan bu kişiler, tren kapılarının sensörlerini tıkayarak çeşitli arızalara sebep oldukları için bu soruna köklü bir çözüm getirilmiş: Sakızın yasaklanması!
Başka ilginç yasakları

Asansörlere idrar yapmanın yasak olduğu kanunlarla belirlenmiş. Asansörlerde bulunan “İdrar Algılama Sistemleri”, yasadışı bir hareket tespit edildiğinde, asansöre idrarını yapan kişiyi kilitleyecek şekilde tasarlanmış. Ayrıca, kamuya açık tuvaletlerde sifon çekmemek, yaya geçidi şeritlerinin üzerinden değil yanından geçmek, kötü bir kokuya sahip olan “durian” meyvesini toplu taşıma araçlarına sokmak, kamusal alanlarda veya özel konutlarda (perdeler açıkken) çıplak dolaşmak, kamuya açık yerlerde müzik aleti çalmak veya şarkı söylemek, komşuların kablosuz internetini kullanmak, yerlere tükürmek ve güvercinleri beslemek de yasaklanmış. Tüm bu eylemler, kanunlar gereği binlerce dolar ceza ile sonuçlanabilir. Her bir yasak, sistemin sorunsuz işlemesini sağlamak, çevreyi temiz tutmak ve insanların birbirine rahatsızlık vermeden yaşamasını temin etmek amacıyla oluşturulmuş. Bazı yasakların geçmişi de bulunmakta; örneğin, tükürme yasağı, tüberkülozun yayılmasını engellemek için getirilmiş.
Halk, bu yasaklara dikkat ettiği ve bu kuralların içinde doğup büyüdüğü için, bu kurallara sorgusuzca uymakta. Bu nedenle, Singapur sokakları gerçekten de “bal dök yala” ifadesini tam anlamıyla karşılamaktadır.
Halkın %90’ını ev sahibi
Singapur'da, 1960 öncesinde farklı etnik gruplar adanın belirli bölgelerinde ayrışmış bir şekilde yaşıyordu. Ancak, 1989 sonrasında Singapur hükümeti, kamu konutları için Etnik Entegrasyon Programı ile çok ırklılığı bilinçli bir biçimde yönetmeye başladı. Bu program, toplumsal uyumu sağlamak, farklı etnik grupların etkileşimini dengelemek ve kültürel empati oluşturmak amacı taşımaktaydı.
Programın işleyişi şu şekilde: Her mahallenin farklı etnik gruplar için belirli bir kotası var. Eğer bir etnik grup için bu kota dolmuşsa, ev sahibi olmak isteyen birey, devlet kontrolünde başka bir mahalleye yönlendirilmekte. Örneğin; bir Malezyalı ev almak istediği bölgede zaten fazla sayıda Malezyalı varsa, bu kişi kotası hâlâ mevcut olan farklı bir yere yerleştirilmekte. Bu uygulama, “Singapurlu” kimliğinin benimsenmesine ve etnik çatışmaların önlenmesine katkı sağlamış.

Eğitim sistemi ve yeşillik
2015 yılında OECD tarafından “Dünyanın En İyi Eğitim Sistemi” olarak seçilen Singapur'un eğitim sistemi, ülkenin en değerli kaynağının insan gücü olduğu anlayışıyla şekillendirilmiş. Singapur, “ezberci eğitim” yerine öğrencilerin problem çözme, iletişim ve dil becerileri geliştirmelerini amaçlamakta. Gelecek nesilleri hazırlamak için dersler, teknolojik oyuncaklarla desteklenerek gerçekleştirilmekte ve kodlama dersleri ilkokuldan itibaren zorunlu hale getirilmiş.

“Bahçeler içindeki şehir” olarak bilinen Singapur, gökdelen inşaatları sırasında yeşil alanları da göz ardı etmemiş. Ülkenin %47'si, doğal olarak oluşmamış, insan eliyle oluşturulmuş yeşilliklerle kaplı. Ekosistemi korumak amacıyla gökdelenler, dikey bahçelerle süslenmiş ve en küçük alanların bile yeşillendirilmesi sağlanmış.
Ayrıca, Singapur, kentsel hizmetleri, sağlık hizmetlerini, ulaşımı, yaşam alanlarını ve istihdamı geliştirmek için dijital yenilikleri etkin bir biçimde kullanarak dünyanın “En Akıllı Ülkesi” unvanını kazanmış.
Geleceği günümüzde yaşayan Singapur’un göz alıcı orkide bahçeleri, kendi ekosistemini oluşturan “Süper Ağaçlar” ve yapay bir şelaleye ev sahipliği yapan Gardens by the Bay, modern mimari eserler, ikonik Chinatown, Kampong Glam ve Little India bölgeleri gezildiğinde, bu şehirdeki akıllı özellikleri ve geleceğe taşıyan unsurları gözlemlemeyi ve düşünmeyi unutmayın!
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.