Sol kanatta bir vatan şairi: Emin Bülent Serdaroğlu

Emin Bülent Serdaroğlu.
Emin Bülent Serdaroğlu.

17 Ocak 1909. Şehir derbilerinin şahikalarından sayılan Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin başladığı gün. İlk kez Papazın Çayırı’nda (Union Club Sahası) karşı karşıya gelerek ezeli rekabetin fitilini ateşleyen iki efsane kulüp arasında oynanan bu tarihi maçı, 2-0’lık skorla Galatasaray kazanacaktı. Goller, takım kaptanı sol açık Emin Bülent Serdaroğlu’ndan gelmişti. Derbi tarihine geçerek, adını unutulmazlar arasına yazdıran vatan şairi bir kaptanın hikâyesi burada bitmeyecekti elbette. Çünkü aklı-kalbi edebiyatta, şiirde ve Türk ülkesinin akıbetindeydi. Soyadını aldığı dedesiyle, yani Kırım Savaşı başkumandanı Serdâr-ı Ekrem Ömer Paşa’yla başlayan bir kaderdi bu. Serdaroğlu’ydu, bunu hiç unutmadı.

  • “Öyle çelimi yerinde bir atlet yapılı koşucu
  • ve öyle çalımı yerinde sert bir oyuncu idi ki,
  • onun varlığı ile hepimiz öğünç duyuyorduk!
  • Birinde ‘yedi evliya kuvveti vardır’ dedikleri sözün mânâsını,
  • Emin’in maçlarda oyun oynar gibi değil,
  • fütûhat devrinde kaleye akın eder bir gazâ arslanı gibi
  • imanlı saldırışında görürdük.”
  • Ruşen Eşref Ünaydın

Emin Bülent, 1886 yılında Devlet-i Aliyye topraklarının incisi Halep’te, Halep Valisinin kızı Hayriye Hanım ile Miralay Ömer Muzaffer Bey’in ilk çocuğu olarak gözlerini dünyaya açmış ve bu itibarlı mensubiyeti, Çamlıca Altunîzâde İlkokulu'nda başlayacağı eğitim hayatını, önce Kandilli Şemsülmekâtip’e, ardından yaşantısını değiştirecek olan Galatasaray Sultanîsi’ne değin ulaştıracaktı. Dokuz yaşındayken kaybettiği annesinin acısını ömrü boyunca en derininde duymaya devam eden bir çocuk. Erken yaşlarda gönlünü kaptırdığı spora ve şiire hayatını adamasında bu acının anlamlı bir yeri vardı muhakkak. 1905’te Mekteb-i Sultani’den (Galatasaray Lisesi) mezun olmasının akabinde en yakın arkadaşı Ali Sami Bey’in (Yen) bir spor kulübü kurma fikrini destekleyerek liseden arkadaşlarıyla birlikte amacı ‘’Türk olmayan takımları yenmek’’ olan Galatasaray Spor Kulübü’nü (Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü) kurarak, bir efsaneyi başlatacaklardı. Artık hayatında yalnızca şiir, futbol ve Galatasaray vardı.

Kin şairi

Şairliği, nihayetinde 1910 yılında yazdığı Kin şiiriyle arşa ulaşır.
Şairliği, nihayetinde 1910 yılında yazdığı Kin şiiriyle arşa ulaşır.

Emin Bülent, henüz lise öğrencisiyken yazdığı şiirlerle tanınacak kadar yeteneklidir aslında. Ama şöhrete ulaşmak için değil, ruhundaki yangınlara serinlik aramak için çıkmıştır bu edebiyat seferine. 1909’da Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Refik Halit ve Mehmet Fuat Köprülü gibi önemli şahsiyetlerle birlikte Fecr-i Ati edebiyat topluluğunun kurucu üyeleri arasına yazılır adı. Galatasaray futbol takımının ilk Türk kaptanı ve sol açık hücum oyuncusudur aynı zamanda. Şair forvettir. Şiir ile futbol aynı bedende iki ateş gibi sarar ruhunu. Şairliği, nihayetinde 1910 yılında yazdığı Kin şiiriyle arşa ulaşır. Mezkûr şiir, Servet-i Fünûn dergisinin 1000. sayısında yayımlandığında büyük yankı uyandırarak, geniş bir alâkayla birlikte, Selânik’teki Genç Kalemler dergisinin yayın kurulunun takdir ve hediyelerine mazhar olacak kadar büyür. Meşrutiyet gençlerinin duasına dönüşerek yurt sathına yayılan Kin şiiri, Gazi Mustafa Kemal’in Çanakkale’de cephedeyken, bilhassa "Garbın cebîn-i zâlimi affetmedim seni / Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!" dizelerini defalarca yüksek sesle okuyarak güç-kuvvet bulduğu, kocaman bir ümit şarkısıdır artık. Bülent Emin bu şiiri, Türklerin yabancılarla oynadığı bir futbol maçında Rum seyircilerin rakip takım için tezahürat yaptığına şahit olduğu hüzünlü bir günün sonunda Gümüşsuyu’ndaki evindeyken, Victor Hugo’nun Les Orientales (Doğululuklar) kitabını karıştırırken rastladığı L’enfant adlı şiire bir cevap olarak yazmıştır aslında. Hugo’nun Mavi Gözlü Yunan Çocuğu ile dertleştiği Türkler buradan geçti / Her şey yıkık ve yas içinde dizeleriyle başlayan şiirine, Serdaroğlu, tarih sahnesindeki haklı bir varoluş mücadelesini harlayan Kin’iyle karşılık verecektir. Ömer Seyfettin’in Primo Türk Çocuğu, Selanik sokaklarında dolaşan kindar bakışlı Yunan askerlerine karşı yine Serdaroğlu’nun dizeleriyle gürül gürül konuşur; “Garbın cebîn-i zâlimi affetmedim seni / Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!"

Türk şiirinin kuyruklu yıldızı

İşler kötü gittiği zaman takım arkadaşlarının gözlerinin içine bakarak; “Neredesin ey Galatasaray, hepiniz öldünüz mü?” nidasıyla haykıran bir kaptan. O konuşunca tüm takımın kramponları ateşlenmiş gibi coşkuyla oynamaya başlarmış. Zaten Galatasaraylılık ruhu ilerleyen yıllarda varlığını/anlamını/ ilhamını/hizasını hep buradan alacaktır. 1905’te kurulan Galatasaray’da 1914 yılına kadar aynı aşkla forma giyen Serdaroğlu, 1912 yılında çıkan Balkan savaşına kendi atıyla gönüllü olarak katılmış, hemen ardından başlayan Cihan Harbi’nde ise yedek süvari subayı sıfatıyla Suriye ve Çanakkale cephelerinde çarpışmıştır. 1918’de Sait Paşa’nın kızı Melek Hanım’la evlenip; Hayriye Sâra adını verdiği kızını kucağına aldığında ruhu nihayet bir sekin bulacaktır. Cephelerde geçen zor zamanların ertesinde, zirvesine çıktığı iki tutkulu dağın, yani edebiyat ve futbolun dışında başka bir hayatın içine daldığı küskün yıllar başlayacaktır Serdaroğlu için. Çeşitli memuriyetlerde çalışarak hayatını idame ettirmeye çalışır ve hayatı boyunca siyasetten uzak durur. Galatasaray kalbinin en müstesna köşesinde ama çok uzaktadır artık. Yusuf Ziya Öniş, Eşref Şefik gibi ağır topların başını çektiği bir grubun Galatasaray’dan ayrılarak Güneş Spor Kulübü’nü kurmasıyla küskünlüğü perçinlenir.

Serdaroğlu, 1912 yılında çıkan Balkan savaşına kendi atıyla gönüllü olarak katılmış, hemen ardından başlayan Cihan Harbi’nde ise yedek süvari subayı sıfatıyla Suriye ve Çanakkale cephelerinde çarpışmıştır.
Serdaroğlu, 1912 yılında çıkan Balkan savaşına kendi atıyla gönüllü olarak katılmış, hemen ardından başlayan Cihan Harbi’nde ise yedek süvari subayı sıfatıyla Suriye ve Çanakkale cephelerinde çarpışmıştır.

Vatan şairi Emin Bülent, 56 yaşındayken 29 Kasım 1942 tarihinde karaciğer kanseri sebebiyle hayata gözlerini yumduğunda geriye en çok Galatasaray ve Kin şiiri kalır. Çamlıca Selâmi Efendi mezarlığına defnedilecektir. Ölürken dudaklarından dökülen son sözleri şöyleydi: "Lüleburgaz, Lüleburgaz. Harp ediyoruz.” Şiirlerini kitaplaştıramayan Emin Bülent’in manzumeleri, Salih Zeki Aktay tarafından Emin Bülend’in Şiirleri adıyla 1945 yılında bir kitapta toplanır.

Şiir, futbol ve Galatasaray. Fırtınalı bir hayatın ve eşine az rastlanacak türden bir hikâyenin sahibi. Serdaroğlu, Emin Bülent. Şair forvet. Galatasaray’ın 2 no’lu kurucu üyesi, ilk Türk kaptanı, ilk Türk teknik direktörü ve efsanevi sol açığı. Ezeli rekabetin fitilini ateşleyen o ilk golün sahibi. 7-0’lık Fenerbahçe zaferinde Kadıköy’e gelmeyi başaran 7 futbolcudan biri. Attığı 12 golle derbi tarihine geçen golcü. Kin, Hatay’a Selam, Dev Şarkısı ve Hisarlara Karşı’nın şairi. Kendi atıyla savaşa giden süvari. Son nefesinde bile dilinde; vatan ve Galatasaray olan Serdaroğlu için Ahmet Haşim şöyle diyecekti; “Türk şiirinin üstünden bir kuyruklu yıldız gibi geçti. Ondan ağzımızda tamamlanmamış bir lezzet kaldı.”