Toplumun hafızasını kurtarmak: Mola sanatı

Mola, Panama ve Kolombiya'nın bazı bölgelerinden gelen Kuna halkının geleneksel kadın giyiminin bir parçasını oluşturan el yapımı bir tekstildir.
Mola, Panama ve Kolombiya'nın bazı bölgelerinden gelen Kuna halkının geleneksel kadın giyiminin bir parçasını oluşturan el yapımı bir tekstildir.

Kuna, Latin Amerika’da yaşayan yerli bir halk. Kuna halkıkadınlarının tanrı vergisi bir yeteneği var. Kuna mitolojisini,yaşadıkları bölgenin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini, Kunasözlü edebiyatında yer alan efsanelerin bireysel ve kolektifyorumlarını elbiselerine işliyorlar. Başka bir âlemden gelmişgibi bir dikiş bilgisiyle hem de. İşte bu efsanevi sanatın ismi:Mola.

Kuna halkı

Guna'nın ana dili olan dulegaya'da
Guna'nın ana dili olan dulegaya'da

Panama ve Kolombiya’da yaşayan Kuna halkı; sessiz, kendine yeten, kültür ve aileye önem veren insanlardan oluşuyor. Bu insanların yaşayış biçimlerinde din önemli bir alanı kaplıyor. Kültürlerinde, gündelik rutinlerinde, sağlık ve bilim algılarından kutlamalarına kadar vazgeçilmez bir rolü var dinin. Kuna halkının dünya algısını yansıtan mola sanatı da Kuna kadınlarının geleneksel kıyafetlerinin ana unsurunu oluşturuyor.

İspanyollar kumaşı getirince…

Kıyafetleri, "saburet" adlı desenli bir etek, "musue" adlı kırmızı ya da sarı bir eşarp, "wini" adlı kol ve ayak takıları, "olasu" adlı altın burun halkası ve "dulemor" adlı mola bluzuna ek olarak küpelerden oluşuyor. Bu kıyafetlerin tasarımında kullanılan mola sanatının ilham kaynağı da eski zamanlarda vücut boyamada kullanılan geometrik şekiller. İspanyolların yaşadıkları bölgeye gelişinden sonra Kuna halkı kumaşa erişmiş. Ve bu desenleri dokuma kumaşa işlemeye başlamışlar. Tam tarihi net olmamakla birlikte ilk dokuma kumaş üzerine işlenen mola motiflerinin 150-170 yıl önce oluşturulduğu varsayılıyor.

Son 50 yılda motifler değişti

Son 50 yılda Kunalar, işlemelerinde çiçek, hayvan ve insanların gerçekçi ve soyut tasvirlerini de kullanmaya başladılar. Yine de eski anlatılarını, işlemeleri bir kenara bıraktıklarını söyleyemeyiz. Tıbbi bitkilerin gizli sembolleri, koruyucu olduğuna inanılan semboller ya da efsaneleri temsil eden sembolleri işlemeye hâlâ devam ediyorlar. Bu da bir bakıma mola işlemelerini tarih kitabına çeviriyor, sanırım böyle söylersek yanılmamış oluruz.

İspanyollar tarafından sömürgeleştirildikten ve misyonerlerle temas ettikten sonra Guna, geleneksel geometrik tasarımlarını kumaş üzerine, önce doğrudan boyayarak ve daha sonra ters aplike tekniğini kullanarak aktarmaya başladı.
İspanyollar tarafından sömürgeleştirildikten ve misyonerlerle temas ettikten sonra Guna, geleneksel geometrik tasarımlarını kumaş üzerine, önce doğrudan boyayarak ve daha sonra ters aplike tekniğini kullanarak aktarmaya başladı.

Bir efsane: Zamandan önce mola sanatı

Geleneğe göre, mola sanatı zamandan çok önce yaratılır ve bir yerde gizli kalır. Kuna kadınları bir gün bilgeleri dinlerken, başlangıçta her şeyin sahibinin evrenin yaratıcısı Pab Tumat olduğunu duyarlar. Ayrıca tehlikeli bir dünya olan Kalu Tuipis’te ağaçlara benzeyen kadınların yaşadığını öğrenirler. Kadınların dünyasına dair her şeyin kökeni de burada saklıdır.

Bu ağaç kadınlar, dikiş ustasıydılar.

Erkekler bu bölgeye giremez, eğer girmek isterse de bir kadın dışarı çıkar ve onunla evlenip Kalu Tuipis’e girmesini engeller. Böylece gizliliği koruyarak erkeği dış dünyaya geri gönderirler. Bir gün peygamber bir kadın olan Olonaguedili buraya girer ve molanın bilgisine sahip olur. Olonaguedili, Kalu Tuipis’te ağaç kadınların büyük bir masada dikiş ve tasarım yaptığını görür. Sonra oradan ayrılır ve dış dünyadaki kadınlara tüm gördüklerini, öğrendiklerini anlatır. Bu nedenle Kuna kadınları Olonaguedili’yi anneleri olarak görür. O zamanlardan beri Kuna halkında her bir kız çocuğu ergenliğe ulaştığında hemen eline makasını alır ve dikişe başlar.

Kötü ruhlar boşlukta yer bulurlar!

Farklı renkli kumaştan (genellikle pamuklu) birkaç katman (genellikle iki ila yedi) birlikte dikilir; tasarım daha sonra her katmanın parçalarını keserek oluşturulur.
Farklı renkli kumaştan (genellikle pamuklu) birkaç katman (genellikle iki ila yedi) birlikte dikilir; tasarım daha sonra her katmanın parçalarını keserek oluşturulur.

Kuna halkının inanışlarına göre kötü ruhlar boşlukta kendilerine yer bulurlar. Bu nedenle mola işlemelerinde mümkün olduğunca boş alan bırakılmaz. Avrupa sanat tarihine bakıldığında da "korku boşluğu" olarak bilinen boş alan korkusu, mola sanatıyla benzerlik gösterir. Barok sanatındaki aşırı yüklenmiş formda da bu özellik dikkat çeker. Bu nedenle geleneksel mola sanatında bazı dolgu unsurları bulunur.

Örneğin aplike üçgenler, Kuna halkının evleri olan bambu kulübelerini temsil eder. Ailenin korunması anlamını taşır. Dikey yuvalar, geleneksel Kuna evlerinin bambu duvarlarından yansıyan güneş ışınlarını taklit eder. Ayrıca aile tarafından korunmayı simgeler. Labirent motiflerinde kötü ruhlar kaybolur ve bu motifleri giyinen kişiler de kötü ruhlardan korunur. Labirent motiflerinin bir diğer anlamı da Kuna yerlilerinin, yemyeşil tropikal bitki örtüsünün ve hayvanların sürekli karmaşık yollardan bir araya gelişini simgeler. Zikzaklı desenler de kötü ruhları ısıran dişleri temsil eder.

Saatler süren bir uğraş

İnce işçiliği olan bir mola oluşturmak için saatler süren bir dikiş gerekiyor. İnce işçilik, Kuna kadınları arasında da bir statü göstergesi. Bir molanın işçiliğindeki kaliteyi anlamak için, katman sayısı, dikişin inceliği, kesiklerin düzgünlüğü ve genişliği, zikzak kenarlıkları, kafes işi veya nakış gibi detayların eklenmesi, tasarım ve renk kombinasyonunun genel sanatsal değerine bakılıyor. Bir kıyafete işlenen mola desen ve motifleri, daha sonra çerçevelenip duvara asılabilir, yastık kılıfı ya da yatak örtüsü hâline de getirilebilir.

Tam kostüm, desenli sarılı bir etek (saburet), kırmızı ve sarı bir başörtüsü (musue), kol ve bacak boncukları (wini), altın bir burun halkası (olasu) ve mola bluzuna (dulemor) ek olarak küpeler içerir.
Tam kostüm, desenli sarılı bir etek (saburet), kırmızı ve sarı bir başörtüsü (musue), kol ve bacak boncukları (wini), altın bir burun halkası (olasu) ve mola bluzuna (dulemor) ek olarak küpeler içerir.

Mola sanatı ve ikilik

Mola sanatının en önemli unsurlarından biri de ikilik. Kuna yerlilerinin inanışına göre tüm varlıklar iki unsuru birlikte taşır. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler gizli bir özü de barındırır. Bu evreler sözlü edebiyatın üslup biçimleriyle de ilgili. Kuna yerlilerinin ritüel şarkıları, kelimelerde, seslerde veya anlamlardaki küçük değişiklikler eşliğinde tekrarlar hâlinde yer alır. Mola işlemelerinde kumaşın iki evresi, ana motifi ve arka plandaki rengi değiştirebilir. Mola, kare ve dikdörtgen şekilli ve çeşitli renklerde pamuklu kumaşlar üzerine elle dokunur. Delikli ve üst üste binen kumaşlar sembollerle dolu bir motif oluşturur. Molanın işlenmesi, kumaş katmanlarının sayısı ve tasarımın karmaşıklığına bağlı olarak epeyi zaman alabilir.

Simetrik desenler ve tekrarlar da yine yaşamın ikiliğini yansıtır.

Asıl amaç: Toplum hafızasını korumak

Mola işlemelerindeki motifler genelde soyuttur. Doğanın güçleri, bölgenin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini yansıtan figürler ya da yerli halkın sözlü edebiyatında yer alan efsanelerin bireysel-kolektif yorumları mola işlemelerinde yer bulur. Çünkü aslında amaç, toplum hafızasını korumak. Eski tarihlerden bu yana vücut boyamaları yani dövmelerde kullanılan renkli ve çarpıcı geometrik figürler, mitolojik sahneleri, evrenin kökeni ve dünyanın yaratılışına dair inanışları simgeler. Aslında bu gelenek yalnızca vücut boyamalarından değil, atalarının seramik, coğrafi tasarım, altın ve gümüş işçiliğine dayanan zanaatkârlığının bir bileşimidir. Güneş, gökkuşağı ve yıldızlardan esinlenen sonsuz geometrik motif ve tasarımları yansıtır mola.

Her adanın geleneğine bağlı olarak, Guna kadınları ergenliğe ulaştıktan sonra ya da çok daha genç yaşta molasların işçiliğine başlarlar.
Her adanın geleneğine bağlı olarak, Guna kadınları ergenliğe ulaştıktan sonra ya da çok daha genç yaşta molasların işçiliğine başlarlar.

Geleneksel olarak mola, onu kullanacak kadın tarafından yapılır. Bu nedenle özellikleri, dokuyan kişinin zevkine, dünyayı görme ve hissetme biçimini temsil eder. Kuna kadınları, modern insanın eşyayla kurduğu yüzeysel ilişkiye bir direniş gösteriyor âdeta. Kültürün birebir taşıyıcısı ve anlatıcısı durumundalar. Yaratılışın öyküsünü el emeğiyle bir sanata dönüştürüyorlar.