Türkiye'nin termal zenginliği

Kaplıca, sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere denir.
Kaplıca, sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere denir.

Su, en küçük canlı organizmadan, en büyük canlı varlığakadar, bütün biyolojik hayatın ve bütün insan faaliyetlerininkaynağı, yani yaşamın kaynağı… Daha bilimsel bir ifadeylesöylemek gerekirse, iki hidrojen bir oksijen atomundanoluşan, canlı tüm varlıklar için oldukça önemli özellikleresahip ve maddenin her hâlinde bulunabilen bir bileşik…

Canlılığın kaynağı olması ve tüm canlı organizmaların temel yapıtaşlarından biri olması suya onarıcı bir özellik de veriyor. Su vücudumuzdaki doku, eklem ve iç organlarla ilgili pek çok hastalığa da şifadır. Bu durum tüm insanlık tarihi boyunca gözlemlenmiş, tespit edilmiş ve günümüzde de su, rehabilite ve tedavi edici bir unsur olarak kabul edilmektedir. Suyun onarıcı özellikleri ve tedavi aracı olarak kullanılması denince ise, akla ilk olarak termal su kaynakları gelir.

Termal su nedir?

Bir su kaynağının "termal su" adını alması, o kaynağı besleyen yer altı sularının radyokatif maddeler ve minerallerce zengin olmasından ve bu tür suların normal sulara oranla daha fazla onarıcı ve dinlendirici özelliklere sahip olmasındandır. Fransızca kökenli "thermal" kelimesi "ısıya ait, ılıca, sıcak banyo" gibi anlamlara sahiptir.

Termal sular, bazı araştırmacılar tarafından çatlaklardan sızan yer üstü sularının, yolu üzerindeki mineralleri eriterek derinlerdeki ısınmış katmanlara ulaştığını ve buradaki sıcaklığın etkisiyle buharlaşıp yoğunlaşarak yeryüzüne geri döndüğünü söylüyorlar.
Termal sular, bazı araştırmacılar tarafından çatlaklardan sızan yer üstü sularının, yolu üzerindeki mineralleri eriterek derinlerdeki ısınmış katmanlara ulaştığını ve buradaki sıcaklığın etkisiyle buharlaşıp yoğunlaşarak yeryüzüne geri döndüğünü söylüyorlar.
Adıyla müsemma termal kaynaklar da sıcak yer altı sularıyla oluşan kaynaklardır.

Termal uygulamarın kökenine baktığımızda, ilk termal uygulamaların, Roma döneminde aristokrat sınıfının ve askerlerin rahatlayıp dinlenmeleri için kaplıca sularının kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Daha sonra halka da yayılmaya başlayan bu kaynakların kullanımı, bir termal kültürünün oluşmasına da neden olmuştur ve termal kaynakları günümüzde Türk sağlık turizmi açısından bir hayli önem arz etmektedir.

Türkiye'nin termal kaynaklarıyla ünlü şehirleri: Denizli

Denizli denince akla ilk gelen, malum beyaz travertenlerin görüntüsüdür. O beyaz Traverterler şehrin jeotermal zenginliğinin güzel bir nişanesesidir. Burası, sahip olduğu şifalı su kaynakları nedeniyle, arkeoloji literatüründe Holy City (Kutsal Kent) olarak adlandırılan ve antik çağlardan beri bu açıdan bilinirliği olan bir termal kaynaklar merkezidir. Özellikle Roma döneminde şifalı sularıyla ünlenen şehre, Anadolu’nun pek çok farklı bölgesinden hastalar tedavi amacıyla gelmişlerdir ve bu şifalı şehirde kimileri hayatlarının sonuna kadar kalmıştır. Şehirde bulunan Roma Hamamları ve Antik Çeşme, antik çağlardan günümüze Denizli’nin şifalı su kaynaklarındandır.

Özellikle banyo ve içme kürleri şeklinde kullanılan termal sular, uzman hekim denetimiyle uygulanır.
Özellikle banyo ve içme kürleri şeklinde kullanılan termal sular, uzman hekim denetimiyle uygulanır.

Şehir farklı turizm merkezleriyle de yakın bir mesafede olması nedeniyle Türkiye genelinde termal tesisler açısından akla ilk gelen şehirlerdendir. Şehirde bulunan Çardak Beylerli, Buldan Yenicekent-Bölmekaya, Sarayköy İlçesinde Tekkeköy, İnsuyu, Babacık ve Kızıldere Bölgesi, Akköy İlçesi Gölemezli Bölgesi gibi farklı su kaynaklarının bulunduğu bölgeler, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2006/11354 sayılı karar ile 16 Aralık 2006 tarihinde Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

En sıcak su kaynağı 80 derece ile Sarayköy’de bulunan şehirdeki kaplıcalar, romatizma, türlü kadın hastalıkları ve idrar yolu enfeksiyonu gibi pek çok farklı hastalığa şifa dağıtmaktadır.

Farklı olarak, Gölemezli ve Akköy termal tesislerinde de çamur banyoları ve yine karbondioksit, sülfat ve kalsiyum açısından zengin su kaynakları sedef, mantar, egzama, hemoroit, kireçlenme, romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.

Termal tedavinin amacı, hastaların sağlığına kavuşmasıdır.
Termal tedavinin amacı, hastaların sağlığına kavuşmasıdır.
Menderes Nehri vadisinde Tripolis Antik Kenti yakınında yer almakta olan Buldan-Tripolis kaplıcaları da romatizma, kalpdamar sertliği, hemoroit, karaciğer yetmezliği, deri, mide, böbrek ve kadın hastalıklarına iyi gelir.

Karahayıt Kaplıcaları ise 58 derece sıcaklıktaki kırmızı renkli kaplıca sularıyla şehrin şifa dağıtan bir diğer noktasıdır. Ve elbette Pamukkale Travertenleri de içinde yüksek miktarda kalsiyum hidrokarbonat bulunan kaynak sularıyla, Denizli’yle bütünleşmiş sembol bir doğal kaynak ve bir doğa harikasıdır.

Balıkesir

Balıkesir de kaplıcalar konusunda dünyaca ünlü şehirlerimizdendir. Özellikle kaplıca turizminin yanı sıra, fizyolojik pek çok rahatsızlığı tedavi etmek için kurulan fizik tedavi merkezleriyle hizmet veren şehrin şifalı suları, alternatif tıp uygulamaları için oldukça elverişlidir ve bu nedenle şehirde pek çok termal merkez bu anlamda hizmet vermektedir.

Romatizmal rahatsızlıklar, mide-bağırsak problemleri ve beraberinde pek çok zührevi ve eklemsel problemlerin de tedavisinde kullanılan Balıkesir’in kaynak suları, kükürt, radon ve tuz bakımından çok zengindir. Tüm bu jeotermal kaynaklar Balıkesir’in farklı beldelerinde bulunan termal tesilerde duş, çamur banyosu ve özel kürler gibi uygulama çeşitleriyle hizmete sunulmuştur.

Termal su bir çok hastalığın tedavisini güçlendirmektedir.
Termal su bir çok hastalığın tedavisini güçlendirmektedir.

Şehrin en biilinen kaplıca tesisleri Edremit-Güre, Edremit- Bostancı, Edremit Derman Ilıcası, Gönen, Manyas, Susur, Bigadiç, Sındırgı, Bigadiç ve Dursunbey gibi beldelerdedir. Farklı sıcaklık ve mineral değerleriyle bu beldelerdeki kaplıca suları Balıkesir’in iklim ve diğer doğal şartlarıyla beraber düşünüldüğünde her mevsim yararlanılmaya müsait bir doğal zenginliktir. Bölgenin uygun iklim koşulları ve ulaşım kolaylığı da uzun bir kür dönemi olanağı sunmaktadır.

Kütahya

Kütahya termal tedavi imkânlarının ilk kez topluma sunulduğu 5000 yıllık bir termal şehirdir. İl merkeziyle beraber şehrin ilçelerinde de yaygın olan kaplıca ve kaynak suları genellikle Merkez, Gediz, Emet, Simav ve Tavşanlı’da yoğunluk gösterir. Şehrin termal özelliklerinden farklı devirlerde de yararlanıldığı, özellikle Selçuklu döneminde,Sultan Alaeddin Keykubat’ın perdedârı Ramazan Bey’in kızı Gülümser Hatun’un hikâyesiyle de bilinirlik kazanmış bir durumdur. Termal kaynaklar, Sarı Kız efsanesi gibi diğer yerel anlatılarla da şehrin sözlü kültürüne dahi etki etmiştir.

Termal suların ısı değeri son derece önemlidir.
Termal suların ısı değeri son derece önemlidir.

Şehrin en önde gelen kaplıcaları ise Yoncalı, Kızılsinler, Göbel, Gediz, Muratdağı, Eynal, Naşa, Çitgöl, Emet ve Dereli’dir. Ege Bölgesi’nin diğer illerinde olduğu gibi, konaklama ve mekân sorununun pek yaşanmadığı Kütahya ve ilçelerinde, bu şifalı kaynaklardan yararlanmak isteyenler için oldukça uygun doğal ve ekonomik şartlar mevcuttur. Bikarbonat, sülfat, kalsiyum, karbondioksit, bromür, magnezyum gibi pek çok farklı mineral ve bileşenle zengin olan bu sular, Kütahya’yı termal bir cazibe merkezi hâline getiriyor.