Üsküdarlama

Üsküdar.
Üsküdar.

Nedim, bir şiirinin bir yerinde "Üsküdar güzel amma az biraz yokuşları var" diye işi yokuşa sürer. Yahya Kemal ise hangi şehir görmüş onun gördüğünü diyerek güzeller semti. Kim bilir başka kimler neler demiştir Üsküdar için acaba?

Mesela Romalılar da Skutarion ya da Skudarium diye adlandırmıştır bu güzel tazeyi. Hatta Skuadron da var. Çünkü Roma döneminde burada bulunan kışlaların eski adı bu. Bu kışlalarda da imparatorun hassa muhafız alayları bulunurmuş o vakitler. Skuadron’lardan İspanya’da ve Arnavutluk’ta da mevcut olduğundan ata memleketim Arnavutluk’un İşkodra şehri ve Üsküdar, aynı isim kökünden gelir, güzel değil mi? Ayrıca İşkodra ve Üsküdar belediyelerinin de kardeş belediye olduğunu okumuştum bir yerlerde. Doğru mu bilmem.

Orhan Gazi, Asporça Hatun ile evlenir. Bu hanım, dönemin Bizans imparatorunun kızı. Evlenirken Orhan Gazi’ye, yılda bir ay babasının yanında kalmak istediğini söyler. Orhan Gazi de bunu kabul eder. Rivayet odur ki her sene Üsküdar’a, günümüzde Doğancılar Parkı’nın olduğu yere eşiyle gelirmiş. Kadın o sırada karşıya, Konstantinopolis’e geçiyor, Orhan Gazi de burada avlanıyor. Bu bir av mıdır, yoksa yüz yıl sonrasına, torunu Fatih’e bırakılacak bir keşif, fikir midir, düşünmek gerekir.

Üsküdar’ın asıl önemi, ticari hayatının canlılığı ve kervan geçişleriyle Doğu’dan gelen muteber misafirlerin burada karşılanıp uğurlanmasıyla artıyor. İmparatorluğun ilk sayfiyesi sayılan Üsküdar, görkemli eğlenceleri, sahildeki Ayazma ve Salacak bahçelerinin padişah ve yakınlarının devam ettiği eğlence yerleri olmasıyla şair ve yazarların da pek ilgisini çekmiştir.

Fetihten bir zaman sonra Eskidâr olur semtin adı. Bugünkü adıyla da Üsküdar. Anadolu ve Rumeli’den nakledilen bir kısım halk buraya yerleştirildikten sonra imar faaliyetleri de başlayınca karşı sahillerden görülen camileri, dantelli kıyıları, konakları, yalıları ve Çamlıca’ya kadar uzanan yollarında fakir ve mütevazı İstanbul insanlarının yaşamlarının incisi oluyor Üsküdar.

Bahriye Çeri’den aldığımız bilgiye göre semtin şairi de bol, bereketli. Âşık Şermi (18. yüzyıl), Âşık Râmi (1866-1921), Haşim Baba (19.yüzyıl), Himmet Dede, Karabet Kayıkçı İbrahim (19. yüzyıl), ve Âşık Razi hep buranın evladı. Araştırmacılara göre Üsküdar’da doğmuş otuz civarında da Divan şairi var. Aziz Mahmud Hüdayi’yi de anmadan geçmeyelim değil mi, ne güzel dizelerdir: “Günler gelip geçmekteler / Kuşlar gibi uçmaktalar.”

Kız Kulesi
Kız Kulesi
Kuzguncuk
Kuzguncuk

Halide Edip Adıvar için de oldukça önemli Üsküdar. Çocukluğu bu semtte geçmiştir. Halide Edip, küçük yaşta annesini kaybedip babası yeni bir evlilik yapınca büyükbabası ve haminnesiyle kalır. Büyükbaba da vefat edince haminne orada oturmak istemez ve Üsküdar’a taşınırlar. Oturdukları ev Selimiye’de İbrahim Paşa Konağı’dır. Bu evden sonra Şemsi Paşa Karakolu’nun yanında Şemsi Paşa Yalısı denen büyük bir evin yarısına taşınırlar. Üsküdar’da yaşanılan üçüncü ev ise İcadiye’dedir. O hâlde Tanpınar’ın Bir Gün İcadiye’de şiiri de anılmalıdır: “Bir gün İcadiye’de veya Sultantepe'de / Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde / Bir kainat açılır, geniş, sonsuz, büyülü, / Bu günün rüzgârında yıkanan mazi gülü...”

Çamlıca Mosque
Çamlıca Mosque
Semsi Pasha Mosque.
Semsi Pasha Mosque.

Üsküdar’da doğup Çatalçeşme Sokağı’nda oturan Burhan Felek de yazılarında İhsaniye, Çiçekçi, Selimiye, Salacak, Doğancılar mahallelerini sevgiyle anlatır: “Üsküdar şehri meşhur bir yerdir. Sade kendisi değil, içinde yetişenler de. Yani el ele verseler Bağdat’a varırlar. Bir kusurları vardır, alçakgönüllüdürler. Gösterişi sevmezler, yani propaganda tarafları zayıftır. Yoksa biraz silkinseler, acaba Şişlililer kaç para ederler!”

Hapishanesini anmadan da geçmeyelim. Necip Fazıl’ın Hilton Oteli diye nitelediği Toptaşı Cezaevi’nde Can Yücel ve Nihal Atsız da yatmıştır. Paşakapısı ise Hüseyin Cahit Yalçın, Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl ve Aziz Nesin’i konuk etmiştir bir zaman.

Yazımın başlığını Eloğlu’nun bir şiirinden aldım: Üsküdarlama. O şiiri anmadan bu yazıyı bitirecek değilim! Alfabenin tüm harflerini madde başı yaparak Üsküdar için güzellikler kaleme getirmiştir şair. Ben en sevdiklerimi alayım buraya.

  • “A / Gerçekten seviyor musun / Güllerin soluğunu / Üsküdar kim biliyor musun
  • Ç / Şu Üsküdar tütününden hazır caymışken / Yeminlere yaseminlere yazık / Bir ağızlık bir ağızlık daha / Her kuşa konarken gök / Daha mı lirik
  • L / Ah şu güzel Üsküdar huyum Bırak ben İmzalarım / Öküzbaş çividiyle / Bir de resmini yapmalı bunun…”
“Üsküdar şehri meşhur bir yerdir. Sade kendisi değil, içinde yetişenler de. Yani el ele verseler Bağdat’a varırlar.”
“Üsküdar şehri meşhur bir yerdir. Sade kendisi değil, içinde yetişenler de. Yani el ele verseler Bağdat’a varırlar.”

İstanbul’un eski güvercinleri nasıl öter bilir misiniz: “Üsküdar’a gidelim, Üsküdar’a gidelim…” Ne duruyoruz o zaman, gidelim.