Valeria Castro: Müzik kötü duygularla baş etmenin bir yoludur

Valeria Castro.
Valeria Castro.

“Hayatımın, müziğimin yansıttıklarıyla örtüşmesi gerekiyor diyen”, La Palma doğumlu, trap, tanganas, reggaeton ve parreo tarzlarıyla yeni nesil müzisyenlere yakın bir yerde dursa da, sesi ve sözleri ile oldukça farklı bir yerde bulunan, genç yaşına rağmen müzikseverlerin hayranlıkla takip ettiği, 2 Mayıs’ta CSO Ada Ankara’da konser verecek olan Valeria Castro ile müziğin insana, insanın müziğe kattıklarını ve diğer meseleleri konuştuk.

Şöyle başlayalım: Üniversitede farklı bir alanda eğitim görüyordunuz. Yani bir okulun varlığından bahsedemeyiz. Müzik ile ilk tanışmanız nasıl oldu?

Evet, biyoteknoloji alanındaki çalışmalarımı yakın dönemde sonlandırdım. Müziğe ise başlamam 6 yaşında aldığım piyano eğitimiyle oldu diyebilirim. Ama ben ‘şarkılarla yaşayan bir çocuktum’. Aklımda hep şarkılar vardı, çocukken de şimdi de. Çünkü dünyayı anlamanın ve kavramanın bir yolunun da müzik olduğunu düşünüyorum.

Dünyayı anlamanın bir yolunun da müzik olduğunu düşünüyorum.
Dünyayı anlamanın bir yolunun da müzik olduğunu düşünüyorum.

23 yaşındasınız. Müzikle erken bir tanışıklığınız da var söylediğiniz üzere. Bunun bir avantaj olduğunu düşünüyor musunuz?

Genç olmamın şöyle bir güzelliği var: Kariyerime yatırım yapmak için çok fazla enerjim ve zamanım oldu. Müzikle geçirdiğim, müzik üzerine düşündüğüm her günden çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. Zaten sanatta esas olan gönüldür. Çok sayıda örnek var böyle gördüğümüz: Artık, gönülle yapamadığı için bırakan, ara veren müzisyenler ve sanatçılar… Ben her günümün müzikle geçmesini ve bunun yıllar boyunca sürmesini diliyorum.

İlginç bir vokal tekniğiniz ve müzik tarzınız var. Müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Çok teşekkür ederim ama müziğimi etiketlemekten, bir alana ve tanıma hapsetmekten hoşlanmıyorum. Bazen, tanımlar yetersiz kalabiliyor; ama Latin folk ve pop müzik arasında bir karışımın peşinde olduğumu söyleyebilirim. İspanya’da LA Palma Adası’nda doğup büyüdüm ve müziğime biraz da yaşadığım toprakların hislerini, yaşantısını katmaya çalışıyorum.

Müzikle geçirdiğim, müzik üzerine düşündüğüm her günden çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim
Müzikle geçirdiğim, müzik üzerine düşündüğüm her günden çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim

İlk EP’nizin ardından 24 Mart'ta ilk albümünüzü (con cariño y con cuidado) yayınladınız. İlk albüm nasıl ortaya çıktı? Bu albüm sizin için ne ifade ediyor?

Bu albüm, şimdiye kadar yaptığım en önemli çalışma. Bir yıl içerisinde durmadan ürettiğim, çalıştığım, düşündüğüm, kayıtlar aldığım bir çalışma sürecinin ürünü. Bu albümde en sevdiğim gruplardan Santa Marta ve Daniel, Me Estas ve Matonda gibi klasik Latin tınılarını modern müzikle birleştiren isimlerle çalışmaktan ayrıca onur duyduğumu da belirtmeliyim.

Costumbre klibini yeni yayınladınız. Şarkı ne anlatıyor?

Costumbre, "alışkanlıklar" anlamına geliyor. Bu şarkı kötü alışkanlıklarımızı nasıl tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini, başımıza gelen kötü şeyleri sırf alıştığımız için kabul etmememiz gerektiğini anlatıyor. Kötü duygulara karşı cesur olmalıyız!

Şarkılarımda doğup büyüdüğüm yerin izleri var.
Şarkılarımda doğup büyüdüğüm yerin izleri var.

Sosyal platformların müziğiniz üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Müziğin ruhunu öldürüyor diyenler olabilir sosyal platformlar için ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Müziğin dolaşımında sağladığı kolaylığı çok önemli buluyorum.

Müziğiyle size ilham veren isimler var mı? Müzik ve hayatla ilgili ilham kaynaklarınız neler?

Tabii ki var. Silvia Perez Cruz, Silvana Estrada, Jorge Drexler ve Natalia Lafourcade gibi Latin sanatçıları çok seviyorum.

Bir hayat sloganınız var mı?

Albümümün adı olan "con cariño y con cuidado" diyebilirim, yani "her şeyi sevgiyle ve dikkatle yap".