Yeni grafik eski tat: For The King
Pandemi sebebiyle bir süredir arkadaşlarla oynadığımızFRP macerasını çevrimiçine taşımak zorunda kalmıştık. Tabiiçevrimiçi FRP, bir odada toplanıp zarı masaya salladığımız oeski FRP’lerin yerini almıyor. Biraz bu sebeple biraz da farklılıkolsun diye geçtiğimiz hafta hem bize FRP tadını verecekhem de bilgisayar üzerinden oynayabileceğimiz, kalitelibir alternatif, yeni bir serüven aradık. Tam o anda aklımaFor The King geldi. Bir ara ne oynar ne oynardık. Tamamdedim, işte bu! Bu yoklukta aradığım tüm ihtiyaçları karşılıyorüstelik fazlası var. Peki, neydi For The King? Nasıl biroyundu? Ve ben ısrarla neden geçmiş zaman eki kullanarakkonuşuyorum? Oysa For The King hâlâ mevcut ve hâlâ çokgüzel bir oyun. Neyse, lafı daha da uzatmadan, bilmeyenleriçin, For The King neymiş, ona geçelim.
Üç arkadaştan tertemiz bir rol
For The King, piyasaya 2018’de çıkıyor. IronOak Games, oyunun geliştiricisi. Bu onların piyasadaki bilinen tek oyunu. Bu seviyeden sektöre girmek nereden baksanız büyük başarı valla helal olsun. Üç arkadaş oturup tertemiz bir rol yapma oyunu hazırlıyorlar. Oyun, eski usul masa üstü oyunlarını hatırlatıyor, zar mantığı ve şans faktörü FRP’ye oldukça benzer. O yüzden bu tarz oyunları sevenler için fazlasıyla doğru bir tercih olacaktır. Bunun dışında oyunun stratejik yönü de çok kıymetli. Çünkü oyun seni oynarken sürekli düşünmeye itiyor ve atmosfere çekiyor. Buradan geçsem şu yaratık bana saldırır mı? Burada kamp kursak mı yoksa yola devam mı etsek? Gibi basit hayatta kalma sorularının yanında oyunun, zamanlama, planlama ve odaklanma gerektiren yanları da mevcut.
Oyun sıra bazlı kafa rahat
Sıra bazlı oyunları seviyorum, muhabbete, şakalaşmaya, düşünmeye, strateji kurmaya imkân tanıyor. Tabii ki akan oyunları sevenler vardır, ben de seviyorum. Ama sıra bazlı oyunların benim için yeri, lezzeti ayrı. Zamanında çok fazla, Heroes: Might and Magic veya Civilization oynamaktan kalma bir keyif olabilir. Elbette FRP’nin de bunda büyük etkisi vardır.
Sempatik grafik, eğlenceli detaylar
Oyunun her şeyi bir yana çizgisi bambaşka. Oynanışı böylesi ciddi bir oyunda bu kadar sempatik canavarlar görmek kuşkusuz tuhaf.
Mesela sizi öldürmek üzere olan ogreye sarılıp uyumak isteyebilirsiniz. Yahut oyunda canlı sandık, büyücü maymun veya dünyanın en sevimli iskeletiyle karşılaşabilirsiniz. Bunlar bir yana oyunda yaptığınız saldırı tercihleri bu yaratıklar üzerinde grafik olarak da etkili oluyor. Bu detaycılık fikrimce çok değerli. Örneğin, bir büyü yapıp düşmanı yakarsanız, düşman alev alıyor veya attığınız oklar düşmanınızın üzerinde birikiyor.
Zorlu oynanış, odak puanları
Oyunun kendi içinde zorluk seviyeleri mevcut ama bu seviyeler bir yana oyun başlı başına kolay değil. Bunu unutmayın. Tamam işte zirvedeyim dediğiniz anda bir düşman çıkar karşınıza sizi perişan eder. Sonra hop, sil baştan.
Ben zorlu oyunları çok severim, o yüzden For The King’in bu özelliği benim için artı puan.
Puan demişken oyunda benzer oyunların alışılmış oynanışlardan farklı olarak odak puanları mevcut. Bunları dinlendikçe ya da belirli bölgeleri ziyaret ettikçe biriktiriyor karakterlerimiz. Bu odak puanlarını oyun içinde harcayarak oyundaki şans faktörünü azaltabiliyorsunuz.
Bilgi dükkanı ve çok oyunculu oynanış
Bilgi dükkânı yani oyundaki ismiyle "Lore Shop", oyuna verdiğiniz emeğin ve ayırdığınız zamanın karşılığı olarak oyundan aldığınız yeni karakter ve eşyalar. Klasik "pay2win" yerine oyun girdiğin zindanlar, yaptığın görevler, dünyandan topladığın bilgiler, yendiğin "boss"lar karşılığında sana bu dükkânda harcaman için "Lore" veriyor. Böylece yeni karakterler, yeni senaryo ve yeni eşyaları oyuna dahi edebiliyorsun. Bilhassa oyunu çok oyunculu oynayacaklar için karakter seçimlerinde ciddi kombinasyonlar ve yeni ihtimaller ortaya çıkıyor. Oyun zevkiniz katlanıyor. Çok oyunculu oynanıştan bahsetmişken, esasen oyun sıra bazlı olduğu için tek oyunculudan neredeyse farkı yok. Arkadaşınız oynarken sıkılan tiplerden değilseniz ve rol yapma oyunlarını eşle dostla oynamanın tadını biliyorsanız siz de For The King’i çok seveceksiniz