Zeytin Dağı’ndan Ağlama Duvarı’na Kudüs rehberi hazır

Kudüs, sabah güneşini andıran göz alıcı güzelliğiyle gözlerimizin önüne seriliyor.
Kudüs, sabah güneşini andıran göz alıcı güzelliğiyle gözlerimizin önüne seriliyor.

Dünyada pek az şehir, insanı Kudüs kadar heyecanlandırır. Geçmişte Filistin, bugün İsrail sınırları içerisinde bulunan, Musevilik, Hristiyanlık ve İslam dini mensupları için ayrı ayrı önem taşıyan, bu yüzden de pek çok savaşa da sahne olan Kudüs, eski ve yeninin iç içe geçtiği sokakları, mimarisi ve yaşam kültürü ile hala dünyanın güzel şehirlerinden biri.

Telaviv Havalimanı’ndan Akdeniz ve Ölü Deniz’in kuzey ucunda bulunan Judean Dağları’ndaki Kudüs’e doğru yola çıktığımızda, yol boyunca yemyeşil ağaçlar selamlıyor bizi. Dünyanın en güzel hurmalarının, incirlerinin ve zeytinlerinin burada yetiştiğini düşünürsek, Ortadoğu’nun en bereketli topraklarında olduğumuzu söyleyebiliriz. Kudüs sınırlarından girince öncelikle modern yapılar karşılıyor bizi. Konaklama için, bu modern yapılar arasındaki otellerden birini ya da Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan görkemli surlar içinde kalan “eski şehir” diye tabir edilen iç bölgedeki butik otelleri tercih edebiliriz. İnsan Kudüs’e ulaştığında ne kadar yorgun olsa da hemen şehrin sokaklarına atmak istiyor kendini. Akdeniz ikliminin hissedildiği şehrin hemen her sokağında yüzyıllar öncesine ait tarihi bir iz bulmak mümkün. Bir izden öbürüne, en eski atalarımızın bıraktığı hatıraları solurken, inançlarını simgeleyen rengarenk kıyafetleri ile dünyanın çeşitli ülkelerinden şehre gelen binlerce insanın arasında kendimizi dinler tarihi kitaplarının sayfalarında geziniyor gibi hissetmemek mümkün değil.

Şehrin hemen her sokağında yüzyıllar öncesine ait tarihi bir iz bulmak mümkün.
Şehrin hemen her sokağında yüzyıllar öncesine ait tarihi bir iz bulmak mümkün.

Surların içinde üç ayrı dünya

Eski şehre, yani kutsal metinlere, dünyanın ünlü tablolarına, fotoğraflarına konu olmuş gerçek Kudüs’e, surların Jaffa kapısından girdiğimizde soldaki ilk sokaktan Hristiyan mahallesine ulaşmak mümkün. Türkiye’den gelmiş ya da bir Ortadoğu şehrini daha önce görmüş biriysek, İstanbul’daki Kapalı Çarşı’yı andıran çarşısıyla tanıdık bir mahallede buluyoruz kendimizi. Hemen her rafta Hz. Meryem, Hz. İsa ikonalarının satıldığı sokaklarda gezerken Hz. İsa’nın gökyüzüne yükseldiğine inanılan Kutsal Kabir (Kıyamet) Kilisesi çıkıyor önümüze. Kiliseyi gezmek en az bir saat sürüyor.

Hıristiyan mahallesini ardımızda bırakınca, kendimizi Harem-i Şerif’in yani Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün yıldızı diye adlandırılan Kubbet’üs Sahra’nın bulunduğu Müslüman mahallesinde buluyoruz. İki mahalle arasındaki net farklılık hemen kendisini gösteriyor ve enfes baharat kokularını soluyarak Harem-i Şerif’in kapısından içeri giriyoruz. Günlerden Cuma. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş binlerce Müslüman ibadet ediyor, Hz. Muhammed’in Medine’den atı Burak’la uçarak şehre geldiğinde üzerine basarak miraca çıktığı Muallak Taşı’nı ziyaret ediyor.

Eski şehri gün boyu arşınladığı halde gücü kalanlar modern şehri geceleri ziyaret ediyor.
Eski şehri gün boyu arşınladığı halde gücü kalanlar modern şehri geceleri ziyaret ediyor.

Eski Kudüs’ün bir diğer mahallesi ise Yahudi mahallesi. Türkçede “Ağlama Duvarı”, İngilizcede “Western Wall”, İbranicede “Kotel” olarak bilinen, geleneksel kıyafetlerini giymiş Yahudilerin ziyaret ve ibadet ettiği duvar da bu mahallede yer alıyor. Şehrin Şam kapısından çıktığımızda ise Kudüs’e ayak basan herkesin ziyaret etmesi gereken Zeytin Dağı’na giden otobüsleri görüyoruz. Şehrin en kutsal mekanlarından biri olan Zeytin Dağı, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, Müslümanlar Kudüs’ü fethettiğinde Hz. Ömer’in şehre ilk baktığı yer olarak biliniyor. İşte tam burada, şair Sezai Karakoç’un “gökte yapılıp yere indirilen şehir” olarak tanımladığı Kudüs, sabah güneşini andıran göz alıcı güzelliğiyle gözlerimizin önüne seriliyor.

Jafa ve King George caddeleri, modern alışveriş dükkanları, kafe ve restoranlarla dolu dolu.
Jafa ve King George caddeleri, modern alışveriş dükkanları, kafe ve restoranlarla dolu dolu.

Geze geze bitmeyen şehir

Kudüs’te gezilecek yerler elbette bunlarla bitmiyor. Şair Nuri Pakdil’in deyimiyle, “soluğunda gül kokusu, okunan ve bitmeyen bir sayfa” olan Kudüs’e bizi çağıran, götüren her şeyi eski şehrin sokaklarında arayıp bulduktan, gördükten ve yaşadıktan sonra modern yüzüyle de tanışıyoruz. Jafa ve King George caddeleri, modern alışveriş dükkanları, kafe ve restoranlarla dolu dolu. Eski şehrin tünellere benzeyen, dar, uzun, dolambaçlı sokaklarını gün boyu arşınladığı halde eğlenmeye gücü kalanlar modern şehri geceleri ziyaret ediyor.

  • Nelere dikkat etmeli?
  • Her Kudüs ziyaretçisinin dikkat etmesi gereken en mühim konu, şehri gezmeye çıkmadan önce pasaportunun çantasında olup olmadığını kontrol etmek. Şehirde birçok kez güvenlik görevlilerince durdurulup, kimlik kontrolüne maruz kalabilirsiniz. Ağlama Duvarı’nı ziyaret edecek olan kadınların kendilerine ayrılmış bölüme giriş yapabileceğini, Harem-i Şerif’i ziyareti düşünen kadınların ise yanlarında İslam’a uygun kıyafet bulundurması gerektiğini de belirtelim.
  • Ne yenilir, ne içilir?
  • Turistlerin ağırlıklı olarak dini duygularla ziyaret ettiği şehirde, Müslümanlar ve Yahudiler birbirlerinin lokantalarında güvenle yemek yiyebiliyor. Kudüs’e gidip Müslüman mahallelerinde nohuttan yapılan, her sokak arasında el arabası veya ufak dükkanlarda satılan felafeli tatmamak olmaz. Burada Arap coğrafyasına has zengin tatlı kültürü her köşe başında karşınıza çıkacak. Et ağırlıklı ürünler için Yahudi mahallesini tercih edebilirsiniz. Çay sevenlere tüyo olarak Kudüs’te demleme çay bulmanın oldukça zor olduğu, poşet çayın tercih edildiği bilgisini verelim. Üstelik, çaylar nane ile servis ediliyor. Nane demişken, Kudüs’te öğle sıcakları bastırdığında şehrin her köşesinde bulabileceğiniz, buz gibi soğuk servis edilen naneli limonatayla serinlemenin verdiği rahatlamaya paha biçilemez.
  • Dönüşte ne alalım?
  • Kudüs’ten dönüşte hediye almak için seçim yapmak çok kolay. Eski şehirde yer alan çarşılarda gezerken bir yandan alışveriş yapmak en mantıklısı. Buralarda en çok tercih edilen hediyelik eşyalar, deve derisinden yapılan çantalar, cüzdanlar, çeşitli ikonalar, Filistin’in yerel kıyafetleri, poşu ve keçeden yapılmış ürünler oluyor. Unutmayın, Kudüs’ü ziyaret eden her ziyaretçinin dönüşte sevdiklerine ödemesi gereken bir borcu var: Zeytinyağı ve hurmayı onlara tattırmak. . Para birimi olarak “Şekel”in kullanıldığı Kudüs’te özellikle Filistinlilerin işlettiği birçok hediyelik eşya dükkanında pazarlık yapmak da mümkün.

*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım